Müslüman toplumunda çoğu kez tartışmalar konuları öz değerleri üzerine değil, iyi veya kötü retoriği üzerinden yapılır.
Gerek Müslüman dünyada, gerekse Türkiye ölçeğinde demokrasiye karşı çeşitli itirazların olduğunu biliyoruz. Bu itirazların yegane sebebi, demokrasinin Batı kültürünün bir ürünü olduğu kabulüdür. Evet demokrasi Batı dünyasının uzun tecrübeler sonucunda ortaya çıkardığı bir yönetim biçimidir.
Hali hazırda en ehven yönetim biçimidir. Ancak kusursuz bir yönetim değildir. Karşıtlığı despotizmdir, faizimdir ve otokratik-otoriter yönetimlerdir. Bu gerçeği kabul etmek lazım; Müslüman dünya bugüne dek İslam’ın adalet ilkesi temelinde bir sistem inşa etmeyi başaramadığı için, demokrasiye itirazın rasyonel bir karşılığı bulunmamaktadır.
Demokrasi, adalet, hak hukuk ve insan hakları bağlamında evrensel değerler taşır. Bu nedenle Müslümanların evrensel değerlerden kuşku duymaları gereksizdir. Çünkü demokrasi, bireylerin özgürlüğünü esas almaktadır. Aynı zamanda demokrasi, bir uzlaşma kültürünü esas alır. Demokrasilerde, bireylerin hakları hukukun güvencesi altındadır. Bununla birlikte demokrasi, farklı düşünce ve inanç sistemlerini benimseyen insanların bir arada yaşamasını öngören çoğulcu bir sistemdir.
Kısacası demokrasi, çoğunlukçu değil, çoğulcu bir sistemi esas alır. Dolaysıyla, “Demokrasi bir küfür düzenidir” gibi ayağı yere basmayan, sloganik karşı çıkışlar İslam toplumuna bir katkı sunmaz. Fikri tekabülün ve değişimin en önemli dinamiği eleştiri ve sorgulamadır. Maalesef İslam toplumunda bu olgular mevcut değil.
Müslüman dünyası şunun farkında olmalı; İslam’ın demokrasi, krallık, sultanlık yada padişahlık gibi bir talebi yoktur. İslam’ın istediği adaletin, hukukun tesis
edilmesidir. Gerçek bir demokraside güçler ayrılığı (yasama-yürütme ve yargı) ilkesine dayanan, yönetim erkini denetleyen sağlam bir hukuki zemine ve yasama güvencesine sahiptir.
Kuran’ında öngördüğü sistemin adı ‘hukuk devlet’idir. İslam siyasetin zamana, mekana ve toplumlara göre değişen yapısını dikkate alarak bir yönetim modeli dayatmamıştır. Ancak genel ilkeler hürriyet, adalet, şeffaflık ve liyakattir. Bugün iktidar erkiyle tanışma süreci, Müslüman entellektüllerin kimyasını bozdu. Ve gördük ki, iktidara kolayca eklemlenen Müslüman aydınların heybesinde aslında sandığımız kadar fikri bir derinlik bulunmuyor. Müslümanlar açısından sınanmanın en zorlu tarafı, insanları ve iktidarları yanlışlardan koruyan eleştirel bir bakışı ortaya koymak olmalıydı.
Ne yazık ki, gelinen aşamada Müslümanların büyük bir bölümü, tıpkı ‘Uhud savaşındaki okçular gibi mevzilerini terk edip ganimet peşine düştüklerini görüyoruz.’ (a.g.e) Türkiye temelinde İslamcı kesimlerin ahlaki hassasiyetler temelinde tavır takınmadıklarını daha çok çıkarlar temelinde tavır sergiledikleri, tercih yaptıklarını tecrübe ediyoruz. Çünkü elde edilen çıkarlar, ahlaki ilkeleri, hassasiyetleri aşan bir hal almıştır. İslamcı kesimlerin eleştirel anlamda iyi bir sınav verdiklerini söyleyemeyiz. Çünkü adaleti konuşmuyorlar, hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar, insan haklarını savunmuyorlar, özgürlükleri önemsemiyorlar, ehliyet ve liyakat onları bağlamıyor.
Bir toplumda otoriter zihin yapısına karşı eleştirel bir tavır alması gerekenler, popülizm ve hamaset dilini seçer hale gelirse o toplumda kutuplaştırma ve ötekileştirme kaçınılmaz olur. Özellikle aydınların yanlış bir bilinçle siyasi otoriteye ve hamasete büyülendiği bir toplumda, demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Maalesef hakim güçler, özgür düşünceye çok da fırsat vermiyorlar. Demokrasiyi savunmak öyle herkesin diline pelesenk olabilecek kadar kolay değil.
“Düşük eğitim düzeyine sahip, nüfusun büyük çoğunluğunun temel ihtiyaçlarını sağlamaktan uzak kaldığı köylü toplumlarında demokrasiyi mümkün kılan tahammül, uzlaşma, muhalifleri düşman değil de rakip olarak görme gibi değerlerin yeşermesi kolay değildir.” ( Türkiye’nin Uzun On Yılı, Taner Demirel, sy, 401)
Not: Bu yazı, Mehmet Ocaktan’ın “Müslüman Sokağında Demokrasi Hayali mi”? isimli kitabından esinlenerek yazılmıştır. Bu yazı, 19.06.2025 tarihinde Colemerg Haberde yayınlanmıştır.