Ayten Öztürk, Dersim'de 27 Temmuz 1992 tarihinde "Yeşil" kod adlı JİTEM elemanı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırılıp işkence sonucu öldürülmüş ve cenazesi 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ'da bulunmuştu.

31 yıldan beri avukatı Cihan Söylemez ile birlikte Mahmut Yıldırım'ın bulunması ve yargılanması için hukuk mücadelesi yürüten acılı baba Hıdır Öztürk, Bursaspor-Amedspor maçında kızının katilinin resmini görünce eşiyle saatlerce ağladığını söyledi.

Özgür Özel: "Erdoğan'ın Namazını Kazaya Bırakmak MİT Başkanı'na Düşmez" Özgür Özel: "Erdoğan'ın Namazını Kazaya Bırakmak MİT Başkanı'na Düşmez"

Bursaspor-Amedspor maçında tribünlerde "Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım isimli JİTEM elemanın pankartının açılmasının ardından kızı "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırılarak vahşice katledilen Ayten Öztürk'ün babası Hıdır Öztürk ve avukatı Cihan Söylemez harekete geçerek pankartı açanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

"Mahmut Yıldırım, devlet içindeki bazı güçler tarafından korundu"

Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın Dersim'de olmak üzere birçok cinayetin faili olduğuna dikkat çeken Av. Cihan Söylemez, "Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım Dersim'de 1990 yıllarında işlenen pek çok cinayetin faillilerinden biridir bu cinayetlerden biride Ayten Öztürk cinayetidir. Ayten Öztürk 27 Temmuz 1990 tarihinde Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırıldıktan sonra naaşı 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ Asli mezarlığında bulundu. O günden sonra soruşturma süreci başladı ne yazık ki günümüze kadar Ayten Öztürk cinayeti ile ilgili cumhuriyet savcıların aktif tutum sergileyememesi ve yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın devletin içindeki bazı güçler tarafından korunması nedeniyle yakalanmaması durumu söz konusu oldu" dedi.

"Suç duyurusunda bulunuyoruz"

Söylemez, "Şuanda Türkiye'de Mahmut Yıldırım'ın şüpheli veya sanık olarak gösterildiği dosyalarda zaman aşımı durumu söz konusudur buda suçlunun lehine işlemektedir. Bursaspor maçında cereyan eden bu olayda Mahmut Yıldırım'ın pankartı resmi açılmak suretiyle lehine sloganlar atılmış ve bu konu tekrardan Türkiye gündemine gelmiştir. Mahmut Yıldırım hakkındaki dosyalarda bir işlem yapılması gerekiyordu bundan kaynaklı biz Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz. Ayrıca Mahmut Yıldırım pankartı açan ve lehine slogan atan bizim için şuan kimliği belirsiz ama savcılık yürütülecek soruşturmayla kimliği tespit edilecek kişiler hakkında soruşturma yürütülme istemi ve tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilerek kamu adına dava açılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

"Bursa'da yaşanan olay basit bir olay değildir"

Söylemez, "Bu Bursa'da ceryan eden olay basit bir olay değildir. Türkiye halklarının kardeşliğine dinamit sokan bir olaydır. Türkiye geçmişi ile yüzleşmek istiyorsa yargıda bunun araçlarından biridir. Ve ben Türkiye cumhuriyetindeki tüm savcılık makamlarını, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı ve başta Bursa Başsavcılığı olmak üzere bu konuda duyarlı olmaya ve soruşturmayı derinlikle yürütmeye davet ediyorum" ifadesini kullandı.

"Tribünde pankartı görünce eşimle saatlerce ağladık"

Kızının katilinin bilinmesine rağmen halen aradıkları adaleti bulamadıklarını ifade eden Hıdır Öztürk, "Bursaspor-Amedspor maçı sırasında sahada yeşil kod adlı kişinin fotoğrafını görünce, çocuğu cesedi parçalanmış, kulakları kesilmiş bir baba olarak 31 yıldan beri bütün devlet dairelerine TBMM'ye bu acımı anlattım bugüne kadar da halen anlatıyorum ağlıyorum, sızlıyorum. Televizyonu izleyip bunları görünce hanım birlikte oturduk ağlamaya başladık" şeklinde konuştu.

Öztürk, "O resimleri, toros resimlerini ellerinde gezdirenler demek ki birbiriyle ilişki içindeler. Bu nedenle davacıyım, şikâyetçiyim gerekenin yapılması için suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.

Ayten Öztürk cinayeti

90'lı yıllardaki pek çok infazın sorumlusu olduğu bilinen "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, Dersim Başakçı Köyü'nde oturan Ayten Öztürk'ün de cinayet failiydi.

Ayten Öztürk, Dersim'de 27 Temmuz 1992 tarihinde "Yeşil" kod adlı JİTEM elemanı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırılıp işkence sonucu öldürülmüş ve cenazesi 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ'da bulunmuştu.