Kasım 2016'da gözaltına alındıktan sonra Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen Demirtaş'ın tutukluluğundaki belirsizliği sürüyor.

Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "serbest bırakılsın" kararına rağmen tahliye edilmedi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AKBK), AİHM kararının uygulanması ve Demirtaş'ın serbest bırakılması için Türkiye'ye verdiği süre de önceki gün (30 Eylül 2021) doldu.

Birçok siyasetçi, aktivist ve insan hakları derneği temsilcisi, sosyal medyada #‎demirtaşiçinözgürlük, #AİHMKararıUygulansın çağrısında bulundu. Demirtaş'ın avukatı Ramazan Demir, gelinen süreç hakkında Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

-AKBK'nin, Demirtaş'ın serbest bırakılması için tanıdığı sürenin dolmasıyla bundan sonra nasıl bir süreç yaşanacak?

AİHM'in taraf devletlerle ilgili verdiği kesin kararlar, uygulanması ve uygulanmasının takibi için bakanlar komitesine gider. Komite de mahkemece verilen ihlal kararının mahiyeti, içeriği ve esaslarına göre ilgili devletten söz konusu ihlal ya da ihlallerin ne şekilde giderileceğini, ihlal konusu durum ve şartların ihlal kararında tespit edilen esaslara göre ne şekilde ortadan kaldırılacağını, gerekiyorsa da mevzuat değişikliklerinin nasıl yapılacağına dair bir "eylem planı" sunmasını ister. Bakanlar komitesinin 30 Eylül'e kadar Türkiye'ye tanıdığı süre, AİHM Büyük Dairesi'nin Demirtaş kararında tespit ettiği ihlallerin ne şekilde giderileceğine dair "eylem planını" sunması içindi.

Köy Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı Köy Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı

Elbette ki Demirtaş'ın tahliyesi de AİHM kararının esaslı noktalarından biri olduğu için hükümetin bu konuda da hangi adımları atacağına dair planı sunması gerekiyordu. Ancak konsey tarihinde çok örneği görülmemiş şekilde Türkiye Bakanlar Komitesi'ne bugüne kadar herhangi bir plan sunmadı. Komite de bu ayki toplantısında Türkiye'nin eylem planını belirlenen takvimde sunmadığını, sunmak için süre de istemediğini, bu nedenle kendisine 30 Eylül'e kadar bu planı sunmak için verdiğini ifade etti. Ancak bugün itibariyle ne bize tebliğ edilen ne de komite sayfasında yayınlanmış bir eylem planı halen yok.


Eylem planının sunulmamasının bir anlamı da aslında herhangi bir eylem planlarının olmadığı anlamına gelebilir. Zira AİHM kararını nasıl uygulayacaklarına ilişkin bir eylem planı sunmak büyük daire kararında açıkça talep edilen Demirtaş'ın tahliyesini de ne şekilde sağlayacaklarına ilişkin bir şeyler söylemeyi gerektirir.

Demirtaş'ın devam eden tutukluluğunu kendilerine açıklasalar bile Avrupa'ya ve dünyaya belirli bir mantık çerçevesinde açıklayamıyorlar. Açıklasalar da kimse artık ikna olmuyor zaten. Bu şekilde Sadece zaman kazanmaya çalışıyorlar. O yüzden Demirtaş'ın tahliyesi dışında Türkiye'nin seçeneği yok.

-Avukatları olarak herhangi bir girişimde bulunacak mısınız?

Zaten iç hukukta Demirtaş ile ilgili meydana gelen her gelişmeyi komiteye bildiriyoruz. Açılan yeni davaları da verilen yeni cezaları da Demirtaş'ın siyaseten sindirilmesi ve 18. madde ihlalinin devamı niteliğinde gördüğümüzden komiteyi de bu konuda bilgilendiriyoruz. Demirtaş ile ilgili ihlallerin boyutlanarak devam ettirildiğini ve yeni hukuki formlarla sürdürüldüğünü ifade ediyoruz.

