“Yollarla övünmek başarı değildir”
Görüşmelerde ilk söz alan DEM Parti Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer oranlarda yol yapıldığını ancak bu ülkelerin Türkiye’deki gibi yollar üzerinden siyasi propaganda yürütmediğini söyledi. Tiryaki, ülkelerin yaptığı yol miktarlarına değinerek şöyle konuştu:
“Demirel’in dediği gibi: ‘Bizim yaptığımız yolları ikiye böldünüz, biraz genişlettiniz, boşuna yol propagandası yapmayın.’ Gerçekten de asıl yollar otoyollardır. Demir yollarında durum bundan daha iyi değil. Türkiye, fiber optik konusunda da aynı şekilde geri durumdadır.”
“Ulaşımda bölgesel eşitsizlik insan hakkı ihlalidir”
Ardından söz alan DEM Parti Milletvekili Mahmut Dindar, bütçe görüşmelerinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne dikkat çekerek seyahat hakkının anayasal bir hak olduğunu vurguladı. Dindar, hükümet politikalarının bazı yurttaşların ulaşım hakkına erişimini zorlaştırdığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bölgesel eşitsizlikler, fahiş bilet fiyatları, sefer kısıtlamaları ve keyfî kapatma kararları yalnızca teknik bir sorun değil, doğrudan insan hakkı ihlalidir. Van, bölgenin en yoğun nüfusuna sahip metropolüdür. Buna rağmen 2025 yılında Van Ferit Melen Havalimanı üç ay boyunca uçuşa kapatıldı. Vanlılar Muş’a, Ağrı’ya, Hakkâri’ye gitmek zorunda kaldı.”

Van–İran uçuşlarının olmayışına tepki
Batı illeri ile doğu illerindeki havayolu imkânlarını kıyaslayan Dindar, Van, Hakkâri ve Muş’ta yeterli sefer olmadığını, alternatif bulunmadığını ve makul bilet fiyatlarından söz edilemeyeceğini söyledi. Dindar, Van ile İran arasındaki yüksek turizm ve ticaret trafiğine rağmen Tahran ve Tebriz’den Van’a doğrudan uçuş olmamasının kabul edilemez olduğunu belirtti:
“İran’dan Van’a gelmek isteyen turistler önce İstanbul’a gitmek zorunda kalıyor. İstanbul–Paris bileti 6-7 bin lira iken Van–Tebriz bileti 25 bin ile 45 bin lira arasında. Bu nasıl bir uygulamadır?”
“Kürtçe anons yapılmaması ayrımcılıktır”
Dindar, havayolu şirketlerinin ve SHGM’nin Kürtçe duyuru yapmamasını da eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Van’a giden uçaklarda yolcuların yüzde 90’ı Kürt olmasına rağmen İngilizce anons yapılmakta, Kürtçe yapılmamaktadır. Bu, açık bir ayrımcılık örneğidir. Kürtçe milyonların ana dilidir, yok saymakla yok olmaz. Havalimanlarında Kürtçe bilen personel istihdam etmek hükümetin görevidir.”
“BTK gerçeği görünmez, yanlış ile doğruyu ayırt edilemez kılıyor”
DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, görüşmelerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) üzerine yoğunlaştı. Çelenk, kurumun görevini iktidar lehine sansür ve propaganda aracına dönüştürdüğünü ifade ederek şu sözlere yer verdi:
“Bant daraltma, içerik çıkarma ve erişim yasaklarıyla hakikati erişilmez kılmaya çalışıyorlar. On birinci yargı paketi ile bu baskı daha da artıyor. Son sekiz yılda 1 milyonu aşkın web sitesine erişim engeli getirildi. Bu engellerin incelenmesi hâlinde ayrımcı ve ırkçı politikalar çerçevesinde çok sayıda ihlal görülecektir.”
“Bu bütçe bölgesel adaletsizlik belgesidir”
DEM Parti Milletvekili Yılmaz Hun, 2026 bütçesinin sosyal politikaların çok gerisinde kaldığını dile getirerek faize ayrılan payın tarım, eğitim, sağlık ve sosyal politikalara ayrılan payın çok üzerine çıktığını söyledi. Hun konuşmasında şunları kaydetti:
“Çiftçi borç içindeyken, gençler işsizken, emekliler açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmişken bütçe faiz lobilerine, müteahhitlere ve rant çevrelerine teslim edilmiştir. Urfa’da okul, Van’da kreş, Ağrı ve Iğdır’da hastane yetersiz ama saray için sınırsız kaynak var.”
Hun, hükümetin güvenlik harcamalarına ağırlık vermesini de eleştirerek bütçeyi “bölgesel adaletsizlik belgesi” olarak nitelendirdi.
“BTK düzenleyen değil sansürleyen bir kuruma dönüştü”
Hun, BTK’nın fiiliyatta iktidar talimatı uygulayan bir yapıya dönüştüğünü belirterek şöyle devam etti:
“İnternet erişimi artık lüks değil temel insan hakkıdır. Ancak BTK erişim engellerinin, bant daraltmalarının ve keyfî yasakların merkezi hâline gelmiştir. Türkiye dünyada en fazla internet sitesi engelleyen ülkedir.”
“Depremde bile dayanışma engellendi”
Hun, 6 Şubat depremleri sırasında sosyal medya platformlarına uygulanan bant daraltmayı hatırlatarak, bunun yardım çağrılarını engellediğini, koordinasyonu çökerttiğini ve dayanışmayı zedelediğini ifade etti.
“Kürtçe içerik üreten hesaplar sistematik biçimde kapatılıyor”
BTK’nın Kürtçe içeriklere yönelik uygulamalarını da eleştiren Hun, şu ifadeleri kullandı:
“Kürtçe yayın yapan sosyal medya hesapları, haber siteleri, kültür-sanat sayfaları hiçbir gerekçe gösterilmeden kapatılabiliyor. Mahkeme kararı yok, şeffaflık yok. Bu açık bir ayrımcılık politikasıdır.”
Hun ayrıca BTK’nin 2024 pazar verilerinin bile bölgesel eşitsizliği ortaya koyduğunu belirterek Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde fiber internet altyapısının ülke ortalamasının belirgin şekilde altında kaldığını, bunun eğitime ve ekonomiye büyük zarar verdiğini söyledi.






