Venedik Komisyonu, HSK Üyeliği ve Adalet Bakanı'nı Eleştirdi Venedik Komisyonu, HSK Üyeliği ve Adalet Bakanı'nı Eleştirdi

Türkiye’nin Kürdistan Demokrat Parti (KDP) ortaklığı ile Federe Kurdistan’da bulunan Zap, Avaşîn, Metîna alanlarında kullandığı kimyasal silahlara yönelik protestolar devam ederken, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, HGP’lilerin kimyasala maruz kaldığı görüntüler dair "araştırılsın" dediği için 26 Ekim'de tutuklandı. Hemen akabinde 29 Ekim’de Mezopotamya Ajansı (MA) ve JINNEWS muhabiri 9 gazeteci tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına ve Özgür Basın çalışanlarına yönelik baskılara dair değerlendirmelerde bulundu.

‘TÜRKİYE AİHM TARAFINDAN MAHKUM EDİLECEK’

Fincancı’nın tutuklanmasını hem Anayasa’ya hem de uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyleyen Keskin, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHM) 9 ve 10’uncu maddelerinde ifade özgürlüğüne dair düzenleme yapılmış. Türkiye’de bu sözleşmeye imza atan bir devlet. Şebnem gibi bir insanı tutuklayamaz, bu mümkün değil. Yani yasaya uluslararası hukuka aykırı. Kaldı ki, Türkiye ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için defalarca AİHM tarafından mahkûm edildi. Şebnem’in davası da bunlardan biri olacak, Türkiye bir kere daha mahkûm olacak. Bunu bile bile sadece intikam amacıyla yapıyorlar” diye belirtti.

TTB’YE YÖNELİK OPERASYON

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları için haklarında dava açılan Barış Akademisyenleri’ne yapılanlar ile ve Fincancı’ya yapılanların birbirine benzediğini dile getiren Keskin, devamla şunları söyledi: “Onlar Sûr’da, Cizîr'de olan olaylar üzerine açıklamalar yapmışlardı. ‘Savaş suçuna ortak olmayacağız’ demişlerdi. İşlerinden atıldılar, tutuklandılar. Ama sonrasında ne oldu? AYM, ihlal kararı verdi, bunlar ‘düşünce özgürlüğünün ihlalidir’ dedi. Aslında Şebnem’in söylediği onların söylediğinden daha hafif şeyler olmasına rağmen Şebnem tutuklandı. Bu bir intikam operasyonudur. Hem Şebnem’e yönelik hem de TTB’ye yönelik hukuk dışı bir operasyondur.”

‘DİRENİŞİYLE UMUT VEREN BİR KADIN’

Fincancı ile uzun yıllar birlikte çalıştıklarını ifade eden Keskin, “Şebnem çok direngen ve güçlü bir kadındır. Geçtiğimiz hafta görüştüğümüzde aynı şekilde direngen ve güçlü halini gördüm. Aslında bazı insanlar topluma direnişleriyle umut verirler. Bence Şebnem bunlardan biri ve eminim yakında aramıza olacaktır” ifadelerini kullandı.

ÖZGÜR BASINA YÖNELİK OPERASYON

JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı muhabirlerinin tutuklanmasına da değinen Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özgür basın her zaman baskı altında. Şimdi arkadaşlarımız tutuklu ama Musa Anter gibi katledilen gazeteciler de oldu. Aynı gelenek devam ediyor. Ve bu gelenek özellikle Kurdistan’da hak ihlallerine yönelik bir gazetecilik yapıyor. Kimsenin yazmadığı şeyleri yazıyor. O nedenle de hep baskı altında.”

‘GAZETECİLİK YARGILANIYOR’

Haziran ayında Amed’te 16 gazetecinin tutuklandığını hatırlatan Keskin, gazetecilerin halen iddianamelerinin dahi hazırlanmadığına dikkat çekti. Keskin, “Bu hukuken bir hak ihlalidir. Bu insanlar suçlamanın ne olduğu belli olmadan aylardır cezaevinde tutuyorlar. Şimdi bu yeni operasyon da aynıdır. Şebnem çok konuşuluyor, haklı olarak. Çünkü Şebnem tanınan bir insan hakları savunucusudur. Ama gazeteci arkadaşlarımızı da konuşmamız gerekiyor. Çünkü gazetecilik yargılanıyor” ifadelerine yer verdi.

‘MAĞDUR SEÇİCİLİĞİ YAPILIYOR’

Bu coğrafyada kendilerine muhalifim diyenlerin “mağdur seçiciliği” yaptığını söyleyen Keskin, “Örneğin Kemalistler sadece kendilerine bir şey olduğunda ses çıkartıyor. Kemalistler, Ergenekon sanıklarına, komutanlara gösterdikleri ilgiyi gerçekten hakları ihlal edilen gazetecilere, yazarlara, aydınlara maalesef göstermiyorlar. O nedenle bu mağdur seçicilik bizim bu noktada olmamızda çok etkili. Oysaki eğer hukuksuz bir şekilde hakkı ihlal ediliyorsa bir kişinin veya kişilerin, ona aynı biçimde karşı çıkmak gerekir. İşte insan hakları savunuculuğunun farkı da buradadır. Hakkı ihlal edilen kişinin sizden olmasını beklemezsiniz” şeklinde konuştu.

‘ÖZGÜR BASIN GELENEĞİ VARLIĞINI KORUR’

Özgür Basın’ın hiçbir zaman susmayacağına işaret eden Keskin, “Bugün eğer uluslararası insan hakları sözleşmeleri düzenlendiyse, bir takım haklar garanti altına alındıysa, uluslararası hukukta hala bazı değerler her kesimin saygısını çekiyorsa işte bu o bağımsız gazetecilik, bağımsız habercilik sayesinde. Bu nedenle Özgür Basın her zaman varlığını devam ettirecek. Onlar giderse yenileri gelir. Özgür Gündem vardı bir zamanlar. Birçok gazetecisi katledildi ama yerine yenileri geldi. Bugün tutuklanan arkadaşların görevlerini dışarıda bir başkaları yapıyor. Bu döngü hiçbir zaman bitmez. Özgür Basın geleneği her zaman devam eder” ifadelerine yer verdi.