IŞİD’in Suriye’nin Türkiye’ye sınır kenti Kobane’ye yönelik saldırıları sonrası 6-8 Ekim 2014’te düzenlenen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobane Davası’nın 14’üncü duruşması, 8’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bugün görülüyor. Duruşma öncesi HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, farklı partilerden dayanışma heyetleriyle birlikte, davaya ilişkin açıklama yaptı.
‘DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR’
“Her yönüyle bir özel operasyon dosyasıydı Kobane Davası. Şimdi de her açıdan hukuksuzluklar örneğiyle devam ediyor. Aslında hukuksuzluk demek buradaki uygulamalara çok hafif kalır” diyen Sancar, şunları söyledi:
“Burada karşılaştığımız şey hukukun basit bir ihlali, adaletsizlik örneği değil. Burada karşı karşıya kaldığımız durum gerçek anlamda bir düşman hukuku uygulamasıdır. Onca yıllık akademisyenlik çalışmalarımda incelediğim hukuksuz davaların hepsini geride bırakmış bir düşman hukuku uygulamasını olduğunu söylersem abartı değil. Tarihe yüz karası olarak geçmiş davalarda bile bu kadar keyfilik yaşanmadı. En azından oralarda görüntüyü kurtarma adına hukuk kurullarına şeklen uyma yaklaşımı söz konusuydu. Burada o da bırakılmış. Adil yargılamadan geçtik burada yapılan tek şey acil yargılamadır."
‘SAVUNMA HAKKI YOK SAYILIYOR’
Davayı hızlandırmaya yönelik kararların çoğaldığını, savunma hakkının yok sayıldığını aktaran Sancar, şöyle devam etti:
“Süreler çok kısaltılıyor. 3 bin 500 sayfalık iddianame ve 324 klasörden oluşan davada, gerçek bir savunma yapılması imkansız hale getiriliyor. Gizli tanık uygulamasının burada yeni bir örneğiyle karşı karşıyayız. Gizli tanık ancak istisnai başvurulacak bir durumdur. Ancak özel şartlar varsa, bu yola gidilebilir. Oysa Kobane kumpas davasında gizli tanık uygulaması kural haline gelmiştir. Gizli tanık bile gizli dinlenilebilir hale geldi. Bu ülkede yargılama hukukunda tanık olduk. Bu dava Türkiye siyasetini dizayn etme konusundaki kapsamlı mühendislik projesinin önemli bir parçasıdır sadece arkadaşlarımızın özgürlüğü gasp edilmiyor, asıl yapılmak istenen bu ülkenin geleceğinin gasp edilmesidir. Bu ülkenin hukuka uygun bir geleceğinin gasp edilmesidir. Demokrasi mücadelesini sindirme gelecek adına umutları boğma çabasıdır” ifadelerini kullandı.
‘MAHKEME HEYETİ HUKUKTAN DEĞİL, İKTİDARDAN TALİMAT ALIYOR’
Davayı sadece HDP’ye yönelik bir uygulama ve özel durum olarak nitelendirmenin büyük hata olacağını vurgulayan Sancar, devamında şunları söyledi: “Seçimlere yaklaştıkça belli ki mahkeme heyeti de gündemini ve düzenini bu ihtiyaçlara göre ayarlıyor. Yani hukuktan değil iktidardan talimat alıyor. Bunun çok açık örneğini geçtiğimiz haftalarda yaşadık. Bu yargılama için özel olarak atanan Bahtiyar Çolak uzun süre mahkeme başkanlığı yaptı, ardından görevden alındı, ardından çete operasyonunda gözaltına alındı, ev hapsinde tutuldu. Bunun yargılamanın hangi dinamikler, saikler ve hedeflerle yürütüldüğünü ortaya koyan açık bir durum olduğunu kim gözden kaçırabilir?”
‘BU BİR KUMPAS DAVASI’
“Biz direnmeyi biliriz, her türlü hukuksuzluğa karşı sözümüz var, bu sözü de her şart altında söyleriz. Tıpkı burada duruşma salonunda arkadaşlarımızın, o sözü, o hakikatin sözünü en etkili şekilde dile getirmelerinde olduğu gibi. Arkadaşlarımız hakikati dile getiriyorlar, sözlerini en cesur şekilde söylüyorlar. Bizler, halkımız her alanda hakikati söylemeye devam edeceğiz. Bu bir kumpas davasıdır. Türkiye siyasetini dizayn etme politikasının önemli bir halkasıdır. Hiçbir muhalefet partisi, derdi demokrasi ve adalet olan hiç bir çevrenin buradaki kumpasa seyirci kalmaması gerekiyor. Burada hazırlanan gelecek ya da düzen ülkenin nasıl bir geleceğe mahkum edilmek istendiğinin bir tipik örneğidir. Çarpıcı bir timsalidir. Adaletsizliğe her alanda karşı çıkmazsak her alana adaletsizliğin yayılmasını da önleyemeyiz.”
‘ÜLKENİN GELECEĞİ GASP EDİLİYOR’
“Son zamanlarda başka davalarda da bu keyfilikleri pervasızlıkları gördük. Gezi yargılamaları bunlardan biriydi. Bu gibi durumlarda sadece kendisi ile ilgili bir adalet sorunu gören kısıtlı anlayış yatar. Adaletsizlik kime yapılırsa yapılsın, hep birlikte buna karşı çıkılmadıkça bu ülkeyi adaletsizlik pençesinden kurtarma imkanımız yoktur. Bu dava HDP’yi hedef almakla sınırlı bir dava değildir. Bu dava arkadaşlarımıza ceza vermek için hukukun bütün kurallarının bir kenara bırakıldığı, keyfi bir planın parçasından ibaret değildir. Bu dava ülkenin geleceğini gasp etmek için yapılan hazırlıkların en önemli parçasıdır. O nedenle bütün muhalefet partilerini demokrasi ve adalet isteyen bütün çevreleri gözlerini bu davaya çevirmeye ve buradaki düşman hukuku uygulamalarına hep birlikte karşı çıkmaya çağırıyoruz.”
‘İKTİDAR İLK SEÇİMLERDE GİDECEK’
“Biliyoruz ki bu iktidarın da sonu yaklaştı. Bu hukuksuzluklara alet olanlar veya bilerek bu hukuksuzlukları, adaletsizlikleri hayata geçirenler tarihte pek çok örnekte olduğu gibi bunun hesabını gerçek anlamda adil mahkemeler önünde vermek zorunda kalacaklardır. Hukuksuz ve kanun emri uygulamak onları suç işlemiş olmaktan kurtarmaz. Bu ülke bu düzene, bu anlayışa mahkum değildir. Yakın zamanda bu gidişata dur denilecektir. İlk seçimlerde bu iktidar gidecektir, bu iktidarın hukuksuzlukları, adaletsizlikleri de hem siyaseten hem de adil yargı önünde mutlaka hesaba çekilecektir. O nedenle adalet mücadelesinde bir an bile duraksamaya gerek yok. Ama adaletsizliğe bilerek ya da mecburiyetten alet olanlar, kendilerini bir kez daha gözden geçirmelidir.”
Açıklamanın ardından Sancar ve berberindekiler duruşma salonuna geçti.