Alman-Kürt Kültür Enstitüsü (Deutsch-Kurdisches-Kulturinstitut), geçtiğimiz yılın nisan ayında, Erivan Radyosu’nun 900 şarkılık Kürtçe arşivini dijital platformlarda yayımladıktan sonra, bu şarkılardan seçilen 8 eseri klasik müziğe göre yeniden yorumlamıştı.
"Dîsa" (Yeniden) adındaki bir proje ile dinleyicilere ulaştırılan bu şarkılar Enstitü'nün Youtube kanalında yayınlanmıştı.
Albümde, Hovannes Badalyan’ın dört (Romanî, Hoy Narê, Leylo Xanê, Keleşo), Bêmale Keko (Navê Lenîn), Dawitê Xilo (Lêb Canê) Aslika Qadir (Kewên Gozel) ve Sûsîka Sîmo’nun (Lenîn Rabû Em Rizgar Bûn) birer şarkısı bulunuyor.
Kürt-Alman Kültür Enstitüsü ayrıca dengbêj Şakiro’nun bütün eserlerini ilk kez toplu bir şekilde yayımlayacak.
K24’e konuşan Özkan Öztaş, söz konusu çalışmalardan ve bunların öneminden söz etti:
“Erivan Radyosu biz çalıştığımız için değil, gerçekten önemli olduğu için Erivan Radyosu’nu çalıştık. Radyo Kürtlere dışarıdan gelen bir kültürdür. Kürdistan coğrafyasında radyo çalışmalarını çok göremiyoruz. Irak’ta (Bağdat Radyosu) ve İran’da (Tahran Radyosu) birer tane vardı. Bağdat ve Tahran radyolarında yapılan Kürtçe yayınlarda çok fazla Arapça ile Farsça kelime vardı. Dolayısıyla Kürdistan’ın birçok yerinde Kürtler bu yayınları anlayamıyordu. Erivan Radyosu ise ari bir dille yayın yaptığı için Türkiye’de bu yayınlar -deyim yerindeyse- tuttu. Zira Sovyetler Birliği, kongrede aldığı bir kararla, Kürtlerin anlayabileceği, yöresel dili orijin alıyor. Asıl belirleyici olan bu.”
“PEK ÇOK KAYIT ERİVAN RADYOSU ARŞİVİNE AİT”
“Kürtlerin önemli bir kısmı bunun Kürt radyosu olduğunu düşünüyor” diyen Öztaş, “Ağrı Dağı’nı aşan radyo frekansları kültürümüzde hiç unutulmaz bir yer tutuyor. Bugün Ciwan Haco, Aynur Doğan ve Aram Tigran gibi ‘popüler Kürt müziği’ni inşa edenlerin de geçmişte Erivan Radyosu kayıtlarından yararlandığını söyleyebilirim. Yılmaz Güney’in ‘Yol’ filmindeki bir sahneden bugün konserlerde dinlediğimiz pek çok kayıt Erivan Radyosu arşivindendir. İyi ki bu arşivler vardı. Dolayısıyla Sovyetler Birliği böyle bir avantajlı dönem inşa etmiş oldu” ifadelerini kullandı.
DÎSA ALBÜMÜ
Dîsa albümünden de söz eden Öztaş, şarkıları belli kriterlere göre seçtiklerini dile getirerek, “Birincisi biçimsel olarak klasik müziğe en kolay adapte olabilen eserleri seçiyoruz. İkincisi biraz Sovyetik ruhu öne çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü Sovyetler Birliği dağıldı, Erivan Radyosu artık yok ve sosyalizm ile halkların kardeşliği temelinde yapılan çalışmalar sona erdi. Bir de Karapetê Xaço’nun değişiyle Kürtler artık kimsenin umurunda değil” dedi.
Kürt ve Ermeni ilişkilerine değinen Öztaş, “1915’te yaşanmış büyük boğazlaşmada Kürtler ve Ermeniler birbirlerini kılıçtan geçirirken, 10-15 yıl sonra birlikte sinema filmi çektiler. Burada pozitif bir nokta var” diye konuştu.
Öztaş, “Bir anlamda içinde Lenin’in ve sosyalizmin geçtiği şarkılar yaptık” ifadelerini kullandı.
“ŞAKIRO’YU ORKESTRAYLA BULUŞTURACAĞIMIZ ÇALIŞMA PLANLIYORUZ”
Diğer yandan Kürt Alman Kültür Enstitüsü’nün Şakiro’nun bütün eserlerini ilk kez toplu bir halde yayımlayacağı konusuyla ilgili de bilgi veren Öztaş, enstitünün telif süreçleriyle ilgilendiğini söyledi.
Enstitünün 2021 yılını “Dengbêj Şakiro Yılı” ilan etmek gibi bir hedefi olduğundan söz eden Öztaş, “Şayet coronavirüsten dolayı bir engel çıkmazsa, ileriki günlerde bunun açıklanacağını tahmin ediyorum. Biz de dengbêj Şakiro ile ilgili derlenecek çalışmalar için yine Dîsa albümü gibi orkestrasyonunu yaptığımız bir çalışma düşünüyoruz. Dengbêj Şakiro’yu orkestrayla buluşturacağımız bir çalışmayı planlıyoruz” dedi.
“YENİ DENGBÊJ EZGİLERİ ÇIKMIYOR”
Bu arada Kürt kültürüne dair her şeyin derlenmesi gerektiğine dikkat çeken Özkan Öztaş, “Dengbêj kültürünün popüler kültürle birlikte yok olduğunu düşünüyorum. Evet çok maharetli genç dostlarımız var, ama hepsi geçmişteki dengbêj ezgilerini tekrar ediyor. Yeni bir dengbêj ezgisi ortaya çıkmıyor” dedi.
Öztaş, “Modern hayat, sosyal medyanın kullanımı ve internetin varlığı bize yeni dengbêj klamlarını yaratacak süreçleri geride bıraktığımızı hissettiriyor. Mevcut olanları korumamız, onları kayda almamız gerekiyor. İnsanlar nerede ve ne yapıyorsa bunlara sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı.
DENGBÊJ ŞAKIRO KİMDİR?
1959’da ailesi topluca Adana'ya sürgün olarak gönderildiğinde genç bir delikanlıydı.
1959-1966 yılları arasında toplam 7 yıllık sürgün hayatından sonra, 1966’da Muş'a dönen aile, 2 yıl sonra Erzurum Karayazı'ya yerleşti.
Ondaki “xulxulandin-hawînî” (gırtlak yapma) çok az dengbêjde görünen özelliklerinden en önemlilerindendi. Sadece Ortadoğu'da değil, Kürtlerin bulunduğu her kıta ve alanda tanınan bir-iki dengbêjden birisidir.
Yüzlerle ifade edilen klamları ile Sözlü Kürt Edebiyatı’na adını altın harflerle yazdıran Şakiro, Gulê Dêran, Şerê Mala Nasir, Eliyê Pûrto, Nêçîrvano, Geliyê Zîlan, Esmer, Kejê ve Sebrê gibi onlarca klamı seslendirdi.
Şakiro, 1996’da İzmir’de hayata gözlerini yumdu.