Diyarbakır'da 20 Eylül 1992'de katledilen Kürt aydını Musa Anter (Apê Musa) ve görevi başında öldürülen basın çalışanları anısına verilen Musa Anter Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri'nin sahipleri belli oldu.

Yeni Yaşam Gazetesi’nin bu yıl 30'uncusunu düzenlediği yarışmada, “Türkçe Haber”, “Kürtçe Haber”, “Fotoğraf (Haber Fotoğrafı)”, “Karikatür” ve Gurbetelli Ersöz anısına Kadın Haberciliği” olmak üzere beş ayrı dalda ödül verildi. Yoğun başvurunun olduğu yarışmada, ödüller 22 Eylül saat 19.30’da Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek.

RELATED VİDEO

'ROJHİLAT VE İRAN'DAYIM: YENİ BİR İRAN UMUDU'

Faruk Bildirici, Ali Duran Topuz, Banu Güven, Candan Yıldız, Nezahat Doğan, Mehmet Ali Çelebi’den oluşan Türkçe Haber Jürisi; birincilik ödülünü Rojhilat ve İran’a giden Mezopotamya Ajansı’nın tutuklu editörü Abdurrahman Gök’ün “Jin jiyan azadî”yi dünyaya yayan “Rojhilat ve İran’dayım: Yeni bir İran umudu” haberine verdi.

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLLERİ

Kurdistan’da jandarma-korucubaşları üzerinden yapılan orman kıyımı sırasında sahaya giden Yeşil Gazete’den Metin Yoksu, “Şırnak’tan sonra Siirt: Jandrama’nın talebiyle altı ayda en az 60 kilometrekarelik ormanlık alan yok edildi” haberiyle Juri Özel Ödülü’ne; iktidarın ekolojiye yaklaşımının bir örneği olan Muğla-Yatağan’daki ekolojik yıkımı sahada gözlemleyen Yeşil Gazete’den Dilan Pamuk “Yatağan’da suç üstü: Şirket, maden için verilen yargı kararını görmezden geliyor” haberiyle Juri Özel Ödülü’ne; çoklu maaş, çadır satmak, bağışlanan eşyaları satmak gibi skandallarla gündeme gelen Kızılay’ın Madensuyu’nda yoğun arsenik çıktığını “Halkı zehirlemişler” başlığıyla haberleştiren BirGün Gazetesi’nden İsmail Arı Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.


GURBETTELİ ERSÖZ KADIN HABERCİLİĞİ ÖDÜLÜ

Ceren Sözeri, Bircan Değirmenci, Arjin Dilek Öncel ve Safiye Alağaş’ın yer aldığı Gurbetelli Ersöz anısına yapılan Kadın Haberciliği Jürisi, İran’da Jîna Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından babası Amjad Amini ile röportaj yapan kadın gazeteci Nazila Maroufian’i birincilik ödülüne layık gördü. Maroufian, İran rejiminin Jîna Amînî’nin kalp krizi sonucu öldüğü iddiasını yalanlayan ve gerçeği kamuoyuna ulaştıran gazetecilerden biri olmuştu.

maroufian.jpg

KÜRTÇE HABER ÖDÜLÜ

Suna Tunç, Hatice Kamer, Rizoyê Xerzî, Remezan Ölçen, Leyla Ayaz’ın yer aldığı Kürtçe Haber Jürisi, Ferid Demirel’i bianet’te yayınlanan “Fermandarê rêxistina Ahrar’uş Şarkkiyeyê ji Zanîngeha Artûklûyê derçûye” başlıklı haberiyle birincilik ödülüne layık buldu.

FOTOĞRAF ÖDÜLÜ

Ramazan Öztürk, Özcan Yaman, Murat Baykara, Beritan Canözer, Çetin Altun’un yer aldığı Fotoğraf Jürisi, Ardıl Batmaz’ın “Devletin Eli” başlıklı fotoğrafıyla birincilik ödülüne layık gördü. Fotoğraf jürisi ayrıca, Sedat Suna ile Efekan Akyüz’e de Jüri Özel Ödülü verilmesine karar verdi.

KARİKATÜR ÖDÜLÜ

Murat İpek, Musa Keklik, Aşkın Ayrancıoğlu’nun yer aldığı Karikatür Jürisi, Erhan Yaşar Babalık’ı karikatür dalında birinciliğe layık buldu. Karikatür Jürisi yarıca, Muammer Kotbaş’a ise Jüri Özel Ödülü ile vermeyi kararlaştırdı.

karikatur.jpg

ONUR ÖDÜLÜ MEBYA-DER’E

Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), devlet tarafından katledilenlere ilişkin faaliyetleri dolayısıyla Onur Ödülü’ne layık görüldü.

JÜRİ: ABDURRAHMAN GÖK FARK YARATTI

Türkçe Haber Jürisi, ödüllere dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Umut verici çalışmalar yapılması, nitelikli haberlerin, iyi haberlerin olması memnuniyet verici. Ödüle başvuran habercilerin işlerinin hemen tamamı belli bir gazetecilik düzeyinin üstündeydi. Ancak hemen hepsi iyi 32 haber içinden birkaç tanesini seçmek zorundaydık. Sahadan gelen, birçok koldan araştırmaya dayanan haberler, diğer iyi haberlerin önüne geçtiler.

