2023 Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geride bıraktık. Her zaman olduğu gibi seçim sonuçları üzerinde çeşitli analiz ve yorumlar yapılacak-yapılıyor. Cumhur ittifakı hem meclis çoğunluğu, hem cumhurbaşkanlığını kazandı.

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, zaviyesinden değerlendirildiğinde; Hiç kuşkusuz kazanılmış bir başarı var. Ekonomik kriz, yolsuzluk ve deprem sonrası beceriksiz yönetime aldırmadan; Türkiye’nin tüm endekslerde üçüncü dünya ligine sürüklendiği gerçeği umursamadan seçilmesi çok az lidere nasip olacak bir başarı hikayesi olarak tarihe geçecektir. Bundan böyle sayın cumhurbaşkanı başarılı icraatların hanesine yazıldığı, kötü gidişattan sorumlu tutulmadığı bir lider olarak yürüyüşüne devam edecektir.

Bu nedenlerden dolayı da ipi göğüsleme zaferi “benzersiz” olacaktır. Bu başarı özü itibariyle Türkiyeli seçmeninin oy verme davranışı olarak hafızalara yer edinecektir. İktidar kamu kaynaklarıyla bir sınıf yarattı. Bunun yanında hamasi algılarla, itikadi bir tabanda oluşturdu. Bu iki olgu seçim sonuçlarına etki etti.
Ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve yoksulluk toplumun büyük bir kısmını olumsuz etkiledi ancak iktidar çeşitli yardım ve sosyal destek programlarıyla, dar gelirli kitleleri seçim ekonomisiyle bir ölçüde tatmin etti.

İktidar yoksulluğu yok etmedi ama yönetebildi. Hamasi söylemler, popülist yaklaşımlar yoksulluğun itiraza, başka bir ifadeyle sandığa yansımasını engelledi. Terör, din, iman, kitap, küffar vb. argümanlar toplumun derin sorunlarının konuşulmasını engelledi. Neticede; demokrasi, hukuk, adalet, ehliyet, liyakat, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, yoksulluk, yolsuzluk ve adaletsizlik gibi söylemler seçimlerin toplumsal analizi açısından tek başına bir veri olmadığı ortaya çıktı.

Sayın Kılıçdaroğlu, zaviyesinden değerlendirildiğinde; Kayıp edilmiş bir seçim var, ancak bu bir hezimet değil. 1956 ve 1977’dan sonra CHP ve liderinin aldığı en yüksek oy oranına ulaşılmış. Kılıçdaroğlu CHP’nin kırmızı çizgilerini aştı ve yıllarca CHP’ye mesafeli kalmış hayatında hiç oy vermemiş insanlara ulaşmaya çalıştı. Seçimi kazanamadı belki, ama toplumsal barış ve uzlaşma adına bir imaj oluşturdu. Kutuplaştırmak, hamaset ve popülizm kolaydır. Zor olan birleştirmektir. Terör, milliyetçilik duyguları ve beka söylemi kısacası “korku ve kaygı siyaseti” sonuçlara etki etti.

Ülkede %65 milliyetçi/ muhafazakar/ sağcı çoğunluğa sahip bir sosyolojinin hakim olduğu gerçeği var. İktidar ülkenin temel meselelerinin konuşulmasına imkan vermedi. Basının büyük bir kısmı iktidara güdümlüydü. Geçmişin CHP üzerindeki ağır yükü kaldırmak sayın Kılıçdaroğlu için kolay olmadı. Halkın gündemi rafa kalkınca terör, vatan, din, iman öncelik günden oldu. Muhalefet bu gündemi ciddiye almadı, yada hafife aldı. Esas itibariyle siyasi muhalefet toplumsal muhalefetin gerisinde kaldı, böylece güven sorunu oluştu. Muhalefet ülkedeki sosyolojik gerçeği ya görmüyor yada doğru okuyamıyor. Seçimi kaybetmek bir sonuç, önemli olan nedenlerine odaklanmak ve sorgulamaktır. Hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek hayatın doğasına aykırıdır.

Muhalefetin, siyaseti okuyan, toplumun nabzını iyi tutan, sosyolojik yapıyı doğru tahlil eden bir ferasete ihtiyacı var. Aynı zamanda duyguları yakalamak, hislere hitap etmek içinde bir yol bulmalı muhalefet. Derme çatma ittifaklar kurup seçmeni oralara çağırmak yerine, toplumun hassasiyetlerini, inanç değerlerini ve beklentilerini karşılayacak bir vizyon oluşturmalı.

CHP yönetiminde yer almayan, ancak kitlesi üzerinde belli bir etkisi olan yazar, gazeteci, akademisyen ve siyaset bilimci Ortodoks solcuların erken iktidar olma hayali ve bunun üzerinden topluma parmak sallamaları, muhafazakar/milliyetçi kesimi ürküttü.
Erdoğan’ın başarısına Kemalizm katkı sunarken, Kılıçdaroğlu önüne bir set olarak konuldu. Kılıçdaroğlu’nu kim Ümit Özdağ’la ittifak kurmaya ikna ettiyse, onu feci şekilde yanıltmış oldu” “Kılıçdaroğlu’na kaybettiren medyasının insanı ürküten yayınları oldu. O ne kadar güvercin ise destekçi medya o kadar şahin!”

(Naman Bakaç, Ali Bulaç ile serbestiyet.com’da “RÖPORTAJ | ANALİZ - 06-06-2023 21:34)

Siyaset itikadi bir tercih değil, beşeri bir faaliyettir. Çıkmak istemedikleri sefere ikna edilmeye çalışılan, helalleşme seferinin gönülsüz neferleri kaybetti.

Es cümle kötü günler geride kaldı, daha kötü günler bizi bekliyor!