Covid-19 sürecinde en çok etkilenen meslek gruplarının başında gelen sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlar devam ediyor. Sağlık emekçileri, uzun mesai saatleri, yeterli ekipmanlara ulaşamama, şiddet, mobbing ve “istifa etme hakkı”nın ortadan kaldırılması başta olmak üzere birçok sorun yaşıyor.
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) Haziran ayında yayımladığı rapora göre, 11 Mart 2020 tarihinden 31 Mayıs 2021 tarihine kadar Türkiye’de 403 aktif sağlık çalışanının yaşamını yitirdi. Rapora göre, Covid-19 ölümlerinin yüzde 36’sı hekimlerde, yüzde 13’ü eczacılarda ve yüzde 6’sı hemşire ve ebelerde görüldü. Uluslararası Af Örgütü’nün 2021 yılının Mart ayında yayımladığı rapora göre ise, tüm dünyada sivil toplum örgütlerinin hızlı aşılama çağrılarına rağmen 2020 yılında en az 17 bin sağlık çalışanı Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulunan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım, yaşanılan ekipman eksikliklerinin temin edilmesi ve sağlık emekçilerinin korunması için sağlık örgütlerinin yoğun bir çaba sarf ettiğini söyledi. Salgının başından beri bütün yükün sağlık emekçilerinin omuzlarına verildiğini kaydeden Yıldırım, iktidarın salgını değil algıyı yönettiğinin altını çizdi.
Sağlık Bakanlığı’nın süreci yönetmek konusunda geri dönülmez hatalar yaptığını söyleyen Yıldırım, “Verileri bile şeffaf paylaşamayan, süreci yürütemeyen hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın karnesi sıfır” diye konuştu.
‘YANDAŞ ŞİRKETLERE ARACILIĞIYLA TEMİN ETTİ’
Yıldırım, hükümetin pandemiyi yönetemediği gibi aşı konusunda da sınıfta kaldığını söyledi. Hükümetin önerileri dikkate alması gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Pandeminin başında dedik ki; ‘Bu süreçten kurtulmanın tek yolu aşı olmaktır’ Fakat biz aşı teminin de bile sıkıntılar yaşandığını gördük. Önce Çin’in Sinovac aşısı ile anlaşma yaptıklarını söylediler. Daha sonra Biontech ve diğer aşı şirketleriyle anlaşma yaptıklarından bahsettiler ama biz ilk aşılama döneminde de gördük ki net ödemeler yapılmadığı ya da düzenli anlaşmalar olmadığı için sıkıntılar yaşandığı ortaya çıktı. Devletin aşıyı kendisi temin etmesi gerekiyordu ama yandaş şirketlere ekonomik çıkar sağlamak için bunu da şirketler aracılığı ile temin etti” dedi.
Yıldırım, aşı konusunda sınıfta kalan iktidarın, aynı zamanda sağlık ekipmanları sağlamak, süreci yönetmek ve sağlık emekçilerinin hakları konusunda da sınıfta kaldığını sözlerine ekledi.
EKİPMAN İSTEYENE SÜRGÜN
Yoğun ve uzun çalışma sürecinde 400’ü aşkın sağlık çalışanının yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Yıldırım, “Sağlık emekçilerimizin, koruyucu ekipman istedikleri için ülkenin farklı yerlerine sürgünleri çıkarıldı. Bu da yetmezmiş gibi, haklı taleplerini dillendiren, temel hak taleplerinde bulunan arkadaşlarımızın birçoğu çalıştıkları yerlerden açığa alındı ya da mobbing uygulamaları yapıldı. Akla hayale gelmeyecek yaptırımlar uygulandı” ifadelerini kullandı.
'İKTİDAR HINCINI ALMAYA ÇALIŞTI'
Aralarında SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in de bulunduğu 8 SES üye ve yöneticilerinin 25 Mayıs’ta gözaltına alınıp 8 gün gözaltından sonra serbest bırakıldıklarını hatırlatan Yıldırım, “Buradan şunu görmek lazım, bizim pandemi sürecinde yürüttüğümüz mücadeleyi hazmedemeyen iktidar hıncını almaya çalıştı. Bizi hem toplumda karalamak hem de sağlık emekçilerini sendikamızdan uzak tutmak amacıyla yapılan komploydu bu. Fakat biz buna karşı mücadelemizi sürdürmeye şu anda da olduğu gibi devam ediyoruz. İktidar ise pandemi sürecini değil sağlık emekçilerini yönetmeye çalışmaya devam ediyor” diye belirtti.
'KİMİ ZAMAN YERLERDE SÜRÜKLENİYOR'
“Pandemi döneminde alkışlarla karşılanan sağlık emekçileri yine aynı dönemde çok büyük hak ihlallerine uğradı” diyen Yıldırım, şunları söyledi: “Birçok sağlık emekçisi en düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Mobbige uğrayan ve uzun saatler çalıştırılan emekçiler metanetlerini koruyamaz duruma geldiler. Hükümet çalışanların haklarını vermediği gibi görmezden gelmeye devam ediyor. Ayakta alkışlanan sağlık emekçileri haklarını aradıkları için kimi zaman yerlerde sürünüyor kimi zaman gözaltına alınıyor. Fakat şunu unutmamak gerekiyor, hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumaz, yeterli maddi ve manevi desteği sağlayamazsanız, toplumu hiç koruyamazsınız.”