Bazı kadınlar vardır; adını bir şehirde duyarsın, ama yankısı bin dağ ötesine taşar… Bazı başarılar vardır; bir tabelaya yazılmaz, ama binlerce kadının kalbine kazınır… Sevda Keskin, işte tam da böyle bir kadındır.
Hakkâri’nin ayazını yüzüne, isyankâr dağlarını yüreğine almış; yoksulluğun çorak toprağında kök salmış bir kadın. Anadolu Üniversitesi’nden mezun olduğunda, diploması kadar ağır bir sorumluluğu da taşıyordu omzunda: Kadının adını, Hakkâri’de yeniden yazmak.
O bir girişimci değildi yalnızca… O, bir dilin, bir halkın, bir cinsiyetin görünmezliğine karşı yürüyen isimsiz bir neferdi. Butik pastalarla başladı bu sessiz devrim. Elinde çırpma teli, ruhunda fırtına…
Sonra bir tabak dolusu umutla yöresel ev yemekleri sundu insanlara. Ama aslında o sofralara en çok, kadın emeğini ve varlığını koyuyordu. Her kaşıkta bir annenin duası, her tencerede bir bacının alın teri vardı.
Derken yılların derinliğinde sabırla yoğrulan bir düş, 2015 yılında somutlaştı: Hakkâri’nin ve bölgenin ilk kadın girişimi ve üretim kooperatifi…
Bu, sadece üretmek değil; hayata tutunamayan kadınlara tutunacak bir ip atmaktı.
Bu, susturulanlara ses olmak, görünmeyenleri görünür kılmaktı.
Bu, dağın yamacında bir umut pınarı açmaktı, kuru toprağa su yürütmekti.
Ve sonra geldi TOBB Hakkâri Kadın Girişimciler Kurulu Başkanlığı…
Üç dönem boyunca omzunda taşıdığı bu görevi; bir madalya değil, bir borç gibi gördü. Çünkü onun için görev, yalnızca temsiliyet değil; temellere inmektir. Kadını toprağa, tezgâha, üretime, özgürlüğe bağlamaktır.
2023’te ise bir başka zirveye çıktı: TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Doğu Anadolu Bölge Temsilciliği…
Bir kadının sesi artık Van’ın ovalarında da yankılanıyordu, Ağrı’nın doruklarında da. O artık 13 ilin sabırla dokunmuş kadife sesiydi.
Ve o ses; kimseyi bastırmadan, herkesi ayağa kaldırarak konuşuyordu.
Bugün bir dış ticaret şirketiyle yurt dışına açılan Sevda Keskin, aynı anda Hakkâri’nin bir dağ köyünde kadınlarla sabun yapıyor, bir başka ilçede genç kızlara girişimcilik eğitimi veriyor olabilir.
Çünkü onun hayatı paralel evrenlere bölünmüş bir hizmet haritası gibi: Her kadın bir istasyondur, her durak bir mücadeledir.
O, yalnızca iş kurmadı.
Bir halkın yorgun kadınlarına, “sen de yapabilirsin” demeyi öğretti.
O, sadece üretmedi.
Sessiz kalmış binlerce kadının haykırışını dantel dantel işledi hayata.
O, yalnızca yönetmedi.
İnşa etti. Direndi. Dönüştürdü.
Sevda Keskin, bir tabelanın değil; bir devrimin adıdır.
Ve bu devrim; bir fabrikanın bacasından değil, bir annenin gözyaşından, bir genç kızın ilk cesaretinden doğmuştur.
Bugün Hakkâri’de bir kadının gözlerinde ışık varsa,
Bir kız çocuğu hayal kurabiliyorsa,
Bir eş üretime dâhilse,
Bir anne kendi ayakları üstünde durabiliyorsa…
Bil ki o gölgede Sevda’nın emeği vardır.
Çünkü o, adını büyük harflerle haykırmayan ama yüreklere kazıyan kadınlardandır.
Çünkü o, doğduğu coğrafyanın kaderini değiştiren, kaderi değişen her kadının da yoldaşı olanlardandır.
Ve çünkü…
Sevda Keskin, kadın demektir.
Direnişin zarif hâli, emeğin en onurlu biçimi, Anadolu’nun suskun gülüşüdür.