Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) düzenlediği 'Demokratik Cumhuriyet Konferansı İstanbul'da başladı. Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve iki gün sürecek konferansın açılış konuşmalarını HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar yapacak. Konferansa üç yüzden fazla aydın, yazar, akademisyen, siyasetçi, Alevi kurum başkanları, Emek ve Özgürlük İttifakı'nı oluşturan partilerin milletvekilleri, genel başkanları ve temsilcileri katılıyor. Konferansın ilk gününde açılışı konuşmasını HDP Eş Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan yaptı.

SANCAR: TEKÇİ ANLAYIŞ CUMHURİYET'İN BELİRLEYİCİ ÖZELLİĞİ OLMUŞTUR

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bir toplumsal sözleşmesinin yapılmasını ve bu toplumsal sözleşmeyi toplumun tüm kesimlerine yayılması gerektiğinin söyledi. Toplumun krizler içinde bir çıkış yolu aradığını söyleyen Sancar, demokrasi birliği yapılmasına dikkat çekti.

Sancar, "Hedefimiz cumhuriyetin yeni yüzyılına girerken demokrasiyi bu ülkede artık geri dönülmez bir şekilde yerleştirmenin yollarını birlikte aramaktır. demokratik cumhuriyet konferansının esas amacı da gerçekten birlikte üretmek, birlikte yürümek ve birlikte başarmaktır. Hedef, demokratik cumhuriyet, hedef, özgür vatan, eşit yurttaşlık ve bir birlikte yaşam sözleşmesi, toplum sözleşmesi" diye konuştu.


Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana tekçi anlayışı esas aldığı ifade eden Sancar konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özgür toplum, özerk birey anlayışından uzak kalmıştır belki yaşandı bu tarih boyunca. Ama bu zihniyet günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Otoriter modernlikten, demokratik modernliğe geçiş çabaları elbette oldu. Geçmişte kuruluş sürecinde de oldu. Belki sadece 1920 bir anayasasına atıf yapmak genel olarak bir atıf yapmak yeterlidir. Ancak bu da bir parantez olarak kalmıştır. Maalesef sonrası gelmemiş. Tam tersine tekçi anlayış bu Cumhuriyetin belirleyici özelliği olmuştur""Özgür bireyi kurucu özne olarak tanımamak ve kimlikleri, farklılıkları reddetmek bizleri yüz yıldır bir kısır döndüğü içinde yaşattı. Bu kısır döngü sürekli kriz ve çatışma yürütüyor. Çok tipik alanlar elbette en başta Kürt sorunu ama inançta alanında da aynı sorunları yaşıyoruz. Yani Kürt sorununa tekçi, inkarcı yaklaşım Cumhuriyetin bu kooperatif diyebileceğimiz özelliğinin dayatmacı toplumu şekillendirme misyonunu kendinde görmesinin en önemli sonucudur."

"Bugüne kadar cumhuriyetin demokrasiyle buluşamamasında en önemli engellerin başında Kürt sorununun, özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir temelde çözülememiş olmasıdır Aynı şey inançlar, inanç toplulukları içinde geçer. Başta Aleviler olmak üzere pek çok inanç grubu kendi kimliğini özgürce yaşama imkanlarını bulamamakta zaman zaman çeşitli açılımlar yapıldığı iddia edilse de yapılan şey devletin bu kimlikleri tanıması değil, tanımamaya çalışmasıdır. Son zamanlarda gördüğümüz durumda çarpıcı bir yer değildir. O nedenle demokrasiye giden yolu açabilmek, cumhuriyeti demokrasiyle buluşturup bütünleştirmek ve kopmaz bir bağ içine yerleştirmek bizim temel sorunlarımızda gerçekçi bir şekilde yüzleşmemize bağlıdır. Bu yüzleşme bize yeni yolları da göstermeyi mümkün kılacaktır"

