Jeoloji Mühendisleri Hakkari İl Temsilcisi Cihad Kahraman, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verildi;

06. 02.2023 tarihinde saat 4.17 de Mw: 7.8 büyüklüğünde, merkez üssü Pazarcık olan bir deprem, yaklaşık 9 saat sonra Mw. 7.6 büyüklüğünde merkez üssü Ekinözü olan ikinci bir depremin ardından 20 Şubat 2023 tarihinde Hatay’ın Defne ilçesinde Mw: 6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Birbirini izleyen bu büyük depremlerin üzerinden geçen bir yıl boyunca bölgede farklı büyüklerde 57.000’ni aşkın deprem meydana gelmiş, hala da meydana gelmeye devam etmektedir.

Arap levhasının milyonlarca yıldır kuzeye doğru hareket ederek Anadolu levhasını sıkıştırması sonucunda meydana gelen bu depremlerin oluşacağı gerek Odamızın gerekse diğer ilgili bilim insanları ve kurumların uyarıları ile çok önceden ortaya konulmuş olmasına rağmen merkezi ve yerel idareler bu uyarıları dikkate almamış, bu umursamazlıkla şehirler büyümüş, nüfus artmış ve sonuçta doğal bir jeolojik olay olan deprem büyük bir afete dönüşmüştür.
Yaşanan deprem;

-Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Adıyaman, Malatya, Elâzığ, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis, Tunceli, Bingöl, Sivas, Kayseri, Niğde, Batman ve Mardin kentlerimizde hasarlara neden olmuş 15 milyonu aşkın kişi depremden etkilenmiştir.

-Resmi açıklamalara göre 53 bin 537’si ülkemizde, 8 bin 476’si Suriye’de olmak üzere toplam 62 bin 13 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 107.500’ü ülkemiz insanı olmak üzere toplamda 122.000 kişi yaralanmıştır.

-310 bine yakın bina ve bina türü yapı yıkılmış ya da ağır hasar almıştır.

-Baraj, gölet, boru ve enerji nakil hatları, köprü, otoyol, viyadük, tünel, demiryolu, limanlar, hava limanları gibi altyapı, enerji, telekomünikasyon, yol, kanalizasyon, içme ve kullanma suyu şebekesi gibi birçok sayıda tesis zarar görmüş veya kullanılmaz hale gelmiştir.

-1,5 milyonu aşkın insanımız barınma sorunu ile karşılaşmış, 2 milyonu aşkın insanımız bölgeden göç etmek zorunda kalmıştır.

-Uluslararası çalışma örgütü (İLO) verilerine göre çok sayıda işyeri, ofis, fabrika ve sanayi tesisinin yıkılması veya ağır hasar görmesi nedeniyle 650.000’den fazla insanımız geçim olanaklarını yitirmiştir.
-TBMM Deprem Zararlarını Azaltma Komisyonun Raporuna göre deprem 148.8 milyar dolar ekonomik kayba neden olmuştur.

HAKKARİ DEPREME HAZIR MI?

Hakkari dahil 18 il, 80 ilçe ve 504 köyün fay hatları üzerinde yer almakta. Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na bakıldığında büyük kentlerin çoğu fay zonları ve yüksek derecede deprem riski bulunmakta. Deprem fay zonları üzerinde yer alan iller arasında Hakkari de var.

Ülkemizde meydana gelen depremlerde yıkımların çoğunun zemin ile binanın uyumsuz olmasından kaynaklandığını görüyoruz. Sadece binanın sağlam olması yetmiyor; zemin özelliklerini dikkate alınarak zemine uygun bina yapılması gerekiyor.

Hakkari Merkez ve ilçelerinde yapılan binaların çoğu kaçak yapı olarak yapılmaktadır. Denetim kurumlarından olan Hakkari Belediyesi bile ruhsatsız yapı yapmaya devam etmektedir. Son iki yıldır Hakkari Belediyesi tarafından ihalesi yapılmış çarşı merkezin de bulunan Halk pazarı binası dere yatağının üzerinde yapıldı, Depin mevkisin de bulunan Mezbaha binası hem aktif fay zonu üzerinde hem de taşkın alanında bulunmakta, Sümbül mahallesinde yapılan Hayvan barınağı binası ise hareket halinde olan heyelan üzerinde yapılmıştır. Bu her üç yapı zemin etütsüz yapılmış olup ve yapı ruhsatları alınmamıştır.

