CHP İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyaretini değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretini değerlendiren CHP'li Cihangir İslam, "Bu ziyaretin birkaç veçhesi var. Seçimi tekrar kazanmanın hesaplarını yapmak, ikincisi de yarıda kalan çözüm sürecine tekrar dönme hamlesi. Çözüm süreci böyle mi olmalıydı? Yani Kürt meselesi Sayın Erdoğan ile Öcalan arasındaki bir şahsi mesele midir?" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2,5 yıl aradan sonra Diyarbakır'a gitti. Diyarbakır'da AKP Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı'nda konuştuğu sırada partililer ‘Biji Serok Erdoğan’ sloganları ile karşılandı.

Konuşmasında çözüm sürecine de değinen Erdoğan, "Biz çözüm sürecini niye başlattık? Anneler ağlamasın dedik. Biz sonlandırmadık, HDP'nin gizli gündemi sonlandırdı. Samimiyetle başlattığımız süreci bunlar istismar etti" ifadelerine yer verdi.

Konuyla ilgili Halk TV'de Fatma Nur Ak'ın sorularını yanıtlayan Cihangir İslam’ın açıklamaları şöyle:

'SAMİMİ BİR TEŞEBBÜS OLARAK GÖRMÜYORUM'

Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş

"Bu ziyaretin birkaç veçhesi var. Birincisi, seçimi tekrar kazanmanın hesaplarını yapmak, ikincisi de yarıda kalan çözüm sürecine tekrar dönme hamlesi. Ben ikinci hamleyi birincisiyle bağlantılı olarak görüyorum. Samimi bir teşebbüs olarak görmüyorum. Bugün AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın siyasette gerçek anlamda sıkışmışlığı var. Kendileri dışında bütün muhalefeti çok sert bir dille ayrımcılığa tabi tuttular. Zaman zaman bizleri de sadece muhalif olmamız hasebiyle, hainlikle eleştirdiler. Ama bugün bakıyorsunuz; adeta Türkiye’nin birliği için yola çıkmış gibi imaj veriyor kendine. Bu çok inandırıcı değil. Söyledikleri arasında öyle bir dil ve üslup kullanıyor ki, sanki 20 yıldır Türkiye’yi CHP yönetiyor. CHP şikayeti ile Diyarbakır halkının ayağına gidiyor. Böyle bir algı yaratmaya çalışıyor.

'HDP ÜZERİNDEN KURGULANAN BİR SİYASİ ŞANTAJ'

Önemli bir diğer mesele; özellikle mahalli seçimlerin sorumlusu olarak özellikle Kürt seçmeni sorumlu tutuyor ki, HDP üzerinden kapatma davaları. Tablo şudur; sonuç almak için bir yandan HDP üzerinden kurgulanan bir siyasi şantaj, Öbür yanda sürekli bir CHP karalaması veya anti CHP siyasetler ve diğer yanda sanki yeni bir açılım yapacakmış gibi Veya bölge sorunlarına farklı bir çözüm getirecekmiş gibi bir takım girişimler. Hatta şunu da söyleyebiliyor CHP’nin özellikle son dönemlerde Doğu ve Güneydoğu illerinde yaptığı çalışmalara da değiniyor. Bunları inkar ediyor, belli ki bir çıkmaz içinde.

‘KÜRT MESELESİNİ AÇIK AÇIK KONUŞMAK’

Türkiye’de Kürt meselesini açık açık konuşmak ve Türkiye’nin bütünlüğü çerçevesinde bunu tam demokrasiyle ve eşit vatandaşlık ilkeleri ile çözmek yegane çıkış gibi ve herkesi tatmin edecek tek çıkış gibi geliyor. Bunun üzerinde çalışan siyasetler bence orta ve uzun vadede kazanacak. Sadece kendileri kazanmayacak bundan ülkede kazanacak, ülkede karlı çıkacaktır. Sayın Erdoğan’ın ise şuursuzca bir çırpınma içerisinde olduğunu görüyorum. Bunların hepsini bir siyasi taktik olarak değerlendiriyorum."