"Yeni yolları görmenizi mümkün kılacaktır. Yeni yüzyıl toplumun kendini özgür yaşayabileceği bir yüzyıl yeni bir cumhuriyet yüzyılı, demokratik cumhuriyet yüzyılı olarak hedeflenmeli. Bizim bu konuda zaten parti programımız da açık. Sadece o konuyla ilgili hükmü maddeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Partimiz merkeziyetçi otoriter, antidemokratik, siyasal sisteme itirazı olanların gücünü açığa çıkarmayı ve bu gücü örgütleyerek demokratik ve özgürlükçü bir siyasal düzen yaratmayı hedefler. Emekçilerin ve halkların eşit ve özgürce yaşadığı demokratik bir cumhuriyete ulaşma, farklılıkların eşit ve gönüllü beraberliğine dayalı bir toplumsal yaşam, özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye hedefini önüne koymaktadır. Hedefimiz budur."

"Bugüne kadar yaptıklarımız var, yapamadıklarımız var, eksiklerimiz var Belki de yanlışlarımız da var. Bunları zaman içinde tartışarak düzeltmek ancak birlikte olmakla, birlikte yürümekle ve birlikte oluşmaktadır. Toplumun bütün farklı kesimleriyle böyle bir temasın çok büyük bir dönüştürücü etkisi olacağına yürekten inanıyoruz"

whatsapp-image-2023-02-04-at-10-42-13-1-001.jpeg

DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır

BULDAN: YENİ DÖNEMİN SAHİBİ TÜRKİYE HALKLARI OLACAK

HDP Eş Başkanı Pervin Buldan da konuşmasında eşit ve demokratik cumhuriyet vurgusu yaptı:

"Onarıcı bir adalet temelinde toplumsal yaraları sarmak bir daha aynı acılı süreçlerin yaşanmayacağına dair en güçlü teminat olacaktır. Kadınların eşit ve özgür yaşamının yine farklı yaşam tarzlarının özgürlükçü, laiklik anlayışıyla inşa edilmesi demokratik cumhuriyetin olmazsa olmazıdır."Bu ülke bir cumhuriyet ancak kadınların özgürlüğü ve eşitliğiyle gerçek bir demokratik öze ve düzeye kavuşabilir olmadı. Bu topraklardaki bütün kadim inançların eşitliği ve özgürlüğü, demokratik cumhuriyete giden yolda önemli bir adım da olacaktır. İşte bütün bu inşayı hak temelli ve eşit yurttaşlığa dayanan yeni bir yeni bir toplumsal sözleşmeyle ancak başarabiliriz."

"Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi, bireyi reddetmeyen bir toplum, farklılıkları esas alan demokratik birlik, demokrasi hukukun üstünlüğü, inanç özgürlüğüne dayanan bir demokratik anayasa ile mümkündür diyebiliriz. Bu mümkünü gerçeğe dönüştürmek ilk yüzyılda dışarıda bırakılanların düşünü, hayatın kendisi haline getirmek, bizlerin elindedir. Bizlerin görevidir. Ama aynı zamanda hepimizin sorumluluğudur. Bu miladın startını vermek için ortaklıklarımız ve farklılıklarımızla bir araya gelmeye, ittifaklar üretmeye özellikle de bu dönemde çok büyük bir ihtiyaç olduğunu önemle arz etmek istiyorum."'


'ÇOK BÜYÜK KAZANACAĞIZ'

'"Merkeziyetçiliğe karşı güçlü yerel demokrasiyi oligarşiye, vesayete ve statükoya karşı demokratik cumhuriyeti temsili demokrasi yerine katılımcı, müzakereci, güçlü demokrasiyi koymanın zamanı gelmiştir ve geçiyor sevgili arkadaşlar. Yediden yetmişe kadar örgütlenerek demokratik cumhuriyete katkıda bulunmalı. Tuğla tuğla örerek bir çatı altında mutlaka buluşmalıyız. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerek zamanın ruhu kurucu siyaseti elbette ki bizleri çağırıyor. Statüko ve restorasyon değil yeni yaşama davet, kurucu siyasetin bir yol haritasıdır. Bizler her gün büyümekte olduğumuz büyütmekte olduğumuz demokrasi ittifakımızla yine bu ülkenin demokratları aydınları, siyasetçileri, insan hakları savunucuları, emekçileri, kadınları ve gençleri olarak bu kurucu siyasetin elbette ki hepimiz sahibiyiz. Yeni dönemin sahibi de bizler olacağız. Türkiye halkları olacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın sevgili dostlar .Birbirimizi anlayarak, dayanışmamızı daha fazla büyüterek, daha fazla yan yana gelerek ortak değerler etrafında toplanarak kazanmanın yollarını kesinlikle bulacağız. Ve çok büyük kazanacağız."

