Ailede iki eş arasının dışına çıkma ve ailenin diğer bireylerinin iletişimi, aile bireylerin ihtiyaçlarına yetebilme/meme başlıca hem ebeveynlerde hem de aile bireylerin diğer üyelerine bir şiddet konusu olarak görülmekte. Genç kuşaktan dönemsel olarak en büyük kuşağa kadar uygulanan şiddetten bir tanesi bizim zamanımız söylemleridir. Yaşlı kuşağın gelişen düzene ve üretimlerden bihaberdar olması ve yeni düzene ayak uyduramamasıdır. Zamanın önceki kuşaklara uyguladığı baskıyı kuşaklara aktarması yeni bir olaylar örgüsünün başlangıcını oluşturur.

Ebeveynlerin çocuklara yetememeleri ekonomik bunalımların ebeveynlere uyguladığı şiddet çoğu zaman intiharla sonuçlanmakta. Ekonomi toplumsal bir sorun olduğu için ekonomiye bağlı ölümlerin hepsi toplumsal sorunlardan sadece bir tanesidir.

Jenerasyonlar arasındaki iletişimsizlik dönemsel değişimi ve artan nüfus bireylerin birleri ile olan asosyalliği mahalle baskısının azalmasına, genç kuşakların da bu baskıdan habersiz oluşu, iki dilli ailelerde bir dilin genç kuşak tarafından unutulup büyükleri yalnızlığa ve ailede yabancılaşmasına sebep olmakta kısaca tek başına ölüme mahkum etmekte. Bunlara ek olarak özentiler ve yetememezlik kısmı bulunmakta.

Ebeveynlerin birbirlerinden farklı eğitim düzeyleri ve buna bağlı iletişimsizlik şiddeti farklı bir başlık altına meşrulaştırır. Bunlara bağlı olarak çocukların soru ve sorunlarına yetebilme/meme, çocukların ihtiyaçlar hiyerarşisinin farkına varamama ve çocuklar arası hem iş bölümü hem de ilgiye bağlı hiyerarşik düzenin olmaması aile bireylerine ayrı ayrı bir şiddet unsuru ve aileden yabancılaşmasına sebep olmakta.

Şiddetin ana temalarından biri iletişimsizliktir. Gelişen ve değişen düzene ailenin ayak uyduramaması ve genç kuşakların bunlardan faydalanamaması hem eğitimi hem de toplumsal gelişimi engeller ve aile içi şiddeti tetikler. Medya ve sosyal medyada görülen en büyük şiddet çeşidi ve bunlara dayanamayıp intiharla (cinayetle; toplumsal bir sorun bireyi intihara sürüklüyorsa buna cinayet denir.) sonuçlanan ebeveynlerin çocuklara yetememesi ve çocukların ebeveynlerin halinden, ekonomik durumundan anlayamamasıdır. İletişimsizlik sadece konuşma yada anlatılanların anlaşılmamasından kaynaklanmıyor, olanı, olmayanı, karşısındakinin her tür durumunu (ekonomi, eğitim, sosyal yaşantısı,…) anlayamama ve bunlara karşı olan duyarsızlığıdır.

Genç kuşağın yeni düzene uymaya çalışması ve büyüklerin o muhteşem cümlesi ‘‘bizim zamanımızdayken’’ kavramı bir yetememe, iki ekonomik sıkıntı, üç anlayamama (düzene ayak uyduramama) gibi konuların birleşimi olarak ebeveynler üzerine bir baskı oluşturur. İsteklerin karşılanamamasından çok karşı tarafa izahının kötü oluşu karşı tarafa değer konusunda bir şiddet oluşturur. Çoğu başlıklar eğitim ve ekonomi başlığı altında toplanabilir.

Daha çok genç ile yaşlı kuşak arasındaki iletişimsizlik yaşlı insanların eskisi kadar değerli olmayışı dinlenilmediği ve değersizleştiği tek başına ölüme mahkum kaldığı hissi oluşturur. Değişen ve gelişen dünya sosyal medya, teknolojik aletler… gibi bir çok unsur da ailedeki iletişimsizliği minimuma indirmekte ve çekirdek aile ortamına dahi bir suskunluk ve iletişimsizlik bırakmakta. Her kes ya kendi odalarında ya da aynı ortamda ama farklı dünyalarda birbirlerinden bihaberdar kalmakta toplumu yığına çevirmektedir.

Yazılacak bir çok şey var ama düşüncelerimi açıklamaya kelimelerin yetersiz kalışı ve yazıya tam aktaramamam konuyu birbirinden koparıyor.