Açıklanan rapora göre, yılın ilk yedi ayında toplam 249 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Temmuz ayında ise 28 kadın cinayet kurbanı oldu. Bu veriler, Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Raporda yer alan detaylara göre, yılın ilk yedi ayında 249 kadından 92’si aile içi şiddet nedeniyle öldürüldü. Bu durum, aile içi şiddetin ne denli yaygın ve tehlikeli bir sorun olduğuna işaret ediyor. Ayrıca, 39 kadın, ayrılma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürülürken, bu veriler ayrılma sürecinde yaşanan şiddetin kadınları ne denli tehlikeye atabileceğini gösteriyor.

Kadınlar şiddette karşı savunma tekniklerini öğreniyor Kadınlar şiddette karşı savunma tekniklerini öğreniyor

Ölen kadınların 48’i ise şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti. Bu durum, cinayetlerin yanı sıra şüpheli ölümlerle ilgili şeffaflığın artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Şüpheli ölümler, çoğu zaman cinayetlerin doğru bir şekilde sınıflandırılmadığı ve bu nedenle adaletin sağlanmasında zorluk yaşandığı anlamına gelebilir.

Rapor, cinayetlerin nasıl işlendiğine dair de önemli veriler sunuyor. Kadınların 140’ı ateşli silahlarla, 52’si ise kesici aletlerle katledildi. Bu veriler, şiddetin çeşitliliğini ve şiddet araçlarının ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Silah ve kesici aletlerin kadın cinayetlerinde ne denli sık kullanıldığını gösteren bu bilgiler, şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin önemini vurguluyor.

Kadınların medeni durumlarına ilişkin verilere bakıldığında, 121'inin evli, 63'ünün bekar olduğu, 36’sının ise medeni durumunun tespit edilemediği görülüyor. Bu durum, kadın cinayetlerinin hem evli hem de bekar kadınları etkileyebildiğini ve medeni durumun, cinayetlerin önlenmesi açısından yeterli bir gösterge olmadığını ortaya koyuyor.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun raporu, kadın cinayetlerinin önlenmesi için daha etkili politikaların ve stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın cinayetleriyle mücadelede toplumsal bilinçlenme, hukuki düzenlemeler ve uygulamalar konusunda yapılacak iyileştirmeler, bu trajik tabloyu değiştirmek için kritik önem taşıyor.

Kaynak: Birgün