Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, elektrik akımına kapılan Gülcan Bilici hayatını kaybetmişti. Bilici'nin hayatını kaybetmesinin ardından bazı sosyal medya kullanıcıları hakaret içerikli ırkçı paylaşımlarda bulundu.
Paylaşımlar sonrası harekete geçen Hakkari Barosu kişinin hatırasına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, nefret ve ayrımcılık suçlarından ötürü suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
Hakkari Barosu'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“05.03.2025 tarihinde Yüksekova ilçesinde elektrik akımına kapılıp vefat eden 18 yaşındaki kız çocuğu Gülcan BİLİCİ'nin haberinin haber sitelerinden paylaşılması sonucu, kullanıcı adı @nazmiyesahinn adlı tiktok kullanıcısı tarafından "Darısı diğer kaçak elektrik kullanan KÜRT'lerin başına" şeklinde paylaşım yapmıştır.
Türk Ceza Kanununun 130. maddesi; “Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az 3 kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.” şeklindedir. Türk Ceza Kanununun 216. maddesi “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; Suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir.
Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. Diğer bir tabirle etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermelidir. Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır. Kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hal” olarak açıklanabilir, “kin ve düşmanlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece “şiddet içeren ya da şiddet tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında değerlendirilebilecektir.
Türk Ceza Kanunun 216. maddesinde yer alan düzenleme, doğrudan ifadenin içeriğini hedefe alarak bir sınırlama öngörmemektedir. İfadenin iletişimsel etkisinin muhatapları üzerinde yarattığı varsayılan etkiyi değil, somut vakıada kullanılan ifadenin yaratmış olduğu etkiyi dikkate almaktadır. Şüpheli tarafından daha 18 yaşında olan bir kız çocuğunun vahşet dolu ölümüne yapılan hakaret içerir söylemlerle, ırkçı ifadelerde bulunulmuştur.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu ile kamu güvenliği açısından tehlikeli olan kin ve düşmanlığa alenen tahrik veya halkın bir kesimini belirli nedenlerle alenen aşağılama ya da halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama yasaklanarak, toplum içinde çıkacak kargaşa ve huzursuzluk engellenmek istenmiştir. Nitekim bu suç tipi, toplumun bir kesiminin, diğer bir kesimine karşı kin ve düşmanlık beslemesini önlemek amacıyla düzenlenmiştir. Bu kapsamda, şüphelinin söylemleri gözetildiğinde, vefat eden 18 yaşında ki kız çocuğuna yönelik yaygın ve sistematik bir şekilde ayrımcı ve nefret içerir söylemlerde bulunulmakta, şüpheli tarafından da aynı mahiyette söylemlerde bulunulmuş olup TCK’nın 216. Maddesi kapsamında şüphelilerin cezalandırılması gerekir. Yine Türk Ceza Kanununun 122. Maddesi "
1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklindedir. Her üç suç bakımından da suçların basın ve ayın yoluyla işlendiği bu sebeple aleniyet unsurunu taşıdığı açık olduğundan cezalandırılmaları talebinde cezanın artırılması hali de dikkate alınmalıdır. Bu sebeple adı geçen şüpheli hakkında kişinin hatırasına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama ve Nefret ve Ayrımcılık suçlarından ayrı ayrı soruşturma açılmasını talep etme zorunluluğumuz doğmakla şüphelilerin cezalandırılması gerekmektedir.“