8 Ağustos Aram Tigran’ın ölüm yıldönümü. Kürt müziğinin ‘‘mamoste’’1si Aram Tigran’ın cenazesini ülke toprağına verilmesini engellemişti. 8 Ağustos’un Aram Tigran’ın ölüm yıldönümü olmasından dolayı biz de göçmen Ape Aram’ı analım.

Aram Tigran 15 Ocak 1934 yılında Suriye’nin Kamışlı (Qamışlo) şehrinde doğar. Ailesi Ermeni kıyımı sırasında Diyarbakır’dan göç ettirilmiş bir ailedir. Bu göç sırasında Kamışlı’da yaşayan bir Kürt aile Aram Tigran’ın ailesini katliamdan koruyup ve saklamıştır. Aram Tigran da yıllarca Kürtlerle beraber yaşayıp büyümüştür. Sanatını, müziğini ve kültürünü de bu yönde geliştirmiştir.

Aram Tigran müziğe küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başlar. Neyzen olan babası müziğe yönelmesinde etkili olur. 6 yaşında ud çalmaya başladıktan sonra kendisini çok iyi geliştirmiştir. Daha sonrasında geçimini sağlamak için özel gecelerde şarkılar söylemiştir. Kamışlı’daki lise eğitiminden sonra üç yıl da yüksek eğitim görmüştür.

Tek bir enstrüman ile yetinmeyen Aram, çok iyi derecede ud ve cümbüş çalmakta idi. Daha sonraları cümbüş eşliğinde Kürt halk müziği formatında eserleri seslendirmeye başlamıştır.

Tigran bu vesileyle ilk büyük konserini 1953’teki Newroz gecesinde verir.

Hayatı göçlerde ve sürgünlerde geçen Aram Tigran 1966 yılında ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç etmiştir. Ermenistan Sovyeti’nin kurmuş olduğu Erivan radyosunda Kürt müziği alanında çalışmalar yapmıştır. İlk gelişkin müzik eğitimini de Erivan radyosunda iken almıştır. Erivan radyosunda ‘’kültür emekçisi’’ olarak kendisini geliştirmiş, Erivan’a, Sovyetlere ve Kürt emekçilerine büyük bir kültürel miras bırakmıştır. Klasik ve modern Kürt şiirine yaptığı besteler ve düzenlemelerle Kürt müziğinde Aramî denilen ve Ermenice koro tarzına benzeyen yeni bir stil geliştirmiştir.

1995 yılında Avrupa’ya giden Aram Tigran Atina’ya yerleşmiştir ve Kürt müziğine katkılarına burada devam etmiştir. Kürtçenin yanı sıra Ermenice, Arapça, Yunanca ve Süryanice şarkılar da seslendiren Tigran 14 albüm çıkartmıştır. Bu albümlerde 230’u Kürtçe, 150’si Arapça, 10’u Süryanice, 30’u Türkçe, 7’si Zazaca ve 8’i Yunanca olmak üzere birçok dilde şarkılar seslendirmiştir.

Aram Tîgran’ın Penaber, Bilbilo, Dîlberê, Te Ez Kalkirim bi Ciwanî, Dîlber, Şev Çû, Dîyarbekir, Zimanê Kurdî, Ax Lê Eman gibi şarkıları Kürt coğrafyasının tümünde büyük bir beğeni ile halka mal olmuştur ve halen de Kürt müziğinin en önemli şarkıları arasında yer almaktadırlar.

Aram Tigran kendisiyle yapılan bir röportajda müziğe olan bağlılığını ve aşkını şöyle anlatmıştır:

“Gözüm sanata doymadı. Şarkılara, çalmaya doymadı. Ne zaman doyacak bilmiyorum. Ben sanatı sevdiğim için herhalde. Sanat benim yaşamım, vitaminim, balımdır Gençken çevremiz doluyordu. Sabaha kadar oturur, çalar, söyler, doymazdık. Şimdi sanat üretme koşullarım farklı olsa da hayatımın ortak tek doğrusu var: Müziğe doyamıyorum.”

Fakat sanatına, müziğine doyamadan 2009 Newroz kutlamaları için geldiği Diyarbakır'da rahatsızlanmıştı ve kaldırıldığı Yunanistan’daki hastanede hayata veda etti.

Kürt müziğinin "mamoste"si Aram Tigran vasiyetine rağmen, babasının topraklarına, Diyarbakır’a, gömülmesine engel olunacaktı. İçişleri Bakanlığı yetkilileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı gerekçesiyle Tigran'ın Diyarbakır'daki Ermeni-Süryani mezarlığına gömülmesine izin vermeyerek ailesi de cenazeyi Brüksel'de toprağa vermek zorunda kalmıştı.

Ahmet Kaya'nın 24. Ölüm Yıldönümünde: Kürtçe Şarkı ve Sürgün Hikayesi Ahmet Kaya'nın 24. Ölüm Yıldönümünde: Kürtçe Şarkı ve Sürgün Hikayesi

Bugün sermaye sınıfının ve AKP’nin sanatçı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ve sayısız saldırısı bir tarafta dururken, Aram Tigran’dan bize geriye kalan müziği, halkların kardeşliğini, yurtseverliği sahiplenip daha ileriye çekmek boynumuzun borcu olsun.

Penaberin penaber

Wek koçera der bi der

Welat welat digerin Bûne wek teyrê bêper

Mültecidirler mülteci!

Göçebeler gibi kapıdan kapıya…

Diyar diyar dolanırlar,

Kanatsız kartal olmuşlar.2