Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Osman Kavala için ‘Soros artığı’ ifadesini kullandı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Siz Soros’la hangi gerekçeyle fotoğraf çektirdiniz ve aynı masaya oturdunuz? En büyük Soruscu Erdoğan’dır” sözleriyle yanıt verdi.

2003 tarihindeki Davos görüşmeleri sırasında dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ın basın danışmanı olan Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu’nun sözünü ettiği o fotoğrafın perde arkasını yazdı.

Takan’ın yazısının bazı bölümleri şöyle:

Nusaybin-Kamışlo sınırında nöbet eylemi Nusaybin-Kamışlo sınırında nöbet eylemi

“Fotoğrafla birlikte paylaşılan o haber tam olarak gerçeği yansıtmıyor!.. Daha önceki yazılarımda 2003 yılında Davos’ta şahit olduğum olayı kısaca yazmıştım. Ancak bu sefer, güncel tartışmanın aydınlanabilmesi için biraz detay vereceğim. O tarihte, Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde Başbakan baş danışmanı (basından sorumlu) olarak görev yapıyordum. Davos’a giden Abdullah Gül’ün heyetinde benimle birlikte dış politikadan sorumlu baş danışmanlar Ahmet Davutoğlu, Gürcan Türkoğlu ve Başbakan özel kalem müdürü Hüseyin Avni Karslıoğlu bulunuyordu. ‘Abdullah Gül’ün heyeti’ diye özellikle belirttim. Çünkü o tarihlerde Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül ortak heyetlerle değil kendi heyetleri ile yurt dışı temaslarda bulunmayı tercih eder ve herkes kendi ekibi ile çalışırdı. Çoğu kimsenin müthiş ikili sandığı muhteremler aslında hiç birbirine güvenmezler, heyetleri arasında çoğu zaman büyük kavgalar ve görüş ayrılıkları yaşanırdı. Tayyip Erdoğan’ın beraberindeki adamlarının yurt dışı temaslar sırasına Abdullah Gül’ü nasıl çelmelemeye kalktıklarına çok şahit olmuşumdur. Ama herhalde mizaç gereği Gül, farkına varsa da sesini hiç çıkarmazdı.

2003 Yılı Ocak ayı Davos zirvesi öncesinde Ankara’da yapılan ön hazırlıklar sırasında Tayyip Erdoğan’ın ekibi çok iddialıydı. Davos’u bir milat olarak görüyorlardı. O yüzden Başbakanlık merkez binada yapılan toplantılarda çok sert tartışmalar yaşanıyordu. Nedeni sorarsanız şöyle izah edeyim:

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, siyasi yasağı yüzünden milletvekili değildi. Davos zirvesinden önce batı dünyasının neredeyse tüm liderleri tek tek ziyaret edilmiş, Tayyip Erdoğan’ın siyaset yasağının kalkması için destek aranmıştı. Tayyip Erdoğan’ın heyetinden Davos’ta yapılması için öyle absürt çıkış önerileri geliyorlardı ki, onların birçoğu ne devlet geleneklerine ne de Abdullah Gül’ün mizacına uyuyordu. Ve hatta Hayrünnisa Gül’ü bile kızdıran teklifleri olmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse o dönemde Başbakan olan Abdullah Gül, Davos zirvesinde Tayyip Erdoğan’ın “One man show” yapmasının önünü geçebilmek adına her şeyi (Ankara’da) yaptı.

2003 yılı Ocak ayı Davos’a gidelim…

Şimdi nasıl bilmiyorum, o tarihlerde Davos zirvelerine gidenler bilir; küçücük bir yer olan Davos’ta öyle büyük lüks oteller yoktu. Az sayıda butik otel mahiyetinde otellerde yer bulmak imkansızdı. O yüzden, Türkiye’den gelen heyete pansiyon tipi evler kiralandı. Başbakan Abdullah Gül ile AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan aynı otelde aynı katta kalıyorlardı.

Ben, Ahmet Davutoğlu, Gürcan Türkoğlu ve Hüseyin Avni Karslıoğlu’da bir eve yerleşmiştik. Sabahın köründe kalkar otele yetişir, gece yarısı tekrar pansiyonumuza dönerdik. O çok yoğun program arasında bir gün beni şok eden ve o günlerde Başbakan baş danışmanlığı görevinden istifa düşüncemi kesinleştiren bir olaya şahit oldum. (Gördüğüm ve şok olduğum bazı acı gerçekler yüzünden Davos zirvesi öncesi Abdullah Gül’den beni affetmesini ve istifamı kabul etmesini çok kez sözlü olarak istemiş fakat kendisi kabul etmemişti.) Gün içinde kısa bir arayı fırsat bilip akşam saatlerinde Başbakan Abdullah Gül’ün çok önemli bir teması olduğu için kendisinin biraz odasında dinlenip uyumasını istedik. O zamanlar Abdullah Gül’ün kulak rahatsızlığı kamuoyunda bilinmiyor, biz de herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için kendisini sık sık dinlendirirdik.

Abdullah Gül’ü uyandırma saatini bildirip yatağına yatırdıktan sonra odasından çıktık, ben de aşağıya lobi bara indim. Baktım ki, Ahmet Davutoğlu gazetecilerle birlikte o çok uzun meşhur sohbetlerinden birini ediyor. Hiç ortama bulaşmadan biraz hava alayım ve gün kararmadan biraz da Davos manzarası seyredeyim diye kendimi otel kapısının önüne attım.

Etrafı seyrederken bir de ne göreyim?.. Kasketli, kabanının yakalarını kaldırmış ve tanınmamak için kafayı da içeriye doğru bükmüş bir adam otel kapısından içeriye giriyor. Kısa bir tereddütten sonra o adamın Soros olduğunu fark edip, usulca peşinden gittim. Soros efendi, merdivenleri çıkıp Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın kaldığı kata doğru giderken içimden ‘Allah Allah, benim bildiğim bu adamın Gül ile planlanmış bir randevusu yok. Ne iş acaba?’ diye geçiriyordum.
Soros, kata geldiğinde Erdoğan’ın korumaları ve adamları apar topar Erdoğan’ın odasına aldı. Arkada da beni görünce içlerinden biri işaret parmağını dudaklarının üstüne götürerek bana sus işareti yaptı. Gül’ü uyandırmaya vaktimiz vardı. Soros, Erdoğan ile otel odasında görüşmesini yaptı ve geldiği gibi sessizce otelden ayrıldı. Uyanınca sordum, Abdullah Gül’ün randevudan haberi yoktu.

İşte o gördüğünüz haber-fotoğraf bir makyajdan ibaret!.. Öncesinde gizlenen bu görüşme var… İçerde ne konuşulduğuna gelince… İpucu vereyim; o tarihte Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağı kalkmamıştı."