Belediyeler, beldenin idaresinden sorumlu olan kamu kuruluşlarıdır. Belediyenin en önemli görevi, o beldede yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarına uygun hizmetleri sunmaktır. Bir kentteki belediyenin gücü ve etkinliği, söz konusu kentteki yaşam kalitesinin düzeyi ile oldukça yakından ilişkilidir.

Belediyelerde yönetim anlayışı ile birlikte yaşam kalitesi, hizmet kalitesi ve vatandaş memnuniyeti çok önemli bir yer tutar. Belediyenin sunduğu hizmet kalitesi ölçen hizmetten yararlanan, yada yararlanamayan vatandaşlardır.

Türkiye’de kamu politikalarının seyrine bakıldığında, genellikle günü kurtarma, geçici tedbirler şeklinde bir yaklaşım olduğu söylenebilir.

İnsan, yaşadığı ortamın bakımlı ve temiz olmasını istemesinden daha doğal ve tabii bir şey olamaz. Daha güzelini, daha iyisini, daha kalitelisini istemek yaşamın en temel hakkı olmalıdır. Demokratik yaşamın temeli verdiğin verginin nerelere harcandığını sorabilme hakkıdır.

Bir beldede, yaşayan insanlar cari olan mevzuat gereği belediyelere, çevre ve temizlik vergisi öderler… Bu vergi tüketilen su miktarı (m3) üzerinden alınıyor ve (m3) başına belli bir meblağ olarak hesaplanıyor. Peki bu vergiyi neden ödüyoruz? Daha temiz, daha yaşanabilir bir kent, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşayabilmek için. Sağlıklı ve temiz bir kentte yaşamıyorsak elbette bunu sorgulayacağız, bunun hal yoluna konulmasını isteyeceğiz. Gelişmiş toplumlar yapay zekayı tartışırken, biz mahalledeki çöp sorunu, kanalizasyon sorunu, içme suyu sorunu tartışmak zorunda kalıyorsak bunun sorumlusu hepimiziz. Çünkü bunun böyle olmasının sebeplerinden biride toplumsal zaaflarımızdır. Nitekim ben değerli değelim algısı çevresel sorunlara yol açar.

Belediyenin görevi çöp toplama merkezlerine bırakılan çöpleri almaktan ibaret değildir. Kentin sokak ve caddelerini temiz tutmak, kenti yeşillendirmek, içme suyu temin etmek, kanalizasyon sorununu gidermek, mezarlık düzlemesi yapmak, konut ihtiyacını karşılamak, kentin turizm tanıtımını yapmak, kültür sanat etkinliklerine öncülük etmek, park ve bahçe, peyzaj düzenlemesi yapmak, doğal gaz hattı nedeniyle tahrip olan ve bozulan kaldırımları onarmak, sosyal yardım yapmak belediyelerin asli görevleridir. Maalesef Hakkari Belediyesi bu hizmetlerden hiçbirisini normal standartlara uygun yapamıyor.

Yapmak için çaba göstermiyor. Sat göllerinde birkaç foto çekip sosyal medyada servis etmeyi tanıtım olarak görüyor. Sevimsiz ve çöplerle dolu bir iki parkı bu kentin çocuklarına yeterli görüyor.

Ezcümle; Hakkari Belediyesi, etkin belediyecilikten fersah fersah uzaktır. Belediyenin ağır aksak yürüyen işleri mali kaynaksızlıktan değil, bir kısmı ilgisizlikten, yönetim pratiğinden ve etkin çözümler üretememekten mütevellittir. Hakkari Belediyesi etkin hizmete uzak, himmete açık bir politika güdüyor. Betonlaşmanın şehirleri nefessiz bıraktıklarına alışmıştık; lakin çelik yapının da Hakkari’yi nefessiz bıraktığına şahit oluyoruz. Eski öğretmen evi bahçesinin birilerine peşkeş çekilmesi bu kente hiç yakışmadı. Bu bahçenin yeşil alan olarak tahsis edilmesi bu kente daha çok yakışırdı. Çünkü yeşil alanlar şehirlerin kalbi niteliğindedir.

Her şeye rağmen, belediye kadrolarına çöreklenenler, belediyenin taşınmazları ve ihaleleri, onlar için ganimet olmaya devam ediyor. Belediyecilikte bazen bir yanlış bütün doğruları götürüyor

“BİR KENT VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ”

Başlıklı Yazıya Dipnot:

Birilerine ayar verme, ölçü belirleme, istikamet tayin etme derdinde değilim. Üzülerek belirtmeliyim ki; yaşadığımız bu kentte sivil toplum örgütlerini sendikalardan ibaret sanan, sivil toplum örgütlemenin kavram ve kapsamını halen bilmeyen sivil toplum temsilcileri var. Yine bu şehirde ön yargılarla okuma yapma sorunsalı var.

Yapılan bir tespiti, eleştiri yada öneriyi kendilerine sistemli bir saldırı olarak gören sığ bir bakış mevcut. Öfkeli olup, birilerine kaba, nezaket dışı ve yakışıksız sözler sarf ettiğinizde düşünce beyan etmiş olmuyorsunuz. Bu vaziyetin feodal kültürün kişi yaşamı üzerinde bıraktığı kırıntıların etkisi olduğunu tahmin ediyorum. Unutmayın bazen, öfkeye suçluluk duyguları da eşlik ediyor. Her şeyi öfkeyle değil, soğukkanlı okuyup değerlendirmek daha sağlıklı kararlara yol açar. Bazı şeylere eleştirel yaklaşmak ne acizlik nede kendini kaybetmişliktir. Bilakis; doğru iklimde rasyonel düşünmektir.

Demokrasiyi kanıksayan, insan haklarına inanan, düşünce özgürlüğüne saygı duyan, bir zihniyeti geliştirmemiz gerekir derken; tamda bunu kast ediyorum. Kendini yenileyememiş, demokratik meşruiyetini ispat edememiş sivil toplum örgütlerinin de mevcut statükodan yana olduklarını görüyoruz.

Hacı Bektaş-ı Veli derki; “Sen güzellikle sözünü söylersin. Arif olan ders alır, cahil olan tavır.”

HATIRLATMA, Sivil Toplum Örgütleri: Oda, Sendika, Vakıf ve Derneklerden oluşur. Hakkari ili bazı STK’ları: Sendikalar,HATSO, Şoförler Ve Otomobilciler Cemiyeti, Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Odası, MÜSİAD, TMMO, ASRİAD, İHD, Ziraat Odası vb.