Geçtiğimiz hafta “Hakkari’de İçme Suyuna Kanalizasyon Karıştı, Mahallede Çocuklar Hastanelik Oldu” başlıklı haberime istinaden, Hakkari Belediye Başkanlığı tarafından Hakkari Noterliği aracılığıyla tarafıma bir ihtarnamede bulunularak tekzip yayınlamam istenmiştir.
Söz konusu haber; yerel halktan alınan ifadeler, hastane kayıtları, sağlık şikayetleri ve mahalledeki fiili durumun gözlemlenmesine dayalı olarak, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış; basın meslek ilkelerine uygun bir şekilde, belgeye dayalı iddialarla yayımlanmıştır.
Belediye, iddialarımı çürütmek yerine, somut veriler sunmadan tekzip talebinde bulunmuştur. Olayın yaşandığı gün Kıran Mahallesi’nde sudan numune alınmadığı, İl Sağlık Müdürlüğü’ne herhangi bir başvuru yapılmadığı, Halk Sağlığı Laboratuvarı’na hiçbir resmi örnek gönderilmediği tarafımdan teyit edilmiştir. Bu iddiamı çürütecek resmi belgeler varsa, kamuoyuna şeffaflıkla sunulması gerekir. Aksi takdirde halkın sağlığına yönelik bu ciddi meselede sorumluluktan kaçılması kabul edilemez.
Ayrıca, belediyenin ihtarnamesinde “dört ayrı kaçak hat” olduğu ve bu hatlardan suya dışarıdan karışım olabileceği ifade edilmiştir. Peki, bu kaçak hatlar nasıl ve ne zaman tespit edilmiştir? Bu tespitler neden daha önce kamuoyu ile paylaşılmamıştır? Bu da ayrıca şüphe doğurmaktadır. Ana şebeke hattının temiz olduğunu iddia eden belediyeye sormak isterim: Söz konusu suyun hangi laboratuvarda analiz edildiğine dair resmi bir rapor var mı? Varsa, kamuoyuna sunun, biz de haberimizin gereğini yapalım.
Haberi yaptığım gün mahalleden aldığım bilgiler, hastaneye başvuran çocukların şikayetleri ve sağlık durumları, acil servisin o günkü hasta kayıtları ile de örtüşmektedir. Kamu sağlığını ilgilendiren bu vahim olay, belediyenin politik ya da kişisel rahatsızlıklarıyla gölgelenemez.
Üzülerek belirtmeliyim ki; haberi yaptığım gün bazı çevrelerden "Bu haberi susturalım, dava açıp para koparalım" gibi söylentiler kulağıma kadar ulaşmıştır. Bu tür yönlendirme ve sindirme çabaları, halkın gerçek sorunlarını bastıramaz.
Şehrimizin su sorunu ortadadır. Musluklardan akan su, yer yer bulanık, çamurlu hatta kötü kokulu ve sağlıksızdır. Sudan fare, solucan ve kurbağa çıktığı defalarca basına yansımıştır. Halkın bunu dile getirmesi suç değil, haktır.
Sonuç olarak; ben gazeteci olarak haberimin arkasındayım. Belediyenin elinde haberi çürütecek nitelikte gün ve saat bazlı, resmi laboratuvar analizleri varsa kamuoyu ile paylaşsın, biz de bunları haberleştirelim. Ancak böyle bir belge sunulmadan yapılan tekzip baskısını hukuki değil, siyasi bir hamle olarak görüyor ve kabul etmiyorum.
Gazetecilik halk adına doğruları söyleme işidir. Bu nedenle halkın gerçeklerini yazmaya, halk adına soru sormaya, kamu kurumlarını şeffaf olmaya çağırmaya devam edeceğim.
