Fiyakalı sözlerin ve heyecan verici nutukların tesirinde kalan bir toplumuz. Türkiye, bu sözlerin rüzgarıyla seneler geçirmektedir. Türkiye’nin yaşamakta olduğu kaos ikliminde iktidar cenahının uzun süredir bütün dikkatini Kanal İstanbul’a teksif ettiğini görüyoruz.

2023 seçimlerine giderken belki de, sinerji yaratacak yeni bir paradigmaya ihtiyaç var! Kanal İstanbul tartışması bu minvalde sürüyor. Bizde kanal İstanbul ve GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) mukayesesini ele aldık.
1950’lerden sonra sözü edilen GAP sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu bölgesinin kaderini, dünyada ise pazar ve tekeleşmenin gidişatını değiştirecek son derece önemli bir projedir. Bölgedeki işsizliği büyük ölçüde ortadan kaldıracak, tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığı önleyecek, gelir düzeyini yükseltecek bu proje diğer sektörlerdeki bir çok projeden daha önemli ve önceliklidir.

Bölgesel bir kalkınma planı olarak hazırlanan GAP çok sektörlü, entegre ve çok amaçlı bir projedir. Projenin bilinen amacı bölgede yaşayanların gelir düzeyini ve yaşam standartlarını yükseltmek, bölgeler arası ekonomik dengesizliği ortadan kaldırmaktır.
Ülkede sosyal istikrar, işsizliği önleme ve ekonomik büyümeyi sağlama olarak hedeflenmiştir. Ortaya çıkacak sulu tarım ve sanayi potansiyeli bölgede gelir seviyesini en az beş kat artıracağı söylenmektedir. Bölgenin arazi yapısı, makineli tarıma elverişlidir. GAP kapsamında büyük sulama projeleri tamamlandığında hem organik tarım yapılacak, hem de yılda birkaç ürün alma olanağı olacaktır.

İklim şartları yılda birkaç kez ürün almaya elverişlidir. Sadece bölgede yaşayanlar için değil, Türkiye ve hatta komşu ülkeler için son derece hayati önem taşıyan böyle bir proje yıllardır neden bitirilemiyor?
Güneydoğu Anadolu Projesi adı verilen GAP 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrallerden oluşuyor. Bu barajların bir kısmı elektrik, bir kısmı sulama, bir kısmı ise hem elektrik hem de sulama amaçlı.

Proje tam olarak bittirildiğinde 3.800.000 ile 4.000.000 kişiye iş imkanı sağlayacağı tahmin ediliyor. Bu iş imkanları yaklaşık 20 milyon ve üzeri bir nüfusun geçinmesi anlamına geliyor. Projeye dahil kentlerde ise yaklaşık 7 -8 milyon kişi yaşıyor. GAP tamamlandığında mevcut nüfusa ilaveten 13-14 milyon kişinin tersine göç ile bölgeye yerleşmesi bekleniyor. Resmi rakamlara göre proje için, 19 milyar dolar harcanmış ve biten barajlardan bugüne kadar 22 milyar dolar gelir elde edilmiştir.
Projenin %85’i tamamlanan kısım baraj ve hidroelektrik santrallerine ait, sulama kanalları ise %86’sı tamamlanmamış durumda. Barajlarda su hazır bekliyorken sulama kanalları neden yapılmıyor? Üretim ve istihdam odaklı GAP projesi, Kanal İstanbul’dan daha mı önemsiz yoksa?

Sulama kanallarının tamamlanma maliyeti 12 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Kanal İstanbul’un ekolojik dengeyi bozacağı, reel getirisin ne olacağı hatta maliyetinin ne kadar olduğu dahi bilinmiyor. (kimine göre 15, kimine göre 20 milyon dolar) ihtiyaç projesi mi yoksa itibar projesi mi tartışmaları devam ededursun biz, Kanal İstanbul’ mu GAP projesi mi? diyoruz.

GAP ile Kanal İstanbul’u yeniden muhakeme, mukayese, münakaşa ve muhasebe edelim istedik.

En temel kamu, hizmet ve yatırımları ötelenirken verimsiz ve savurgan yatırımlar eser siyaseti adı altında sergileniyor. Ama işin en tuhaf yanı; bu eserlerden istifade etmeyen/edemeyen alt gelir grubu bu eserleri en fazla alkışlıyor.