Bu şehirde yaşayan insanların ortak bir kaderi paylaştıklarına, her kesimden insanların dayanışması gerektiğine inanırım. Hakkari’mizde belediyecilik görev ve hizmetlerin çok sağlam ve yerinde kullanılmadığını söylüyorum. Bu toprakların insanları, diğer kentlerdeki insanlar kadar hayat standartlarının yüksek olmasını, yaşanabilir bir kentte sahip olmalarını hak ediyor diye düşünenlerdenim. Bu şehrin kaderi ülkenin diğer gelişmiş kentlerinden ayrı olmaması gerektiğinidüşünüyorum.

Birileri, bize küçük nüansları kocaman olarak gösterebilir. Kent yaşamın bir kültürü, bir düzeni, bir nizamı olmalı. Bu düzen de kentin imar planlaması ile mümkün hale getirilebilir. İmar planlaması olmayan bir kentte, her şey kendiliğinden kaybolur. Bu şehirde yaşayan hepimizin önemli bir sorumluluğu var: Bu, kentin imar planı kapsamında yapılması gereken plan değişiklikler konusunda ilgili kurumlara kolaylık sağlamak. Kırsal yaşam kültüründen kentsel yaşam kültürüne adapte olmayı seçmeliyiz. Bu, kentin yaşanabilir olması için kurumlarla iletişim halinde olmalı ve kurumları hizmete zorlamalıyız. Bunun için de yeniden bir kent kültürünü üretmeliyiz. Kendimize ve kentimize yaraşır çareleri konuşmaya başlamalıyız. Bu ilde yaşayan insanların “biz” olma duygusuna ihtiyaçları var.

Şunu unutmayalım; Hakkari ilimiz bir kalkış noktası değil, son sınır noktası ve son nirengidir. Başka bir değişle pergelin sabit ayağı gibidir. En önemli ayağı hepimizin şehrimize, şehir planlaması çalışmalarına kurumları teşvik etmek olmalıdır.

Bu şehrin yaşanabilir bir mesken olabilmesi için meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Hizmetin kalitesi, kaliteli sivil toplum örgütlerinin çabası ile ivme kazanır.

Yönetim derslerinde şu anlatılır: Yöneticinin etrafındaki özellikle ilk çemberdeki ekip çok önemlidir. Bu ekip iyiyse, yöneticiyi sürekli besler ve gelişimin önünü açar. Ama bu ekip yetersizse, yönetici ile dışarının iletişimini keserek sanki her şey yolundaymış gibi bir vaziyet ortaya çıkar. Dolaysıyla bu kentin imar ve inşa edilmesi için alanında uzman bir ekibin işbaşında olması kaçınılmaz bir gerçektir.

Dolaysıyla, belediyecilik konusunda uzman kişilerin açıklama yapması gerekirken, siyasal parti temsilcilerinin açıklama yapması ilimiz adına talihsizlik değilse de sapla samanı birbirine karıştırmaktır.

Kamu kurumu yöneticisinin siyasi parti alanlarına girmesi nasıl kabul edilmiyorsa, siyasal parti temsilcilerinin de kamu kurumu adına açıklama yapması etik değildir.

Belediye ahbap çavuş ilişkileriyle, bir kent imarsız yönetilemez. İlimizin temel bir diğer sorunu: Şehir içi servislerin kural tanımazlığı olarak ifade edilebilir. Şehir içi servisler duraklarda yolcu alır ve duraklarda yolcu indirir. Üzülerek belirtmek gerekir ki; bu kural Hakkari’de uygulanmamaktadır. Bu konuda maalesef bir kent kültürüne sahip değiliz. Şehir içi servis hizmeti veren hem belediye hem de özel halk minibüsleri kalkış noktasından sonra rastgele ve kimi zaman trafiği tehlikeli hale getirecek şekilde yolcu alma ve indirme yapmaktadır. Bu durum zaman zaman şehir trafiğini olumsuz yönde etkilemekte ve kent yaşamını da sekteye uğratmaktadır. Toplu ve birlikte yaşamanın belli bazı kuralları vardır, bunları ihlal ettiğinizde herkesin hayatını olumsuz etkileme durumu vuku bulur. Bu konuda belediye yetkilileri servis yapan şoför ve muavinleri eğitime tabi tutması elzemdir.

Ayrıca Biçer mahallesi-Hisaş güzergahında şehir içi servislerin yetersiz olduğu, Kadın Kooperatifi çalışanlarının bu konuda mağduriyet yaşadıkları bilinmektedir. Kış şartlarının çetin geçmesi nedeniyle, özellikle bayanların mağdur olmaması için belediyenin servis sayısını artırılmasında ve kısa aralıklarla hizmet vermesinde fayda olacağı mülahaza edilmektedir.

Birimiz daha kasabalı ve daha az görgülü, ötekinin daha şehirli ve daha uygar olması bu şehrin birlikte yaşama gerçeğini değiştirmiyor. Top yekün hepimizin bir kent kültürüne sahip olması gerekir. Her birimizin, hem kent kültürüne dahil olması hem de kent kültürünü içselleştirmesi büyük önem taşımaktadır.

Aslında, Hakkari belediyesi yetersiz olduğu için değil, sivil toplumculuk oynayan güdümlü sivil toplum kuruluşlarımız, amaçsız, sokaklarımız, sessiz ve duyarsız bir toplum olduğumuz için bir türlü yaşanabilir bir kenti imar ve inşa edemiyoruz.

Önümüzdeki süreçle ilgililerin yapılacağı, hangi projelerin gerçekleştirileceği konusunda belediye başkanının kamuoyuna bilgi vermesinin önemli olduğunu belirmek isterim.

Hangi sorunu nasıl çözeceğinizi pratiğe dönüştürmedikçe güçlü bir gelecek hikayesinden söz edemezsiniz.