Eleştiren, tenkit eden insanları sevin onlar büyük iyilik yaparlar. Her gün bir arayış içerisindeyiz, bu yüzden sorular sorar, cevaplar arar dururuz. Bizi yaşatan, hayata bağlayan, geleceğe umutla bakmayı düstur eden bir ideal vardır. Bazen küçük bir adım, büyük bir başarıyı getirebilir.

Geleceğimiz olan gençleri harcamak konusunda epey bir mahiriz. Zaten bugünkü eğitim sistemimiz mesleksiz ve niteliksiz nesiller yetiştirmeye adeta davetiye çıkarıyor. Bu tabii durumun gelecekteki maliyetini tahmin dahi edemiyoruz. Öğretmen kalitemiz çok iyi değil, ama sorun sadece öğretmen kaynaklı olmadığı, kadar derin. Eğitimle ilgili tüm işleyişi son dakikaya bırakıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli ciddi işler yap-boz tahtasına dönüştürüldüğü görülmemiş. Yılların cenderesinden geçen gençlere son dakika değişiklikleriyle hayatları alt üst edilemez. Mevcut sistemde öğretmenlerimiz bile geleceklerine yön vermeden, öğrencilerin; psikolojik destek görmeden, sınav sistemi hakkında bilgi sahibi olmadan geleceklerine yön vermelerini beklemek gerçekçi değildir.

Bu yüzden memleket çapında binlerce lise öğrencisi sırf okul mecburi olduğu için hiçbir hedef gözetmeden okullara gidip-geliyor. Hatta mecburiyetten okula gidenler gerçekten bir şeyler öğrenmek isteyen öğrencileri de engelliyor desek yanılmış olmayız.

Başarılı öğrenci ile okulun kapısında öylesine girip çıkan öğrencileri zorla okul içinde tuttuğunuzda olası problemleri görmezden gelmek gerçeklerle yüzleşmemek demektir.

Birçok aile çocukları sokakta kontrolsüz kalmasın diye okula gitsinler dediklerine bile şahit oluyoruz. Ancak Hakkari özelinde okullarımız o kadar da güvenli değil. Uyuşturucu yaşının 12-13’lere düştüğü ilanın malumu. Okullarımızın bir çoğunda güvenlik personeli olmadığı için isteyen vatandaş elini kolunu sallayarak istediği okula girebilmekte. İsteyen herkes okul bahçesinde dolaşabilmektedir. Esrar, eroin, kokain, amfetamin, bonzai (sentetik kenevir) Bu lanetli maddenin çok kolay satılma ihtimaline karşılık bu memlekette okullarımız bu kadar güvensiz olmamalı. Okulların tatil olduğu yaz döneminde Milli Eğitim il Müdürlüğü Türkiye İş Kurumu ile protokol yaparak okullarımızın güvenlik ve temizlik sorununu giderebilir.

Eğitim çok katmanlı bir süreçtir. Sadece okul ve öğretmenlerle çözülemeyeceği gibi sadece aile faktörü ile de giderilemez. Top yekûn bir seferberlik gerekir.

Ülkede eğitim en önemli sorunlardan biri olarak karşımızda duruyor. Eğitim konusunda geleceğimizden endişeliyiz. Çocuklarımızın daha nitelikli bir geleceğe sahip olmasını istiyoruz, ama emin olun mali durumu iyi olanlar bile çoğu zaman çaresiz. Maalesef eğitim söz konusu olunca cumhuriyet tarihi boyunca tüm iktidarlar tarafından ideolojik bir dayatmaya maruz kalmıştır. Dolaysıyla bize dayatılan yollar dışında bir çözüm yolu da bulamıyoruz. Kalıp yargılar nedeniyle eğitim durumumuz bir fecaat, işin daha vahimi sistemsiz bir eğitime mecbur bırakılmamızdır. Girişimcilik ve beceri temelli bir sistem inşa edemezsek sağlıklı bir nesilden bahs etmek mümkün olmayabilir.

Hülasa; eğitimde yeni bir paradigma hedeflememiz lazım. İdeolojik bakışımız buna müsait mi? tartışılır. Geleceğimize lokomotif olabilecek gençlere umut vermemek!... işte tüm problem kaynağı umutsuzluk.

Hakkari ilimizde okul/Öğretmen ve Öğrenci durumu:

Hakkari merkez ve bağlı köylerde 133 okul, 1.566 öğretmen ve 24.864 öğrenci; 7 özel okulda 90 öğretmen 1.191 öğrenci bulunmaktadır. Yüksekova ilçesinde 168 okul, 2.057 öğretmen 37.822 öğrenci, 4 özel okul 84 öğretmen ve 1.151 öğrenci eğitim görmekte. Çukurca ilçesinde 26 okul, 182 öğretmen, 2.895 öğrenci eğitim görmekte. Şemdinli İlçesinde 77 okul, 604 öğretmen ve 2.895 öğrenci eğitim görmekte. Derecik ilçesinde ise; 48 okul, 293 öğretmen ve 5.951 öğrenci bulunmakta.

Burada özel okullara bir parantez açmak lazım. Bu okullarda okuyan öğrencilere devlet tarafından teşvik verildiği bilinmektedir. Bu teşvikten yararlanabilmenin şartlarından birisi ailenin maddi durumunun eşiverişli olmamasıdır. Ancak gelir düzeyi yüksek kişiler ile birlikte, bazı milli eğitim müdürlüğü idarecilerin çocuklarının da bu teşviki aldıkları iddia edilmektedir. Doğrusu bu konuyu araştırmaya değer buluyorum.

Temel sorunumuz, bu öğrencilerden mezun olanların ilk yılında % kaçı YKS’da iyi bir üniversiteye yerleştikleri, LGS sınavların da başarı oranları ortalaması neye tekabül ettiği ölçü alınmalıdır. Nitelikli, okul olarak adlandırılan Fen lisesi ve Anadolu lisesinden mezun olanlar ilk yılda kaçı iyi bir üniversiteyi kazanabilmekte? Yoksa üç dört yıl dershaneye gidip kendi çabasıyla Tıp fakültesini kazanan öğrenci listesini paylaşmak, pankartlarda yer vermek, bürokratik malzeme konusu yapmak bizi bir yere götürmez. Hakkari’de okul kantin ihalelerinden, ürün fiyatlarına, eleman istihdamından idareci tayinine kadar yeni bir yol çizmeksek eğitimdeki başarı sıramız hep aynı kalacaktır.

Mevcut yapı ile devam edersek, makus durumumuz değişmeyecek, eğitimde irtifa kaybı sürecektir. Hakkari’de eğitimin, kaderini ancak mücehhez bir kadro değiştirebilecektir. Eğitim alanında faaliyet gösteren bohem sendikaların Hakkari’deki eğitim sorununa eğilim gösterdiklerini, eğitimle ilgili bir tek cümle kurduklarını, öneri sundukları, fikir beyan ettikleri, çözüm ürettikleri yönünde bir formasyon geliştirdikleri duyulmamıştır. Burada sendika farkı gözetmeksizin bu iddiayı dile getiriyorum. Sivil toplum örgütlerinin endişesi asla politik alan olmamalıdır.

Toplumun geleceğini belirleyecek olan eğitim, kuşkusuz çok önemli bir alandır.