Dut toplamak ve paylaşmak bana hep nasip oldu.
Hakkari doğal coğrafyası itibarıyla kültür İpek yolu üzerinde olan geçişlere sahiptir.
Hakkari dut ağacının yurdudur. İpek işini Zap vadisi kavimleri çok işlemiştir. İpekten Kilimler elbiseler desmaller mézekler yapılırdı. Özellikle Tiyyar'da yaşayan Keldaniler
Armüş bir çok stranda ve efsanede yerini almıştır.
Üzümcü köyünde ise her türlü pestil pekmez pıxünk dühışk gibi marmelat ve ürünleri yapılırdı.
Eskiden dut ağaçları Bajeri'de evimizin etrafında o kadar çoktu. Ağaçtan inmezdim. Ağaçta yemenin de keyfi başkaydı.
Üç dört çeşidi vardı. Eresan Bınqesır ve Fegiranda daha da fazlaydılar. Dühük en sevdiğim çeşidi idi o mora çalan yüzü ile cenneti yemişlerimizdi.
Bıgesır'da Ketremasi'de havuza dönüşen gere (yüzme yerimiz) vardı. Gerabémasi dediğimiz yerde yüzerdik. Eğlenirdik yemişler ile bütün yazımız geçerdi. Oranın yemiş bereketi vardı.
Bu bereket Gulireşi bereketi derlerdi. Ezidi ermiş Gülireş'in bereketi Bınqesırde Gırkıde Bajerıde Feqiranda her daim his edilirdi. Onun için Yarı temmuz Niwitirmehte ona adaklar adanır. Cergebez halay çekilirdi. Festival gibi gün yaşanırdı.
Dut ağacı çocukluğumuzun en güzel en sade sayfasını dolduran ağaç idi.
yaşamımızın vaz geçilmez ağacı
İstanbulda da kafemizin bahçesinde bulunan dutları bu gün toplayıp komşulara öğrencilere yedirmek dağıtmak nasip oldu. Şükürler