52 yıllık Kürd ulusal mücadelesi, meşru hakların ideolojik ve örgütsel manipülasyonla nasıl boşaltıldığını ortaya koyuyor. PKK ve Öcalan’ın yarattığı radikal ideolojik sapmalar, ulusal bilinci zayıflatırken, Kürd milletini haklarını talep edemez bir çıkmaza sürüklüyor. Bu makale, Kürdlerin aldatılışını ve gerçek ulusal uyanış için acil çağrıyı gözler önüne seriyor.

Bugün, Kürd ulusal mücadelesinin son yarım asırlık trajik serüvenine baktığımızda, bir milletin şaşkın ördeğe dönüştürülüşünün hikayesini görüyoruz. Bir yanda meşru ve doğal ulusal haklar için yükselen bir halk uyanışı, diğer yanda bu uyanışı temsil ettiğini iddia eden Abdullah Öcalan ve PKK hareketi. Ancak gelinen nokta, mücadelenin içini boşaltan, ortak ulusal bilinci karman çorman hale getiren ideolojik bir tasfiyeden ibarettir. Kürd milleti, neyi talep ettiğini bilemez bir zikzaklar yumağına hapsedilmiştir.

I. Ulusal Kimlikten Kaçış: Bir Milletin Doğal Hakkı Nasıl Reddedildi?

Bağımsızlıktan federasyona, özerklikten kantona uzanan ideolojik sapma, nihayetinde en asgari kültüralist taleplerin dahi "aşırı milliyetçilik" addedilerek reddedilmesine vardı. Bu, bir milletin ulusal talep zeminini paramparça eden bir ihanettir.

A. Evrensel Haklar, Kürdlere Gelince "Çağ Dışı"

Dünyadaki her milletin –Türk, Arap, Fars ya da İngiliz– sahip olduğu ulusal statü, dil, kültür ve siyasi self-determinasyon hakları evrenseldir. Bu hakları talep eden yurtsever Kürdlere, Öcalan'ın ideolojik müritlerinin verdiği yanıt ise akıl almazdır: "çağ dışı" ve "geri kalmışsın" ithamları.

Peki, dünyanın tamamı için doğal ve meşru olan bu haklar, Kürdlere gelince neden bir anda gericilik oluyor? Bu, kabul edilemez bir ayrıcalık ve ayrımcılığın ta kendisidir. Bu ideolojik tutum, Kürdlerin ulusal kimliklerini, diğer milletlerinkinden daha değersiz, daha ikincil gösterme çabasıdır.

B. "Devletsiz Demokrasi" Safsatası: Algısal Bir Uçuş Hali

PKK'nın son dönemde merkeze koyduğu "devletsiz demokrasi," "demokratik toplum" veya "komünal toplum" gibi soyut ve radikal rejim modelleri, meşru ulusal hak taleplerinin yerine ikame edilmiştir.

Oysa ulusal statüsü olan hiçbir devlet, bu teorik ütopyaları kabul etmemektedir. İdeolojik havarilerin, Türkiye'nin, İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin rejimlerini devirip, sonra da tüm dünyayı değiştireceklerine dair inancı, sadece gerçeklikten kopuk algısal bir uçuş halidir. Bu radikal hayalcilik, Kürd ulusal mücadelesinin haklı meşruiyet zeminini sulandırmakta, onu radikalist hayali modelcilik seviyesine indirgemektedir. Kısacası, bir ulusal hareketin içi, uluslararası siyasetin gerçeklerinden tamamen kopuk ütopik hedeflerle boşaltılmıştır.

Öcalan Pkk 850X527

II. PKK'nın Kuruluşu: Sömürgeci Aklın Sinsi Derin Planı

52 yıllık kanlı sürecin en can alıcı iddiası şudur: PKK'nın şiddet ve teröre dayalı kuruluşu, tekçi sömürgeci devletlerin derin planıdır.

A. Yurtseverlerin Şiddet Bataklığında İmha Planı

Temel amaç, 1970'lerdeki güçlü yurtsever Kürd ulusal uyanışını ve ulusal bilincin yükselişini engellemektir. Bu derin planın sinsi mekanizması şöyle işledi:
* Ajan/Hain İlanı Taktikleri: Bağımsızlık hedefi dışındaki tüm yurtseverler, "işbirlikçi ", "ajan" ve "hain" ilan edilerek meşru siyaset ve aydınlanma alanı tasfiye edildi. Geriye, ulusal hakları talep eden Kürtler için tek adres olarak PKK kaldı.

* Katılım ve İmha: Yurtsever Kürdler, "bağımsızlık" maskesi altındaki bu örgüte çekildi. Katılımlar arttıkça, bu insanlar zaman içinde ya örgütün ideolojik süzgecinden geçirilerek ulusal değerlerden uzaklaştırıldı ya da şiddet ve terör bataklığında imha ettirildi. Süreç böylece, ulusal talebin tasfiyesi için gereken insan kaynağını tüketmiş oldu.

B. Maskenin Düşüşü: Kültürel Taleplerin Reddiyle Son Adım

Öcalan'ın "ulusal statü maskesi altındaki" mücadelesi, yurtseverlerin katılımı devam ettiği sürece sürdü. Çünkü plan, statü talep eden bu insanları bertaraf etmekti. Ancak son yıllarda katılımın sıfırlanması ve yurtseverlerin büyük ölçüde halledildiğine inanılmasıyla bu sürecin "tamamlandığına" kanaat getirildi.

Şimdi sıra, Kürd siyasi alanının da tekçi sömürgeci devletlerin arzu ettiği şekilde manipüle edilmesine gelmiştir. İşte bu nedenle, ulusal mücadelenin asgari müşterekleri olan kültürel talepler dahi şimdi "aşırı milliyetçilik" ilan edilip reddedilmektedir. Bu, ulusal ruhu tamamen sönmüş, düşmanın amaçlarına hizmet eden bir Kürd hareketinin inşasının son ve en tehlikeli adımıdır.

Bir Milletin Aldatılışına Acil Çağrı!

Ne yazık ki, 52 yıllık sözde ulusal mücadele sürecinin bu sinsi mekanizması, sıradan Kürd halkı tarafından hala tam olarak kavranabilmiş değildir. Onlar, Öcalan'ın gerçekten ulusal mücadele verdiğine inandırılmışlardır. Oysa gelinen nokta, ulusal bir mücadele değil, bu mücadelenin manipülasyonu, sulandırılması ve nihayetinde tasfiyesi sürecidir.

Kürd milleti, düşmanın sadece askeri güçle değil, aynı zamanda ideolojik ve örgütsel Truva Atları aracılığıyla da çalıştığını göremeyecek kadar saf bırakılmıştır. Bu trajik durum, Kürdlerin meşru ulusal haklarını yeniden sahiplenmeleri, gerçek bir ulusal bilince dönmeleri ve bu manipülasyonun zincirlerini kırmaları için acil bir uyandırma çağrısıdır! Hevgırtına Colemêrgiyan NK