Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararı, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın yönettiği TBMM oturumunda okundu, Gezi Davası kapsamında halen Silivri Cezaevi'nde tutulan Can Atalay'ın vekilliği hukuka aykırı bir biçimde düşürüldü.

Hukukçular kararın Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtirken bir dizi usul hatası yapıldığına dair tartışmalar gündeme oturdu. T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun bugün kaleme aldığı yazısında hukukçu, eski Yargıtay Savcısı Ömer Eminağaoğlu, Can Atalay hakkında kesinleşmiş bir karar olmadığını belirterek "Bekir Bozdağ'ın iki dudağı arasından, bu koşullarda "milletvekilliği düşmüştür" sözü çıkmakla, milletvekilliği düşmez" ifadelerini kullandı.

Eminağaoğlu'nun yaptığı değerlendirme şöyle:

"TBMM'ye bildirilen 3 Ocak 2024 tarihli Yargıtay kararı… Oysa hakkındaki hükmün kesinleştiği yönündeki kararın okunması gerekiyor. Buna göre anayasanın 84/2 ye göre yargılamayı yapan mahkeme kararı TBMM'ye bildirilmeli. Bu nedenle düşen milletvekilliği yok.

Kaldı ki yerel mahkeme kararı da AYM kararı nedeniyle kesinleşmemiş durumda. Yargıtay cezayı onadı ancak AYM yargılamanın durması ve tahliye kararı verdi. Kesinleşmiş bir karar yokken bu değerlendirme yapılamaz. Düşen milletvekilliği bu anlamda yok.

Sadece kesinleşen yargılamayı yapan mahkeme kararı TBMM'ye bildirilebilir. Kesinleşmeyen mahkeme kararı TBMM'ye bildirilemez. Bildirilse bile hukuken sonuç doğurmaz. Düşen milletvekilliği bu açıdan da yok.

Bekir Bozdağ'ın iki dudağı arasından, bu koşullarda "milletvekilliği düşmüştür" sözü çıkmakla, milletvekilliği düşmez.

TBMM Genel Kurulu’na kurum dışından yazılar yürütme organı olan Cumhurbaşkanı’nın tezkeresi yoluyla gelebilir. Hiçbir kurum doğrudan TBMM Genel Kuruluna yazı yazamaz. Yazarsa bu silsile için TBMM'nin yazıyı geri çevirmesi gerekiyor. Yargılamayı yapan merciin yani İstanbul 13 ACM'nin "varsa bir kesinleşmiş kararı", o yer Cumhuriyet Başsavcılığı yoluyla Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanlığınca da Cumhurbaşkanlığına gönderilmesi gerekiyor. Kesinleşen kararın da Cumhurbaşkanlığı tezkeresi yoluyla TBMM Genel Kurulu'na sunulması gerekiyor.

Olayda yerel mahkeme çıkışlı bile bu silsileyle hiçbir yazı gönderilmemiş. Kesinleşen yerel mahkeme kararı gönderilmemiş. Zaten kesinleşen bir karar yok ki... Kesinleşen bir karar olmayınca Yargıtay 3 CD, doğrudan TBMM'ye yazı yazarak, sadece "kendi kararını" iletmiş.

Yargıtay 3. CD doğrudan TBMM'ye yazı da yazamaz. Yargıtay 3 CD Yargıtay dışına adli yazışmalarını sadece Yargıtay CB aracılığı ile, idari yazışmalarını da sadece Yargıtay Başkanlığı aracılığı ile yapabilir.

Bozan'dan Erdoğan'a: Barışın Bedelini Düşünmek Yerine Bir Merminin Maliyetini Düşünmekten Vazgeçin Bozan'dan Erdoğan'a: Barışın Bedelini Düşünmek Yerine Bir Merminin Maliyetini Düşünmekten Vazgeçin

Yargıtay tarihinde ilk kez bir Yargıtay CD, doğrudan TBMM'ye yazı yazıyor. Bu AYM'ye de yapıldığı gibi, TBMM'ye saygısızlık, TBMM'nin manevi şahsiyetine saldırıdır. TBMM Başkanlığı bu duruma seyirci kalmıştır. Yargıtay, kendini TBMM üstünde görmüş, anayasayı ihlal etmiştir.

TBMM tutanağına göre, TBMM Genel Kurulunda okunan yazı içeriğinde, engellilik yaratan AY md 76'daki suçun niteliği ve/veya cezanın miktarı ise, bu bilgi de yer almıyor. Yani seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran suçun niteliği ve/veya ceza miktarı da TBMM bilgisine sunulmuş değil. TBMM Genel Kurulu, AY md 76'da yer alan bir suç ve/veya ceza halinin varlığı konusunda bilgi sahibi de değil!" 
  
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, Fatih Altaylı'yı hedef göstererek "Kur'an'a aleni olarak hakaret eden bu mürted zındık için saniye dahi geçmeden gereken yapılmalı" dedi. Saral'ın "Aksi halde nahoş olaylar yaşanabilir" sözleri dikkat çekti.

 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, kendine ait Youtube kanalında haber yorumu yapan Fatih Altaylı'yı hedef gösterdi. Altaylı için "Mürted ve zındık" ifadelerini kullanan Saral'ın "acilen gereği yapılmazsa müslümanların infialine sebebiyet verecek nahoş olaylar yaşanabilir" demesi dikkat çekti.

Saral'ın sosyal medya hesabından Altaylı hakkında paylaştığı tehditvari sözler şöyle:

'NAHOŞ OLAYLAR YAŞANABİLİR'

"Fatih Altaylı denen insan suretine bürünmüş mendebur iblisin evladı herhalde kendini Hollanda ya da Danimarka'da yaşadığını zannediyor...İslama ve Kur'an'a aleni olarak hakaret eden bu mürted zındık için saniye dahi geçmeden gereken yapılmalı aksi halde müslümanların infialine sebebiyet verecek nahoş olaylar yaşanabilir. Ajan olarak bu ülkede müslüman kılıklı dolaşan bu alçak yakalanıp en ağır cezaya tabii tutulmalıdır."

'HADDİNİ BİLECEKSİN'

Saral, bir önceki paylaşımında ise şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bu hadsiz adam içindeki kini yine mukaddes değerlerimize saygısızlık ederek kusmuş. Kur'an-ı Kerim'e ve bu milletin değerlerine saygı duymayı öğrenecek, haddini bileceksin.

‘Bu yol mezarda bitmiyor Altaylı, gittiğinde görürsün.’"

NE OLMUŞTU?

Fatih Altaylı, gündemdeki haberleri yorumladığı yayınında, seçime yönelik konuşurken "Cemaat bilmem zart zurt ayetinden dolayı mı herhangi bir partiye oy veriyoruz. Konuşulmaması gereken bir şey bu. Ama birileri CHP'yi sürekli olarak bu noktaya çekmek, burada değerlendirmek ve böyle bir yapı içerisine sokmaya çalışıyor" demişti.

Altaylı'nın konuşmasındaki "zart zurt ayeti" ifadeleri tepki çekmiş ve "Haddini Bil Altaylı" etiketi X'in Türkiye gündemine girmişti.

Fatih Altaylı, 1 Ocak'ta gerçekleştirilen Filistin'e destek yürüyüşünde tevhid bayrağı taşıyan İsmail Aydemir'i yumruklayan E. A. için "Eline sağlık" demiş ve tepki çekmişti.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral ise bunun ardından Altaylı'ya hakaret edilen bir Instagram videosunu paylaşarak "Ağzına sağlık" notunu düşmüştü.