Eğitim, yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda karakter, değer ve yetenek inşasıdır. Bugün eğitim sistemimizin en büyük eksikliği, öğrettiklerimizle yaşadıklarımızın örtüşmemesi, sözlerimizle eylemlerimizin birbirini tutmamasıdır.

Hepimizin, bilhassa ebeveynlerin, özelde eğitimcilerin üzerinde ısrarla durması, dikkat etmesi gereken konuların en başında model insan olmamızdır.

Çocuklarımız; anlatımlarımızdan çok, yaşadıklarımızın görselini kayda alır. Ve bu çerçevede söylem ve eylemlerimiz birbirini tutarsa eğitim eğitim olur. Ötesi; zaman öldürme, nefes tüketmedir.

Okullarımızda, ağacı tohumundan dev oluşumuna kadar ki aşamaları milim milim tahtada anlatırız, kitaplarda okuturuz, defterleri doldururuz. Ama hiç birimizin okul bahçesinde, park, piknik alanlarında, yol, çeşme kenarlarında ekili tohumu, dikili fidanı yoksa anlatımımız neyedir, kimedir? Toprağa değmeyen ellerimiz, çamura batmayan ayaklarımız, toprak kokmayan elbiselerimizin kitapları yazılsa ne yazar?

Bir elektrik teknikeri, teknisyeni, mühendislik bölümünün öğrencisi; eğitimleri boyunca inşaat yüzü görmeden mezun olup tabliyelerde, dairelerde işin içinde nasıl çaresiz ve bilgisiz kalıyorlarsa aynen öyledir eğitim sistemimiz, kabiliyetsiz mezunlar ordumuz…

Sınavlarda yüzlük öğrencimiz, sanayide direksiyonla tekerleği ayırt edemeyecek motor bölümü mezunlarımız, mezun olduğu bölümü, mesleği icra edemeyen gençlerimiz mevcutsa bu ne biçim eğitimdir?…

Whatsapp Image 2025 11 13 At 09.50.49 850X527

Bu örnekler işin mesleki yönleridir. Bir de bunun ahlaki yönleri var ki düşman başına!

Mezun olanlar veya mezuniyet sırasını iple çekenlerin çarşıda, sokakta, sınıfta, her ortamda; ağızlarından çıkan edepsiz sözlerin, müstehcen kelimelerin, başı eğen, gözleri kaçıran, kulakları duymamaya zorlayan, ahlak dışı el kol hareketlerin, davranışların temel sebebi aileden çok eğitim camiasıdır.

İnsan nefs sahibidir şaşar; hele kanın kaynadığı bu yaşlarda; her ahlaktan bir araya getirilen öğrencilerden haddini bilenler ve haddinde duranları az olur. Dolayısıyla;

Kaç öğretmenimiz bilerek yada dalgınlığına gelerek yere çöp atan öğrencisini kırmadan, dökmeden, yüzüne vurmadan sessiz sedasız yerde ki çöpüne eğilmiş, çöpünü alma görselinde örnek olduk.

Kaç öğrencisiyle okul önünde, piknik, gezinti aralarında toprağı eşmiş, fidan dikmiş, tohum ekimini bizzat yerinde gösterdik?...

Kaç talebeyle evlere yaşlıları ziyaret etmeyi, ellerinden öpmeyi, gönüllerini almayı, huzurlarında edeple oturmayı, büyükler ortamında sırası gelmeden, sual sorulmadan, tecrübesiz bilgileriyle ulu ortaya atılmamayı bizzat öğrettik...

Kaç okulun kantininde kasayı da rafları da talebeye bırakacak cesareti, güveni verdik...

Bu gün tarımsal ve besicilik yapanlarla, mezun olanların bilgi ve tecrübeleri arasında ki fark net ve ortadadır.

Tesisata meyilli gencimize bilgisayar programcılığı, edebiyata gönüllü yavrumuza trigonometri yükleme merakımız ve bu yanlış eğitim sistemimizle geleceğimizin teminatı yavrularımızın koltuk altlarını bilgisiz diplomalarla doldurmaya birer örnektir…

Bu pırıl pırıl gençleri okullarda eğitim adı altında harcadık, tükettik, nefessiz bıraktık…

İlkokulu ahlak, ortaokulu bilgi, liseyi de kim hangi meslekte kabiliyetliyse o meslekte meslek edinme yani üniversite ve lisenin yer değiştirilmesi ve fazladan zaman kaybına yol açan 4 yıllık lisenin ortadan kaldırılması; ülke eğitimine katkısı, genç yaşta ki enerjik potansiyelin üretime yönlendirilmesi, ülkenin geleceğine yarardır, mezuniyet ardında beklemek yerine üretmek kardır…

Nüfusu genç; hevesleri, azim ve gayretleri, kararlılıkları, hedefleri, umutları diri olan bu toprakların evlatlarını tüketen tüketicileri değil, yarını inşa eden üreyen ve üreten gençlere ahlaken, meslekken rol model olma ve sistemini Hakkâri’de kurmaya ön ayak olmak dileğiyle…

Selam ve dua ile…