Ülkemiz yönünü batıya çevirip çağdaş hukuk ilkelerine bağlı Anayasa ve yasalara göre hareket eden bir iktidarın özlemine neredeyse hasret kalacağız.

22 yıllık AKP iktidarı özellikle de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra ülkemizde ne yasa kaldı ne de hukuk.

AB müktesebatına uyuyoruz diyerek ve yasalarımızı bu yönde değiştirip yasa uygulamalarında son mercii olarak AB mahkemelerinin verdiği veya vereceği kararlara uyacağımıza dair yazılı söz ve taahhüt verdiğimize rağmen işimize gelen kararları kabul edip, işimize gelmeyen kararları uygulamayarak daha doğrusu ikiyüzlü davranarak AB ülkelerine ve halkımıza olan güveni sarsmıyor muyuz?

İşte Gezi kararları ve içerde tutulu bulunan Osman Kavala ve diğer tutuklular ile Selahattin Demirtaş kararlarında AB Adalet Divanının yeniden yargılama ve tutukluların serbest bırakılmaları yönündeki kararlarını AKP hükümeti dikkate almayıp uygulamıyorsa o zaman biz bu ülkede güven içinde yaşayabilir miyiz?
O yüzden AB ülkeleri yetkilileri kendilerini ziyaret eden hükümetin resmi temsilcilerine muhalefet yetkililerine her görüşmede tutuklu bulunan Milletvekili Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve diğer siyasilerin durumlarına öncelik verip ülkenizde biran önce hukuk ve demokrasiyi işletin der miydi?
Şimdi gelinen noktada 31 Mart seçimin hemen ardından ilk önce Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın mahkemenin seçimden önce verdiği sabıkasızlık ve seçilme yeterliliğine dair Memnu Haklarını kullanabilir izni ile seçime katılmasına onay verdi.

 Ardından seçimi kazandıktan sonra yine aynı mahkemenin memnu haklarını iptal edip seçimi AKP’nin adayına verme girişimi halk ve başta Ana Muhalefet Partisi CHP ile diğer muhalefet partilerinden tepki gelince AKP iktidarı geri adım atmak zorunda kaldı ve DEM Partisi adayı Abdullah Zeydan’a mazbatası verilerek Belediye Başkanlığı tescillendi.

 Ancak AKP hükümeti hala haksız ve hukuksuz KAYYIM uygulamasından vazgeçmediği Pazartesi günkü Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ı görevden alarak gösterdi.

Bölgemizde son 10 yıldır AKP iktidarının seçilmiş Belediye Başkanlarına ve halkın iradesine saygısızlık yapmayı adet haline getirmesini kınıyorum.

Çünkü ülkemiz demokrasi ile yönetiliyor, her seçilen aday ülkemiz kanunlarında ve yasalarına uygun olarak seçme ve seçilme yeterliliğine haiz belgeleri Yüksek

Seçim Kuruluna verip izin alındıktan sonra aday olup seçime girebiliyorlar.

Böyle olmasına rağmen yok adayın süren davaları var, yok mahkemelerin verilmiş mahkûmiyet kararları veya benzeri uygulamalarla seçilmiş bir Belediye Başkanını görevden alıp direk olarak KAYYIM atamak haksız hukuksuz ve adil olmayan bir durumdur.

Üstelik belediyenin bir meclisi var ve mecliste bulunan bir kişi Belediye Başkanının yerine bakmakla kanunen yetkili olduğu gibi zaten kanunlarımızda böyle emretmektedir.

Yani tutuklanan veya gözaltına alınan diğer taraftan görevden el çektirilen bir Belediye Başkanının yerine KAYYIM değil ancak ve ancak Belediye Meclisinin kendi aralarında seçecekleri bir meclis üyesi tarafından Belediye Başkanının yerine vekâlet edebilir, belediye hizmetlerini yürütür.

Hakkâri halkı geçen 8 yıldan KAYYIM siteminden çok çekti. 

Düşünebiliyor musunuz devletin tüm imkânları ellerinde olmasına yani sadece Belediye bütçesiyle sınırlı olmamak koşuluyla devletin tüm mali imkânları ellerinde olduğu halde bir içme suyumuza dahi çözüm getiremediler.

Kanalizasyon altyapımızı yenilemediler.

Doğrudan ilin ekonomisine etki edecek yatırım yapmadılar.

Üç-beş direk dikerek, zenginlerin binalarını boyayarak ve yamadan biraz kalıncana yollarımıza asfalt dökerek güya hizmet yaptılar.

Aslında biz onlardan bir hizmet beklemiyoruz.

Sade ve sadece halkın iradesine saygı göstermelerini, ülkede hak hukuk adaletin olduğunu, ülkenin batısında, kuzeyinde, ortasında, güneyindeki kent ve ilçelerinde hükümetin uyguladığı hukuk ve adaleti biz Kürtlere ve bölge halkına da göstermelerini bekliyoruz.

Eğer biz Allah inanıyorsak ve bir gün bu dünyadan göç edeceğimizi biliyorsak Allah’ın insanlar arasında adaletli olun uyarısı ile işbaşına geldiğimizde ülkeyi yönettiğimizde dini, dili, kökeni ve inancı ne olursa olsun bu ülkede yaşayan her türlü insana insanca hak hukuk ve adalet ölçeğinde muamele etmeliyiz.

Kanun önünde herkesin eşit olduğunu ve varsa birisinin bir suçu bağımsız ve tarafsız yargı eli ile yargılamalı ve yargının verdiği kesin karar doğrultusunda iş ve işlem yapmalıyız.

O yüzden AKP iktidarı tez elden bölgemiz insanlarını kırmamalı, huzursuz etmemeli, insanlara ve bölgeye ait bakış açısını değiştirmeli ülkedeki seçim sisteminde herkesin adil ve hakkaniyet ölçüsünde yararlanabilmenin yollarını açmalıdır diye düşünüyorum.