Kadınların, gençlerin öne çıktığı, Fars, Kürt, Beluç, Arap halklarının ayaklanmaya katıldığı İran’daki başkaldırı birçok ülkede halkları etkiliyordu. Jîna Mahsa Emînî’nin saçları gözüktüğü için gözaltında katledilmesi sonrası başlayan ayaklanmada gözler İran’daydı. Abdurrahman Gök’ün yazı-dizisi, küresel kamuoyunun yakın ilgisini çeken İran’daki ayaklanmanın nitel ve nicel yönlerini, siyasal ve toplumsal krizin boyutlarını, özelliklerini anlayabilmek için dört dörtlük bir gazetecilik çalışmasıydı. Gerilimli bir ortamda İran’a gitmek bile bir cesaret işiyken, ciddi bir tehlike altında uzun süre ve çok sayıda kişiyle görüşerek olan-biteni anlama konusunda neredeyse eksiksiz, fark yaratan bir iş çıkarmış olması Abdurrahman Gök’ü ödül konusunda öne çıkardı.

Abdurrahman Gök, halen tutuklu olan bir gazeteci. Tutuklanmasının en büyük nedeni de gazetecilik faaliyetleri. Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürüldüğü anı fotoğraflaması nedeniyle cezalandırılmaya çalışılıyor, bedel ödetilmek isteniyor. Jîna Mahsa Emînî ayaklanmasını izlemek üzere İran’a gidişi de önemli bir mesleki heyecan ve refleks taşıdığını gösteriyordu. Öldürülen bazı gençlerin aileleriyle de konuşarak ortaya çıkardığı gazetecilik ürünü de son derece samimi bir anlatıma, başarılı bir kurguya ve ayrıntılı gözlemlere dayanıyordu. Bu kapalı kutu olan İran’daki gösterilerle ilgili bu çalışması nedeniyle ödülün oybirliğiyle Abdurrahman Gök’e gitmesi mutluluk verici.

Kriz anında devreye girmesi gereken en önemli kuruluşlardan Kızılay’ın nasıl kötü yönetildiğini, yardım organizasyonlarındaki yanlışlıkların boyutlarını 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra İsmail Arı’nın haberleriyle öğrendik. Kızılay’ın depremzedelere yardımda gecikmesi, çadırları satması, Kızılay Başkanı’nın onlarca yerden maaş alması gibi skandalları ortaya çıkardı. Kızılay maden suyunda sağlığı tehdit edecek oranda arsenik bulunması onun ses getiren haberinden öğrendiğimiz skandallardan biriydi. Genel sağlığı tehdit eden durum nedeniyle Kızılay açıklama yapmak zorunda kalmış, haberle ilgili soruşturma da açılmıştı. Hem halk sağlığı ekseninde hem de Kızılay gibi kamusal ağırlığı olan bir kuruluşun deprem sürecinde iyice belirginleşen yozlaşmasının bir boyutunu gözler önüne sermesi açısından önemliydi. Fikri takip olarak o üretim tesisinde üretimin durdurulduğunu da haberleştirdi. Kamu sağlığı gibi geniş kitleleri ilgilendiren, gıda terörünün yaygın yaşandığı Türkiye’de çok önemli bir haber olarak ödüle değer görüldü.

Bu bağlamda deprem sonrasında eleştirel ve bağımsız gazeteciliğin, toplumu bilgilendirmekteki büyük katkısına da dikkat çekiyor; bir gazetecinin bütün olanaksızlıklara rağmen fikri takibinin ne denli önemli olduğunu vurguluyoruz. Metin Yoksu ve Dilan Pamuk; biri Mezopotamya’da, biri Anadolu’nun Ege ucunda iki ekolojik faciayı anlaşılır ve etkili biçimde görünür kılmakla Jüri Özel Ödülü’ne layık isimler oldu.

KÜRT KENTLERİNDEKİ ORMAN YAĞMASI GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Katalonya Eski Başkanı Pere Aragonès’ten Suriye’nin Geleceği İçin Kritik Çağrı Katalonya Eski Başkanı Pere Aragonès’ten Suriye’nin Geleceği İçin Kritik Çağrı

Kürt kentlerindeki asker-korucuların ağaçları kesip satmasını, orman yağmasını, ekolojik tahribat yapmasını kurumlar da ana akım medya da görmezden geliyordu. Dolayısıyla Metin Yoksu’nun Yeşil Gazete’de yayınlanan haberi dört dörtlük bir haber. Yoğun emek harcanmış, gidip görerek, ilgili kurumlara da sorarak hazırlamış. Haber, özellikle batıda gündeme neredeyse hiç gelmeyen pratiği, ‘ağaçların güvenlik gerekçesiyle kesildiği’nin belirtildiğini resmi yazıyla da belgeliyor. Sadece kaynaklarından alınan belgelere dayanmıyor, bölgede yaptığı çekimler ve konuştuğu tanıkların ifadeleriyle haberini güçlendiriyor. Bu haber sadece Siirt’te güvenlik gerekçesiyle yapılan ekolojik yıkıma değil, uzun yıllardır uygulanan sistematik politikalara da dikkat çekiyor.

YATAĞAN'DA MAHKEME KARARINA RAĞMEN SÜREN FAALİYET

Dilan Pamuk, Muğla‘nın Yatağan ilçesinde Yatağan Termik Enerji Üretim şirketine ait kömür sahasında mahkemenin ‘yürütmeyi durdurma’ kararına rağmen yeraltı madencilik faaliyetinin sürdürüldüğünü belgeledi. Tünelleri yerinde görüntüledi. Santralin halk sağlığını tehdit ettiğini raporlarla ortaya koydu. İnsan hakları, çevre hakları ve hayvan haklarıyla doğrudan ilişkili olan ekolojik mücadelede yargı kararlarının yok sayıldığını ortaya koyan haber ödüle layık görüldü. Güvenlik gerekçesiyle ağaç kesen ya da insan sağlığı ve ekolojik denge açısından geri dönüşü olmayan, maden odaklı rant politikaları bu haberlerle gündemin en üst sıralarda yer almalı.” (MA)