Her çekirdek ailenin bir reisi, her geniş ailenin bir büyüğü var. Her toplumun, köyün, mahallenin, ilin bir lideri, bir yol göstereni, önde yürüyeni var.
Dün axa (büyük) denildi mi, herkes saygı duyardı. Çünkü tekti, adildi, herkese koşar, her şeye duyarlıydılar. Bu gün ise konuşmasını, oturmasını, dinlemesini, kendisine ve olaylara hâkim olamayan, söndürmesi gereken yangını daha da alevlendiren, nereden gediği belli olmayan adet, gelenek, kültür adı altında düğünlerle kadim kültürümüzün bozulasına dur demeyen, aksine ön ayak olan, axa üstüne axacıklar türemiş. Eee haliyle çoğalınca da bu sefer ne değerleri ne de kıymetleri kalıyor. Çünkü herkes axa olmuş… Büyüklüğünü büyüklüğünde yaşayanlar müstesnadır. Onlar her zaman liderler.
Axanın bir duruşu, bir yeri, bir heybeti vardı. İnsanları kötülüklerden, akraba tartışmalarından, kırgınlıklarından, küskünlüklerinden uzak tutan, her daim sılahat(barış) isteyen, bu yolda adım atan, ter döken, ilme irfana, dine, dini değerlere değer veren, saygı duyan, namazlı niyazlı Axalar vardı. Bu gün yıkanmayı bilmeyen kıbleyi şaşan, bekoculuk (dedikodu)ta yarışan, her şeyi kendisi için caiz, halkı için eksiklik bilen, söyleyen ama uymayan Axalar türemişse kusura bakmasın saygı da duyulmaz, adam yerine de konulmaz.
Bir diğer tarafta ilimizin iş insanları ve kanaat önderleri arasında kıyasıya mal biriktirme, önde yürüme, yüksekte uçma, hava atma, kibirli olma, böbürlenerek yürüme, falan ağa namıyla riyayla, çekişmeyle başlayanlar…
Fakir fukaranın düğününde görünmeyen ama dişi geçmeyen, ensesi geniş, sesi arşı alayı inleten bireylerin düğünlerinde başköşede poz veriyorsa, halay başı mendil sallıyorsa halk arasında, “zenginlerin, kodamanların axasıdır, biz fakir fukarayı ne bilsin, tanısın” söylemlerine de muhatap oluyorlarsa...
Garibanın düğünlerinde “bu ne adettir, ne saçmalıktır, ne israftır…” diyenler; Kendi evlatlarının düğünleri olunca; paralarının gücüyle her şeyi mübah bilen, gören; duydukları ve gördükleri aslı astarı, nerden geldiği belli olmayan, özentilere kapılmış kültürsüz söylem ve eylemleri düğünlerinin olmazsa olmazı yerine koyan axacıklar…
“Rabbena hep bana, biraz daha bana” diyerek selam alıp verdiği tanıdık tanımadık şehrin en başından en sonuna tüm ücra köşelerine kadar boş bir hane bırakmayan, herkese zarf göndererek utanç duruma düşüren, ama düğün ardında kimseyi tanımayan takmayanlar...
Kendi düğününde gelini, damadı göze gelsin, her yerde konuşulsun, namımız çıksın yarışı, gösterişi ve reklamların ardına saklananlar…
Xelatlardan aldığınız trilyonları, iş insanı, kanaat önderi unvanlarınızla uzun yıllardır seven ama imkânsızlıktan kavuşamayanların onlarca gencimizin düğünlerini yaparak sevap işleyin.
O yüklü xelatlarla araba modeli değiştirmenizden, konutunuza konut eklemenizden, gelecekte aç açıkta kalma korkusuyla yatırımlarınıza yatırım yapmanızdan daha da hayırlı olacaktır, buna inanın.
Kürt kültürümüzde, dünden bu güne büyüklerimize toplum olarak saygımız var. Bu saygıya muhatap tüm büyüklerimiz toplanarak, dinimizin hükümleri dairesinde Hakkâri düğünlerine çekidüzen verin. Bu çok zor değil. Önce çuvaldızı kendi düğünlerinize batırarak başlayın (çünkü malınıza güvenerek, nefsinize uyarak bozan sizlersiniz), sonra kardeş de olsa uymayanların düğünlerine gitmeyin ki; zamanla başını almış gitmiş özentiden başka bir halt olmayan saçma sapan düğünlerin sonu gelir. Ve zamanla bu eylem sade ve asil kültürümüzün düğünlerine dönüşecektir. Yeter ki inanarak ve kararlı duruşunuzun ardında durarak.
Bu gençler sayenizde evlenemiyorlar, vebali, sorumlusu ve günahı sizlersiniz. Ey xelatı söylemde şişirip zirveye oynayan açgözlü, mal zenginleri…
Selam ve dua ile…