Hakkarili Yakup Karaman yetkililerden kızının tedavisi için yardım bekliyor Hakkarili Yakup Karaman yetkililerden kızının tedavisi için yardım bekliyor

NELER YAPILMALIDIR?

Deprem coğrafyamızın bilimsel bir gerçeğidir. Aklın ve bilimin doğruları ile planlama-yapım-denetim ile depremi afet olmaktan çıkartılmalıdır.

-Jeolojik ve jeoteknik araştırmalarla sınırları ve etki alanları belirlenen diri fay deformasyon ve sakınım zonlarında, dere yataklarında, aktif ve önlenmesi teknik olarak mümkün olmayan heyelan, kaya düşmesi alanlarında, tıbbi jeolojik maruziyet alanlarında, havza bazlı taşkın yönetim planlarında, sınırları belirlenen sel ve taşkın alanlarında bina ve bina türü yapılara izin verilmemelidir.

-“Hakkari Deprem Danışma Kurulu” oluşturulmalıdır. STK, Üniversite ve resmi kurumların koordinasyonu içinde birlikte çalışmalıdır.

-Hakkari merkez ve ilçelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yerel merkez işbirliği ile başlatılmalıdır.

- Hakkari merkez, ilçelerinde ve köylerinde yapı envanteri acilen çıkarılmalıdır.

- Özellikle İlçe Belediyelerde zemin etüdü zorunluluğu olması nedeni ile denetime önem verilmelidir.
-Bölgede yer alan kentlerin kırsal ve kentsel alan planlamaları, mekansal strateji planları dikkate alınarak öncelikle yapılmalı, jeolojik sakıncalı alanlar çevre ve uygulama imar planlarına işlenerek yapılaşmaya kapatılmalıdır.

-6 ve 20 Şubat 2023 depremlerinde “en büyük yıkımın zayıf mühendislik özelliklerine sahip, sıvılaşmaya yatkın zemin birimleri ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinde meydana geldiği gerçeğinden hareketle” kırsal ve kentsel alanlarda “jeolojik sakıncalı veya fay sakınım bantları” üzerinde yapı yapılmasına kısıtlama getirilmelidir.

-Bütün şehir ve ilçelerin altyapı, deprem ve diğer olası jeolojik tehlikeler de dikkate alınarak yenilenmeli, var olanlar ise gözden geçirilmelidir.

-Bölgede yer alan kamuya ait bina ve tesislerde dahil olmak üzere az hasarlı veya hasarsız tüm yapılar “kamu eliyle” gözden geçirilmeli, yetersiz olanlar tespit edilerek yıktırılmalı veya güçlendirilerek can ve mal güvenliği sağlanmalıdır.

-il ve ilçe Belediyelerde Jeoloji Mühendisi istihdamı sağlanmalıdır.

-Deprem, sel, taşkın, heyelan gibi doğa kaynaklı her bir afet tehlikesi için tekil veya çoklu tehlike haritaları üretilerek mekânsal planlama sürecine entegre edilmesi sağlanmalı, fay zonları üzerinde yapılacak paleosismolojik araştırmalar sonucu belirlenen sakınım bantları ile DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan havza plan ve raporlarında belirtilen “Taşkın Tehlike Haritaları”ndaki riskli alanlar imar planlarına işlenmeli, bu alanlarda bina ve bina türü yapıların yapılmasına sınırlama getirecek düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
 
Ülkemizde her yıl önemli kayıplara neden olan pek çok doğa olayının afete dönüşmesini önlemek için afet riski altındaki alanların sağlıklı ve güvenli yaşam alanları haline getirilmesi, yani “İNSAN ODAKLI ve AFET DİREÇLİ KENTLER ”in oluşturulması öncelikli ve acil bir ihtiyaçtır.

Sonuç olarak, TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI olarak bir kez daha ifade ediyoruz ki; doğa olaylarının afete dönüşmesi "kader" değildir ve toplumsal acıların tekrar tekrar yaşanmaması bizim elimizdedir.
Doğa kaynaklı olayların afete dönüşmemesi ve ülkemizde yaşanan acıların tekrarlanmaması için doğa ve teknoloji kaynaklı afet risklerine karşı “etkin bir mevzuat altyapısını, güçlü kurumsal yapılanmayı, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu” yaratmak ve bu yolda ilerlemek zorundayız.

Üzerinde yaşadığımız yerkürede tanık olduğumuz gelişmelere, aklın ve bilimin ışığını yansıtmaya çalışmak temel anlayışımız olmaya devam edecektir.