Nitekim komite eylüldeki son oturumunda Demirtaş'ın serbest bırakılması ve siyasi ifade özgürlüğünü kullandığı için hakkında verilen mahkumiyet kararlarının bozulması da dahil olmak üzere, cezaevinde tutması ve siyaset sahnesinden silmesini amaçlayan bütün olumsuz yaptırımların sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Buradan da Demirtaş'ın siyasi ifade özgürlüğünü kullanmasından dolayı hakkında açılmış bütün davaların artık bakanlar komitesinin incelemesine gireceğini söyleyebiliriz. Komitenin bu ayki oturumu ve tespitleri bu açıdan çok önemli. Büyük dairenin, Demirtaş kararına giden yollardaki taşların ne şekilde döşendiğini kendileri de yaşayarak görüyor.

-Türkiye Demirtaş'ı serbest bırakmamakla AKBK tarafından nasıl bir yaptırımla karşı karşıya kalır?

Demirtaş'ın tahliye edilmemesi durumunda komitenin daha da sertleşerek yeni kararlar verebileceğini söylemek mümkün. Zira konsey ve komite tarihinde pek örneğine rastlanmamış şekilde bir taraf devletin konsey üyeliği yükümlülüklerine aykırı bir şekilde komiteyi yanıtsız bırakması, takmaması gibi bir durum söz konusu. Bu diplomatik olarak da utanç verici bir durum. Türkiye'nin bu şekilde kayıtsız kalarak, Demirtaş'ı tahliye etmemesi durumunda komite, Türkiye'yi tekrar AİHM'e şikayet edip, hakkında yeni bir ihlal prosedürü başlatabilir. Bu durum konsey tarihinde daha önce bir defa, o da Azerbaycan'a karşı yaşandı. Bu durumda Türkiye'nin konsey üyeliğinin askıya alınması, üyelikten çıkarılması veya seçimlere katılmasının engellenmesi gibi yaptırımlar uygulanabilir.

-Demirtaş konusunda Türkiye neden Avrupa Birliği kararlarına direniyor?

Türkiye sonsuza kadar bu kararlara direnemez. Yolun sonuna geldiler artık. 5 yıldır yapmadıkları hukuksuzluk, çiğnemedikleri kanun ve anayasa maddesi kalmadı. AİHM Büyük Daire kararı anayasal ihlaller dahil işlenen bu suçları çok güzel bir şekilde kayıt altına aldı zaten. Şimdi bu durum Demirtaş'ın ikinci tutukluluğu ve Kobani dosyası üzerinden AİHM'in vereceği ikinci bir karar ve aynı zamanda bakanlar komitesinin tespitleri ile devam edecek. Mızrak çuvala sığmıyor artık. Bütün dünya Demirtaş ve arkadaşlarına yapılan hukuksuzlukları gördü, görüyor. Siz Bakırköy adliyesinde tarafgir bir hakime kararı mahkumiyet kararı verdirebilirsiniz ancak dünya bunu hangi amaçla yaptığınızı Bakırköy'e gelmeden de biliyor.

O yüzden de AİHM Demirtaş'ın ikinci tutukluluğu konusunda, 2012'de başlatılan bireysel başvuru usulünden sonra ilk defa AYM'nin etkililiğini tartışacak. AİHM, AYM'nin Demirtaş açısından etkili bir iç hukuk yolu ve tutukluluğunun sonlandırılması konusunda makul bir başarı şansını tanıyıp tanımadığını değerlendirecek. AİHM bunu keyfinden değil. AYM'nin 2 yıldır Demirtaş'ın tahliyesini sağlayacak olan ikinci tutukluluk başvurusunu ısrarla karara bağlamaktan kaçındığı için yapıyor. Ülkenin en yüksek mahkemesinin kendisini soktuğu durum budur. Bu yüzden dünya artık her şeyi görüyor, haberdar oluyor diyoruz. Bu farkındalık ve haklılık, Demirtaş ve arkadaşlarının tahliyesini de sağlayacak. Hem de çok uzak olmayan bir tarihte.