Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Hakkari Şubeler Platformu, kamuda başlayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecine ilişkin sendika binası önünde açıklama yaptı.

Açıklama metnini Sağlık Emekçiler Sendikası (SES Hakkari Şube Başkanı Remzi Özer okudu. Güvenceli iş, güvenli gelecek insanca yaşayacak bir ücret için görevli toplu sözleşme” pankartı açıp, taleplerini dile getirdi.

Özer, açıklamanın başında Hakkari Belediyesi’nin birboardlarda KESK’in çalışmalarına yer vermediğini savundu ve sendikaya yönelik ayırımcı tutum sergilediğini öne sürdü.

3.5 milyon kamu emekçisinin 2 milyon emeklinin yaşamını doğrudan etkileyen toplu sözleşme görüşmelerinin devam ettiğini hatırlatan Özer, 2 Ağustos’ta başlayan TİS görüşmelerinde Kamu İşveren Heyeti teklifini açıkladığı ve bu teklifin 20 milyonu aşkın geniş bir kitleyi hayal kırıklığına uğrattığını söyledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından açıklanan teklifi eleştiren Özer, “Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %5 +%6, 2023 yılı için ise %6 +%6 artış önerilmiştir. Büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağını ifade edilmiştir. Öte yandan tüm konfederasyonların tekliflerinde yer alan geçtiğimiz dönemin kayıplarının telafisi ve refah payı talepleri tamamen görmezden gelinmiştir. Teklif açıklanırken her zaman olduğu gibi "Büyüyen Türkiye'de işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik, ezdiremeyeceğiz. Hedeflenen enflasyon, büyüme rakamlarına ulaşacağız" nakaratı tekrar edilmiştir. Büyümeden sermayeye değil Emekçiye kaynak istiyoruz!” dedi.

‘Vaatlere Karnımız TOK!. İcraat İstiyoruz’ diyen Özer, "3600 meselesinin bu sözleşme sürecinin içerisinde çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz", "Sözleşmeli personelin haklarının yeniden düzenlenmesi, kamu personelinin haklarına sahip olması konusunda da benzer bir yaklaşıma sahibiz" gibi ucu açık, içeriği net olmayan, vaat niteliğinde cümleler kurulmuştur. Bu ülkenin emekçi sınıflarını, dar gelirli vatandaşlarını ezen Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Bunun yerine yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını yansıtan döviz ve altın fiyatlarına, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine bakmak yeterlidir” ifadelerini kullandı.

‘Ücretler Belirlenirken Yoksulluk Sınırı Esas alınmalıdır!’ diyen Özer açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“KESK olarak maaş artışlarımız konusunda en başından beri bu verilerden, 4 kişilik bir ailenin insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması gereken harcama düzeyi olan Yoksulluk Sınırını esas aldık. Tekliflerimizi “Hiçbir Kamu Emekçisi Hanesi Yoksulluk Sınırı Altında Kalmasın” diyerek hazırladık. Buna göre tüm kamu emekçilerinin maaşlarının yardım, ikramiye kalemlerinin dışında %43,5 artırılmasını talep ettik.

Geçmişte yoksulluk sınırındaki artışı, maaşlarımızdaki reel erimeyi görmeyen hatta KESK’in maaş artışı tekliflerini ‘abartılı’ bulanlar bu dönem bizim maaş artışı teklifimize yakın artışlar teklif etmiştir. Peki, bu dönem ne oldu da diğer konfederasyonların maaş-ücret artışı teklifleri KESK’in teklifine bu kadar yakınlaştı?

Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, farklı adlar altında güvencesiz-sözleşmeli istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi, ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi başta olmak üzere temel sorunlarımıza yönelik hiçbir çözüm sunulmamıştır. Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesinden, kamu emekçilerini Hakem Kurulu vasıtası ile siyasal iktidarın iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden-grev hakkımız yok sayan mevcut sistemin değiştirilmesine, OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesinden kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına kadar bir dizi önemli başlıkta tek bir kelime dahi edilememiştir.

Sevgili kamu emekçileri, sevgili emeklikler kim kendini nasıl nitelerse nitelesin her süreçte olduğu gibi bu süreçte de asıl “yetki” sizlerdedir.

Hakkarili gençler Polis işkencesini anlattılar Hakkarili gençler Polis işkencesini anlattılar

Bugüne kadar sizin adınıza ‘yetkili’ olarak masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödediniz. Ödemeye de devam ediyorsunuz.

Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir.

Ancak bu yeterli değildir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi hangi sendikanın üyesi olursanız olun sizlerin elindedir.

Asıl olan, ekonomik, sosyal, özlük haklarımızda yaşadığımız kayıpların doruk noktasına çıktığı bu kritik dönemde taleplerimiz için birlikte birleşik bir mücadelenin büyütülmesidir.
Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de bir emek örgütü olmanın gereğini yerine getirmek için,

Kamu emekçilerinin, emekliklerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak için üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.

Bunun için ayrım yapmaksızın hepinizi İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için Tüm Konfederasyonları, Kamu emekçilerinin birlikte ortak mücadele etmeye, omuz omuza vermeye çağırıyoruz.

18 Ağustosta KESK öncülüğünde Ankara’ya doğru iki koldan gerçekleştirilecek yürüyüşe tüm kamu emekçilerini ve emeklilerini destek vermeye çağırıyoruz.”