'HDP’YE OY VEREN KÜRT SEÇMENİ TÜRKİYE’NİN EN POLİTİZE SEÇMENİDİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün gerçekleştirmiş olduğu Diyarbakır ziyaretinin seçmen üzerindeki etkisini değerlendiren CHP İstanbul milletvekili Cihangir İslam şöyle devam etti:

“Kürt seçmeni özellikle HDP’ye oy veren Kürt seçmeni Türkiye’nin en politize seçmelidir. Türkiye siyasetini günü gününe takip eden bir seçmenidir. Sayın Erdoğan’ın konuşmalarının içeriğine baktığımızda, doğru dürüst bir vaat veya bir çıkış göremiyoruz. Sadece söylediği şey çözüm sürecini HDPnin bitirdiği noktasında düğümleniyor. Halbuki öyle olmadı.

'KÜRT MESELESİ, ERDOĞAN İLE ÖCALAN ARASINDAKİ BİR ŞAHSİ MESELE MİDİR?'

Çözüm süreci böyle mi olmalıydı? Yani Kürt meselesi Sayın Erdoğan ile Öcalan arasındaki bir şahsi mesele midir? Yoksa bütün ülkeyi ilgilendiren Kürt vatandaşlarımızı ve 84 milyonu ilgilendiren bir mesele midir? Tabi ki ikincisi. Bu çok büyük bir tartışma konusu. Meselenin bütün siyasi partiler bazında, TBMM bazında hatta bütün sivil toplum bazında bir tartışmaya açılması ve buradan bir konsensüse ulaşılması en sağlıklı sonuç olacaktı. Ne yazık ki AK Parti böyle bir fırsatı geçmişte heba etti. Bugün o noktadan tekrar ayağa kalkmak istiyor ama ben bunun Kürt vatandaşlarımız nezdinde pek de inandırıcı olduğu kanaatinde değilim. Zaten gelen tepkilerde bunu açıkça bize gösteriyor."

'TOPLUM OLARAK EN ÇOK ENDİŞEYE SÜRÜKLEYEN NOKTA; BÖLÜNME KORKUSUDUR'

Erdoğan’ın, “Çözüm sürecini biz bitirmedik, HDP bitirdi” açıklamasını da değerlendiren CHP’li İslam şunları söyledi:

“Olayı sadece Kürt meselesi olarak ele almakta bence haksızlık. Bu 84 milyonun sorumluluğu olan, hepimizin zaman zaman farklı bakışları, hatta yanlış bakışları olabilen bir konu. Burada haklı olarak bütün halkımızın tereddüt ettiği noktalar vardır. Bizi toplum olarak en çok endişeye sürükleyen nokta, Çok açık söylüyorum; bölünme korkusudur. Bu korku aşmak için tam demokratik bir düzene geçmek zorundayız. Çoğulcu bir demokrasinin içine girmek, her Vatandaşın kendi kimliğini rahatça yaşamasının imkanlı hazırlamak ve eşit bir vatandaşlık tesis etmek durumundayız. Bunları yaptığımız zaman devletle vatandaşımız arasında gerginlikler de ortadan kalkacak. Böyle bir devlet vatandaşlarımız tarafından sahiplenecek ve el üstünde tutulacaktır. Dünyanın bütün noktalarında bu böyledir.

'KAZAKİSTAN BİLE 131 TANE FARKLI ETNİK GRUP YAŞIYOR...'

Bugün Kazakistan bile 131 tane farklı etnik grupla yaşıyor ve o ülkede her dilekçeye devlet 15 gün içerisinde veya belirlenen süre içerisinde o dille cevap verebiliyor. Biz artık şunu kabul etmek durumundayız: Birincisi; biz bir deprem bölgesinde yaşıyoruz. İkincisi biz bir imparatorluk bakiyesiyiz. Biz çok kültürlü bir toplumuz. Bu herhangi bir kayıp veya Endişelenecek bir nokta değil, aksine bizim önümüzdeki dönemlerde çok ciddi ve kaliteli bir medeniyet uygarlık kurma potansiyelini içinde taşıyan bir konu. bütün vatandaşlarımızın önünü açalım ve onların taleplerine kulak verelim. Ve tabandan sivil toplumdan gelen sesleri Hiçbir zaman ihmal etmeyelim ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına çok olumlu revizyonlar ile girelim."