buldan-001.jpeg

AHMET TÜRK: KÜRTLERİN ÜLKEYİ BÖLEMEYECEĞİNİ TÜRK HALKINA ANLATMAK GEREKİYOR

Açılış konuşmalarının ardından konferansın 'Cumhuriyet: Yüzyıl muhasebesi' başlıklı ilk oturumuna geçildi. Ahmet Türk, Murat Belge, Necmiye Alpay, Oya Baydar, Rıza Türmen ve Sırrı Süreyya Önder'in konuşmacı olduğu oturuma, koronavirüs nedeniyle Ahmet Türk çevrimiçi bağlantı ile katıldı.Kürt Halkının Türkiye'yi bölmek değil, özgür, eşit yurttaşlık taleplerinin olduğunu vurgulayan Ahmet Türk Türk, Kürt Halkının taleplerinin Türk Halkına doğru bir temelde anlatılması gerektiğini söyledi. Türk, "Kürtlerin asla ve asla Türkiye'yi bölme gibi bir niyetlerinin olmadığını, Türk ve Kürt halkının ortak, demokratik, eşit bir konumda olduğunu anlatmamız gerekiyor. Eğer gerçekten bir kucaklaşma istiyorlarsa eşit bir temelde bu ancak Kürt sorununun çözülmesi ile mümkün olacaktır" dedi.

ahmet-turk-001.jpg

MURAT BELGE: DEMOKRASİYİ KONUŞACAĞIZ AMA İÇİNDE KÜRTLER OLMAYACAK

Ahmet Türk'ün ardından yazar, edebiyat eleştirmeni, çevirmen Murat Belge söz aldı. Belge, devletin 100 yılının 'demokrasiz geçen bir yüzyıl' geçtiğini ifade ederek, konuşmasına Altılı Masa'nın Kürt Sorunu'na yönelik siyasi tavrını ele aldı:

"Bize özgü değil var böyle toplumlar. bunu yapan hazırlayanlar belki çok sıkıcı olabileceğini düşünerek bizim bir değişiklik vadediyorlar bugünlerde. Yani bir tür diktatörlük, jakoben diyebileceğimiz bir diktatörlük altında yaşarken şimdi popülist bir diktatörlük altında yaşayalım gibi bir alternatif sunuyorlar. Türkiye'de simdi seçime de yaklaşıyoruz. Zaten konuşmaya gelenler de kritik bir dönemde yaşadığımızı vurguluyorlar. Nedir bu kritik önem? Yani bu ikinci diktatörlük çerçevesinde bir seçim daha kaybedersek ne olacağını tahmin etmek zor. İyi şeyler olmayacağını tahmin etmek gayet kolaydır. Şimdi böyle bir durumda olmamıza rağmen şu altılı masa millet vesaire edebiyatı bir mesafe aldık mı diye bakıyorum. Evet mutlaka anmış olmalıyız. Aslında işte çıkarılan metinler vesaire övgüye değer yanları var. Ama hala seçime de oldukça az bir zaman kalmışken birtakım çözülemediği anlaşılan sorunlar var. Ve onlar geliyor işte HDP aday çıkaracak mı çıkarmayacak mı? Bugünlerde bunları tartışmakla meşgulüz. Niye kuruldu bu masa? Niye bu altı parti bir araya geldi? Niye? Çok kritik bir seçim arifesinde olduğumuzu söylüyoruz demokrasi için. Peki Türkiye'de şimdiye kadar doyurucu, yeterli bir demokrasi olamamasının nedenleri arasında mesela bir Kürt sorunu yok mu? Var. En büyük sorunlardan biri ve buradaki türlü şey yapamamışız. Demokratik bir çözümle yaklaşamamışız. Şu ortamda hala demokrasiyi konuşacağız ama bu konuşmanın içinde Kürtler olmayacak. Şimdi bunu anlamak çok zor geliyor. Nasıl böyle bir noktaya geldik. Yani bir demokrasi için beraber birlikte omuz omuza Bir mücadeleye girmek herhalde bu mücadelenin sonucunda kurulacak demokrasiyi daha rahat kurmaya yol açacak, daha karşılıklı bir anlayış içinde. Böyle bir yol giren çizmenizi yardım edecek bir şeydir. Ama biz burada içinde HDP'nin olmadığı bir masayla demokrasiye ulaşmaya çalışıyoruz. Gerçekten bunu ben şimdiye kadar söylediğim klasik Antidemokratik biçim. Yani jakoben tarza uygundur."

