Eski başbakanlardan, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ölümünün 10'uncu yıldönümünde Saadet Partisi'nin düzenlediği etkinlikte anıldı. AKP, CHP, HDP, İYİ Parti, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve BBP temsilcilerinin katıldığı etkinlikte konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Her birimiz bir ağaç gibi tek ve hür olacağız ama bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Kimseyi kendimize benzetmeye çalışmayacağız. Birilerinin de bizi kendisine benzetmek istemesine karşı duracağız. Farklı olacağız ancak birlikte olacağız" dedi.

Açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'birlik, demokrasi, ve adalet' vurgusu yaptı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle: "Merhum Necmettin Erbakan’ın aramızdan ayrılışının 10’uncu yıldönümünde onun anısına düzenlenmiş bu toplantıda sizlere hitap etmenin memnuniyetini yaşıyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yaşanabilir bir Türkiye başlığıyla düzenlenen bu buluşmanın ülkemizin barışına ve kardeşliğine önemli katkılar yapacağına yürekten inanıyorum. Toplantının ev sahibi olan Saadet Partisi ailesine şükranlarımı iletiyorum.

'CUMHURİYET ÇOCUĞU ERBAKAN'

Bir cumhuriyet çocuğu olan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, destekçilerinin ve karşıtlarının da Erbakan hocası olarak yaşamını sürdürdü. Onun hocalığı sadece bir akademik unvan değildi. Onun hocalığı üniversite kürsülerine sıkışmış bir akademisyen-öğrenci ilişkisi de değildi. Onun hocalığı aynı zamanda ömrünü verdiği bir siyasi hareketin siz değerli mensuplarını vatan, millet ve bayrak sevgisiyle bir araya getirmiş milli bir görüşün hocalığıydı. Onun hocalığı Milli Nizam Partisi’nden Milli Selamet Partisi’ne ve 12 Eylül sonrası sırasıyla Refah, Fazilet ve Saadet Partisi’ne kadar uzanan bir kararlılığın hocasıydı.

'FARKLI AMA BİRLİKTE OLACAĞIZ'

Yaşanabilir bir Türkiye, Nazım Hikmet’in dizelerinde de karşılığını bulmuş, ortak özlemimizin bir ifadesidir. ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine…’ Her birimiz bir ağaç gibi tek ve hür olacağız ama bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Peki bunu nasıl sağlayacağız? Yaşanabilir bir Türkiye yaratabilmenin en önemli şartı şudur: Kimseyi kendimize benzetmeye çalışmayacağız. Birilerinin de bizi kendisine benzetmek istemesine karşı duracağız. Farklı olacağız ancak birlikte olacağız.

'AYNI EZGİDE BİRLEŞEN ENSTRÜMANLAR GİBİ OLACAĞIZ'

Türk: "Kürt Düşmanlığı Sürdüğü Sürece Barış Mümkün Değil" Türk: "Kürt Düşmanlığı Sürdüğü Sürece Barış Mümkün Değil"


Tıpkı bir orkestranın aynı ezgide birleşen enstrümanları gibi olacağız. Peki nedir o ezgi? O ezgi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine bağlılıktır. O ezgi kuvvetler ayrılığının gerekliliğine inanmaktır. O ezgi, düşünce ve ifade özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, medya özgürlüğünü, insan haklarını ama, ancak, fakat, lakin ile başlayan bir cümle kurmaksızın kayıtsız şartsız savunmaktır. O ezgi, yatağa tek bir çocuğun dahi aç girmeyeceği bir ülke için çalışmaktır. O ezgi, ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini ve neredeyse tüm birikimini birilerine peşkeş çektirmemektir. O ezgi, herkes için her alanda haktır, hukuktur, adalettir. O ezgi, herkes için aş, iş diyerek yola çıkmaktır.

'BUGÜN 'MAVİ VATAN'DAN SÖZ EDİYORSAK ECEVİT VE ERBAKAN SAYESİNDE'

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde kazandığımız Milli Mücadele’miz, birlikte olduğumuzda neleri başarabileceğimizin de en güzel örneğidir. Cumhuriyetimizin ilk yıldırından itibaren ekonomiden milli eğitime, sağlıktan milli güvenliğe kadar her alanda başlatılan kalkınma hamleleriyle çok kısa bir sürede dünyanın saygın devletleri arasına girmemiz birlikteliğimizin sonucudur. Farklılıklarımızla bir araya gelerek ülkemizin pek çok sorununu çözebilmiş olmamızın bir başka örneği de şüphesi de 26 Ocak 1974’te kurulan birinci Ecevit hükümetidir. Yani Cumhuriyet Halk Partisi, Milli Selamet Partisi koalisyonudur. 11 aylık kısa ömrüne rağmen bu koalisyon hükümeti, Türkiye ve bölgenin geleceği açısından tarihi adımlar atmayı başarmıştır. Bu başarıların en önemlisi şüphesiz 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve devamıdır. Bu harekat, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır ve bugün ‘Mavi Vatan’dan söz ediyorsak bu Ecevit ve Erbakan’ın sayesindedir.

'DAHA FAZLA DEMOKRASİ'

Ülkemizin içinde bulunduğu temel sorunların çözümünün ekonomik buhrandan çıkabilmemizin bir tek yolu vardır. Daha fazla demokrasi. TBMM’nin güçlendirilmiş parlamenter sistemle yeniden hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu temel ilkesine uygun hale getirilmesinin, herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesinin, din ve vicdan özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılmasının, kimsenin ötekileştirilmediği, dışlanmadığı bir ülke olabilmemizin, bağımsız ve barışçı bir dış politika uygulayabilmemizin, kamu istihdamında liyakatin esas olmasının, işçimizin ve çiftçimizin hakkını alın terini kurumadan alabilmesinin, esnafımızın gününü bereketle geçirmesinin, sanayicimizin, küçük ve orta boy işletmelerimizin gelecek endişesi taşımadan üretebilmesinin, kamu bütçesinin denetlenebilir ve şeffaf bir şekilde tüm vatandaşlarımızın refahı doğrultusunda kullanılabilmesinin, terörün kalıcı olarak gündemden çıkarılmasının yegane yolu daha fazla demokrasidir. Tıpkı bu salonda olduğu gibi farklılıklarımızı birer zenginlik olduğu bilinciyle istişare ederek, aklımızı kullanarak hakkın galip gelmesini sağlayabiliriz." (ANKA)