Bu başlık Yusuf Ekin’cinin kaleme aldığı “Kürt Sekülerleşmesi, Kürt Solu ve Kuşakların Dönüşümü” adlı eserinden alınmıştır. Yazar 2021 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı’nda yaptığı doktora tezine esas “Kürt gençlerinin sekülerleşmesini”ele alıyor.
Çalışma sahası olarak Diyarbakır merkez alınmış ve sahada yapılan veri ve bulgular ışığında katılımcıların katkı, söylem ve davranışlarıyla Kürt gençlerinin sekülerleşmesi sürecine giden yoldaki sebepler irdelenmektedir. Çalışma sadece gençlere dönük olsa da, son dönem kuşakların, özellikle Kürtlerin sekülerleşmesini baz alıyor.
“Kürt toplumunun kendine özgü bu politik dinamikleri, Kürt gençlerinin sekülerleşme eğiliminin Türkiye’nin geri kalanına kıyasla bariz bir biçimde yüksek olduğu bir değişim sürecini tetikliyor. (s,16) yazara göre; ana-akım Kürt siyasi hareketinin sol/sosyalist bir çizgiye sahip olması en büyük etken olarak öne çıkıyor. Yine yazarın Kürt solu olarak tarif ettiği Kürt siyasal hareketin hakim gücü olan politik eğilime atıfta bulunarak “Kürt soluna yakın gençler önceki kuşaklarla kıyaslandığında dini/geleneksel inanç, düşünce ve yaşam biçimine yönelik olumsuz yada kayıtsız bir tutuma sahip ve seküler bir eğilim içerisindedirler.” tespiti yapıyor.
Buna karşılık ebeveynler kuşağından bireyler- ister kendisini Kürt soluna yakın hissetsin isterse uzak- din ile ilgili geleneksel/olumlu kanatlara sahip, dindar ve ibadetlerini yerine getirdiklerine dikkat çekiyor. Yinede “Kürt toplumunda da dini kültürün ve geleneksel dünya görüşünün tahtını sallayan yeni anlam ortaya çıkıyor.” demeyi de ihmal etmiyor.
Genç kuşaklar, inancın alternatiflerinin, çoğulcuğun ve kültürel çeşitliliğin etkili olduğu modernleşme süreçleriyle birlikte ebeveynlerinden farklılaşıp sekülerleşiyorlar. Kürt soluna yakınlık dünyası bile ebeveynler, çoğunlukla kendilerini sol ve sosyalist ideolojik kategori içersinde görmüyorlar. Geçmiş kuşakların bir kısmının sol/sosyalist yakınlığının temel sebebi mağduriyetler-tanınmama-asimilasyon ve inkar politikalarıyken, genç kuşaklarda bu yakınlığın sebebi daha çok sol-sosyalist dünya görüşünün bölgede hakim olduğu tezine dayandırılmaktadır.
Esas itibariyle mesele politiktir. Kendi kimliğin, dilin ve kültürün ile özgürce var olabilme ve bu kimlikleri ile siyasi olarak tanınma mücadelesinden mülhem olan bir sürecin sonucudur sekülerleşme. Dolaysıyla, Kürt gençlerinin sekülerleşmesi basit bir mesele olarak, Kürt soluna havale edilmesi sorunun tespiti için yeterli olmayabilir. Dillerinin yasaklanması, kimliklerinin inkar edilmesi, köylerinin boşaltılması, işkence ve her türlü insanlık dışı muameleye maruz bırakılan politikaların etkisi Kürt gençlerinin sekülerleşmesinde önemli ve en başat etkendir.
Yazar da Kürt gençlerinin sekülerleşmesinin çeşitli sacayaklarından söze etmekte ve en etkili olguları şöyle sıralamaktadır.
- 1-Tepkisel sekülerleşme (İŞİD-Hizbullah-Cuma hutbeleri-Hükümetin uygulamaları)
- 2-Politik sekülerleşme
- Sosyolojik açıdan ise;
- 1-Politik çevre
- 2-Politik aile
- 3-Oku ve akran grubu
- 4-Politik toplumlaşma
- 5-Okuyarak siyasallaşma şeklinde sıralamaktadır.
Kürt gençlerinin sekülerleşmesi, temas yoluyla Kürt sol/sosyalizm eğilimin etkisinde kaldığı yabana atılmayacak kadar ciddi bir tespit olmakla birlikte, ceberut devletin-resmi ideoloji ve politikalarının Kürt gençlerini bu jenerasyona bilerek sürüklediğinden mütevellit olduğu aşikardır.