OYA BAYDAR: 2 BİNLİK SAYFADA KÜRT MESELESİ YOK

Devletin kuruluşunun "Sakat bir doğum" yaparak yapıldığını ifade eden Oya Baydar, "Başka türlü olabilir miydi? 30'lar hadi faşizan dönem ama ondan sonra ki yıllarda demokratik bu bir cumhuriyeti kuramadık. Ama başarabilirdik. Sonrasında yeni yerlere varabilir, yeni bir çocuk doğurabilirdik. Devlet ona kul okuması gereken yüce varlık. Son Altılı Masa'nın ortaklık belgesinin yeni özü yine devlete bakıyor. Devletin restorasyonuna bakıyor. 2 bin 300 maddeden Kürt meselesi yok hadi bunu geçelim eşit yurttaşlık yok. Bunu aşmayan demokratik cumhuriyetin inşaa edilemeyeceğini düşünüyorum" dedi.

RIZA TÜRKMEN: DEMOKRASİ TARTIŞMALARINI HALK ÜZERİNDEN YAPMAK GEREKİR

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski Yargıcı Rıza Türmen, "Şu yaşa geldik Demokratik Cumhuriyet yaşayamadık. Her şey o kadar dibe vurmuş ki yeni bir demokratik cumhuriyet kurmanızın tam da zamanı. Demokrasi tartışmalarını halk üzerinden yapmak lazım. Aşağıdan yukarıya bir tartışma. Halk eksenli bir demokrasi, halk eksenli, katılımcı bir demokrasi kurmak. Altılı Masa'nın belgesinde de katılımcılık söz konusu ancak nasıl bir katılımcılık olacağı ortada yok. Bir laf var ama nasıl olacağı ortada yok. Türkiye'de halkı siyasetin içine çekmemiz lazım. Siyaset geniş halk kitleleriyle yapılması gerekir. Halkın merkezi karar mekanizmalarına katılması gerekiyor. Halkın imza toplayarak kanun çıkartması, kanunlar yapıldığı sırada hazırlık aşamasında esas unsur konumuna gelmesi gerekiyor. Bugünkü merkezin yerel üzerindeki veraset sistemi yerele nefes aldırmayacak durumda. Daha ademi merkeziyetçi bir sistemin kurulması gerekir. Ademi merkeziyetçi bir yerel demokrasi Kürt sorunun çözümü çok farklı bir eksene oturur ve kolaylaşır. Kürt sorununu çözmeden nasıl demokrasi gelecek hiç konuşulmuyor. Altılı Masa'da da konuşulmuyor" diye konuştu. Türmen, Türkiye'nin parlamenter sistemim olduğu süreçte de ülkenin otoriter bir sistemle yürütüldüğünü başkanlık sistemiyle bu otoriter sistemin kurumsallaştığına dikkat çekti.

KONFERANSIN İLK GÜN KONUŞMACILARI

Barış Ünlü, Tanıl Bora, Hamit Bozarslan, Murat Sevinç, Özgür Öztürk, Hülya Osmanağaoğlu, Ayhan Yalçınkaya ve Levent Köker ilk gün oturumlarının konuşmacıları olacak.