Kürd Siyasetinde Kişisel Uzlaşı Mümkün, Peki Siyasi Birlik Neden Uzak? Duhok’ta gerçekleşen ve Kürd siyasetinin farklı uçlarını temsil eden liderlerin bir araya gelişi, bölge siyasetinde nadir görülen, umut verici bir manzaraya sahne oldu.
Başbakan Mesrur Barzani (Ulusal Statü Temsilcisi), Mazlum Abdi ve İlham Ahmed (Demokratik Toplum, Devletsiz Demokrasi Savunucuları), ENKS temsilcisi (Ulusal Statü Temsilcisi) ve Osman Baydemir (Demokratik Toplum, Devletsiz Demokrasi Savunucusu) gibi isimlerin aynı masada buluşması, Kürdler arasında kişisel düzeyde ve diplomatik kanallarda bir araya gelmenin sanıldığı kadar zor olmadığını bir kez daha gösterdi.
Ancak bu fotoğraf karesinin yarattığı iyimserlik, Kürd siyasetinin köklü ve uzlaşmaz ideolojik ayrışmalarını gölgelemiyor. Görüşmelerin yapılabilmesi bir başarı olsa da, asıl zorluk, bu liderlerin temsil ettiği siyasi hareketlerin temel hedeflerindeki ve mücadele yöntemlerindeki derin uçurumda yatıyor. Kişiler birleşse bile, ideolojiler çakışmadıkça kalıcı bir ulusal birlik imkânsız görünüyor.
Üç Kategori: Hedefler ve Çatışma Alanları
Kürd siyasi hareketlerini ve aktörlerini ulusal hedefleri bağlamında incelediğimizde, tarihsel gerçekliğin isabetle belirtildiği gibi, temelde uzlaşmaz üç ana kategori ortaya çıkmaktadır:
1. Radikal Rejim Modelcileri (Demokratik Toplum / Devletsiz Demokrasi)
Bu kategori, Kürdlerin ulusal statüden yoksun olduğu coğrafyalarda, mevcut sömürgeci, tekçi devlet rejimlerini değiştirme mücadelesini, “Demokratik Toplum, Komünal Toplum, Devletsiz Demokrasi” gibi radikal ve ütopik rejim modelleri kurma hayali üzerine inşa etmektedir. Bu yaklaşım, ulusal kurtuluş hedefini ikincil plana atarak, yerine evrenselci, ancak pratikte uygulanabilirliği tartışmalı bir sosyal/siyasal dönüşüm modelini ikame eder, ulusal statü arayışı önünde en ciddi engellerden biridir.
2. Şeriatist Rejim Modelcileri (Radikal Dinci Akımlar)
Bu grup, tekçi devlet rejimlerine karşı mücadeleyi, şeriatist/radikal dinci bir rejim modeli kurma hedefiyle yürütür. Bu kategori, ulusal kimliği ve talebi dinsel bir kimliğin ve siyasal sistemin içinde eriterek, Kürdlerin ulusal statü arayışından tamamen uzaklaşır ve ulusal statü arayışı önünde en ciddi engellerden biridir.
3. Ulusal Statü Mücadelecileri
Bu kategori, Kürd milletinin varlığını güvence altına alacak, uluslararası hukukta tanınan bir ulusal statü (bağımsızlık, federalizm veya özerklik) elde etmeyi temel ve öncelikli hedef olarak benimser. Bu, klasik ulusal kurtuluş hareketlerinin ana çizgisi olup, Kürdlerin milli kimliğini siyasal bir kurumsallaşmayla taçlandırmayı amaçlar.
Piyonluk ve Ulusal Talepten Uzaklaşma
Buradaki en kritik analitik nokta, ilk iki kategorinin (Komünalist ve Şeriatist Rejim Modelcileri), Kürdlerin ulusal statü gibi somut ve meşru bir talepten kasıtlı olarak uzaklaştıran hareketler olduğudur.
Tekçi sömürgeci devletler için ilk iki kategori (Komünalist ve Şeriatist rejim modelcileri), ulusal statü talebini sulandırmak ve Kürd hareketini kendi coğrafyalarına hapsederek bölgesel bir güvenlik sorununa indirgemek için ideal piyonlar haline gelmektedir. Bu ideolojiler, Kürdlerin ulusal talebini uluslararası alanda destek görebilecek bir haktan çıkarıp, bölgesel bir iç çatışma veya radikal bir siyasi deney haline dönüştürür.
Bu nedenle, bu üç kategori arasındaki mücadele sadece bir siyasi rekabet değil, aynı zamanda varoluşsal bir çatışmadır. İlk iki model, esas olarak Kürdlerin ortak ulusal paydasını dağıtmaktadır.
Birlik İçin Tek Çözüm: Ulusal Statü Ortak Paydası Duhok’taki bu güzel birleşmenin kalıcı bir ulusal birliğe dönüşebilmesi için, Kürd siyasetinin bir tercih yapmak zorunda olduğu açıktır.
Kürd Milletinin Önündeki Yol:
* Kürd halkının, ilk iki kategorinin vaat ettiği hayali rejim modellerinin, ulusal hedeflerini baltaladığının ve tekçi sömürgeci devletlerin ömrünü uzattığının farkına varması.
* Ulusal hedeften sapmış rejim modelcisi ideolojileri terk etmesi.
* Bütün siyasi aktörlerin ve halkın, ortak ve uzlaşmacı tek hedef olan Ulusal Statü ortak paydasında birleşerek ulusal birliği inşa etmesi.
Bu, zorlu bir süreçtir çünkü tekçi sömürgeci devletler, Kürdlerin birlik olmasını engellemek ve ulusal statü talebini boğmak için, rejim modelcisi hareketleri ayakta tutmak adına her türlü siyasi, lojistik ve askeri desteği sağlamaktadır. Bu hareketler, statüko tarafından bilerek ya da bilmeyerek beslenmektedir.
Kürdlerin mücadelesi artık sadece dış güçlere karşı değil, aynı zamanda ulusal hedeften saptırıcı ideolojilere karşı da verilmektedir. Duhok’taki bu ilk adımın, sadece kişisel bir fotoğraf karesi olmaktan çıkıp, tüm Kürd siyasetini Ulusal Statü ortak paydasında birleştiren kalıcı bir ulusal stratejiye dönüşmesini dilemek, bölgenin istikrarı ve Kürd halkının geleceği için elzemdir.
Bu tarihi fırsatın, ideolojik saplantıların kurbanı olmaması, ancak gerçekçi, somut ve uluslararası hukuka uygun bir hedef olan ulusal statü etrafında kenetlenerek bir zafere dönüşmesi gerekmektedir. Bunu da sağlayacak yegane güç Kürd milletinin ulusal değerlerine ve ulusal taleplerine uyanışı ve bu doğrultuda kararlı iradeli bir tutum almasıdır.
