- Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 28 Şubat hükümlüsü Vural Avar’ın ölümünün ardından, “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler”e yönelik bir genelge yayımladı. Bakan Bozdağ imzalı 8 maddelik genelge bütün Ceza İşleri Genel Müdürlüğü kurumlarına ve başsavcılıklara gönderildi.
Genelgede en dikkat çeken kısım ise Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) yetkilerinin azaltılması oldu. Genelgeye göre, hasta tutuklu ve hükümlülerin tahliyelerin önündeki en büyük engel olan ATK’nın yetkileri azaltıldı. ATK, sadece sürekli hastalık, sakatlık ve kocama halinin bulunup bulunmadığını tespit etmekle yetinecek. Artık tam teşekküllü devlet hastanesinden rapor alınacak ve ATK da bu konuda kendi görüşünü savcılıklara gönderecek.
RELATED VİDEO
CUMHURBAŞKANI TALEP OLMADAN AF YETKİSİNİ KULLANABİLECEK
Ayrıca genelgeye göre, Cumhurbaşkanı’nın af yetkisi için artık hükümlülerin başvuru şartı aranmayacak. Genelgeyle, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104’üncü maddesi çerçevesinde cezaların hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler, hükümlülerin talebi olmadan res’en de başlatılabilecek.
Genelgenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
VURAL AVAR'IN ÖLÜMÜ ÜZERİNE BOZDAĞ AÇIKLAMIŞTI
28 Şubat hükümlüsü Vural Avar'ın ölümüyle ilgili eleştirilere yanıt veren Adalet Bakanı Bozdağ, Adli Tıp Başkanı ile hasta tutukluları görüştüğünü ve yeni düzenleme çıkacağını açıklamıştı. Bozdağ şunları söylemişti:
"Adli Tıp Kurumu gidiyor, inceliyor, değerlendiriyor ve bu konularda ‘Tek başına hayatını devam ettirebilir. Yahut da işte şöyle bir sağlık tesisinde olursa bu mümkündür’ diye raporlar veriyor.
Bu konuda takdir Adli Tıp Kurumunun vereceği raporla ortaya çıkıyor. Adli Tıp Kurumu rapor vermediği takdirde cezaevi yönetiminin ve infaz savcısının yapabileceği hiçbir şey yok.
Adli Tıp Kurumu Başkanımızı çağırdım, konuştum, Vural Avar'dan bağımsız. Bütün hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili. Dedim ki, ‘Bakın burada insani bir durum var. Hasta insanlar var. Bunlarla ilgili Adli Tıp Kurumunun değerlendirmelerini bu insani durumu da gözeterek yapmasında fayda var. Ve kamuoyu buradan çok rahatsız.’ Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesi başkanını da çağırdım, onunla da konuştum. Dedim ki, ‘Bu konu çok önemli konular bunlar. İnsanlar hasta ve bunlara ilişkin konularda bir hassasiyete ihtiyaç var.’ Ben hassasiyet gösterilmesini ve takdir haklarının bu noktada eğer bir takdir hakkı varsa pozitif şekilde hasta hükümler lehine kullanılması gerektiğini hep söyledim. Baktım olmuyor, olmadı da.
Diyelim içeride kanser tedavisi gören birisi var. Kanser tedavisinde moralin motivasyonun ne kadar önemli olduğunu bilen birisiyim ben. Böyle bir hasta 4. evre kanser tedavisi görüyor ve Adli Tıp Kurumundan rapor geliyor. ‘Bu tek başına hayatını devam ettirebilir. Veyahut da şöyle olur, böyle olur’ diye gelince benim içim sızlıyor. Ben bundan rahatsızım. Kendi kendini hayatını idame ettiremeyecek insanlar var.
Örneğin pantolonunu çıkarıp giymekte zorlanan insanlar var. Ama ‘İçeride kalabilir’ diye raporlar geliyor. Ben de çağırıp soruyorum; ‘Ya bu adam nasıl içeride kalacak? Pantolonlu çıkarıp giyemiyor.’ Bilmelerini isterim ki aziz vatandaşlarımızın kendilerinin bize ilettiği, yönettiği eleştirilerin hepsinin bu işin muhataplarına biz iletiyoruz. Ama rapor çıkmayınca savcının yapacağı bir şey yok. Cezaevi idaresinin yapacağı bir şey yok. Raporu verenler de ‘Tıbbın kuralları bunu gerektiriyor’ diyor. ‘Biz kuralla bağlıyız’ diyor. ‘Tıbbın kurallarına göre bu böyle’ diyor."
EN AZ 651 AĞIR HASTA MAHPUS VAR
İHD’nin verilerine göre 29 Nisan 2022 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1.517 hasta mahpus bulunuyor.