Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Yaylapınar köyü, adını üzümleriyle duyurmuş bir köyümüz.

Bölgenin meşhur yaş üzüm ihtiyacını karşılayan bu güzel köy, bağları ve bahçeleriyle sadece Şemdinli’nin değil, Yüksekova’nın da yüzünü güldürüyor. Ancak bugün, Yaylapınar’ın hikayesi ne yazık ki bereketten değil, kuraklığın gölgesinde yaşanan bir mücadeleyle anılıyor.

Köyün çevresinde su kaynakları olmasına rağmen, Köyün yaklaşık 50 hanesinde musluklardan ya çamurlu su akıyor ya da hiç su gelmiyor. Rabbimizin İnsanoğluna sunduğu kaynaklar, adeta köylülere sırtını dönmüş. Bağlar, bahçeler kuraklığın pençesinde solarken, köylülerin alın teriyle yoğrulan emekleri bir bir heba oluyor. Daha da vahimi, içme suyu sorunu artık günlük yaşamı tehdit eden bir boyuta ulaşmış durumda. Çocuklar, yaşlılar, herkes bu susuzluğun ağırlığını hissediyor.

Yaylapınar’ın bu sessiz çığlığı, sadece bir köyün değil, toprağa bağlı bir yaşamın feryadı. Köylüler, umutlarını devletin ilgili mercilerine bağlamış durumda. Su kaynaklarının doğru yönetilmesi, altyapı sorunlarının çözülmesi ve kuraklıkla mücadele için kalıcı adımların atılması, bu güzel köyün yeniden canlanması için elzem. Devletimizin, Yaylapınar’ın bereketini geri getirecek çözümler üreteceğine olan inançımız tamdır. Çünkü bu topraklar, sadece üzüm değil, umut da yetiştiriyor.

Gelin, Yaylapınar’ın sesine kulak verelim. Bu köy, sadece bir yerleşim yeri değil; bir kültür, bir emek, bir yaşam. Susuzluğa mahkûm edilmemeli. Gereğinin yapılacağına inanıyoruz, çünkü Yaylapınar’ın üzümleri gibi, bu köyün insanları da hayat bulmayı hak ediyor.