Sözleşmeli Öğretmen Atama Süreci Yarın İtibariyle Başlıyor.. Başvurular Açılıyor Sözleşmeli Öğretmen Atama Süreci Yarın İtibariyle Başlıyor.. Başvurular Açılıyor

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne atadığı kayyım rektör Melih Bulu’yu protesto eylemleri devam ediyor. Kısa zaman içeresinde öğrencilerin başlatmış olduğu eylem, ülke geneline yayıldı. Gözaltı, tutuklama, ev hapislerine rağmen dalga dalga yayılan eylem birçok ülkeden de destek geldi. Kuzey Kıbrıs’ta öğrenim gören üniversite öğrencileri, eylemin kararlılıkla devam eden direnişin topluma umut vadettiğini söyledi.

Yakındoğu Üniversitesi Avrupa Birliği İlişkileri Bölümü öğrencisi Taylan Özgür, öğrencilerin haklı ve meşru taleplere dayanan direnişinin desteklenmesi gerektiğini ifade ederek, bu direnişi bir umut olarak gördüğünü söyledi. Kısa süre zarfında eylemin dört bir taraftan sahiplendiğine dikkati çeken Özgür, öğrencilerin cesaretle devam ettirdiği eylemin topluma ilham kaynağı ve ön açıcı olduğunu aktardı.

KORKUNUN TEMSİLİYETİDİR

Özgür, iktidarın öğrencilere karşı söylem ve hareketlerinin direnişi boşa çıkaramayacağını vurgulayarak, “Ortaya konan direnişin kriminalize etmeye çalışılması iktidarın yeni bir serhildandan ne kadar korktuğunu gösteriyor. Gezi direnişi gibi yeni bir direnişten ne kadar korktuğunu ortaya koyuyor. ‘Aşağı bak’ söylemi de bu korkunun temsilliyetidir. İşkencecilerin teşhis edilmemek adına işkence ettiği insanların başını eğmeye çalıştıkları, gözlerini bağladıkları, gözaltında işkence görenlerin çok fazla yaşadığı bir deneyimdir” dedi.

‘HAKKARİ'DEN BAĞIMSIZ DEĞİL’

“Terör” kelimesinin iktidar için en yalın haliyle korku salma ve yıldırma manasına geldiğini ifade eden Özgür, “2015’de Hakkari’de 52 Kürt inşaat işçisi yere yatıran polisler, ‘Ne yaptı lan size bu devlet? Hepinizi tanıyorum. Kim ki hainlik yapıyor karşılığını görecek! Türk’ün gücünü göreceksiniz! Bakma lan bana! Herkes yere baksın’ diye bağırıyordu. Hakkari’de yaşananlar bugün Boğaziçi’nde yaşanan gerçeklikten bağımsız değil” diye konuştu.

‘DİRENENLER KAZANACAK’

Özgür, iktidarın emekçiden öğrenciye, öğretmenden gazeteciye kendisi gibi düşünmeyen ve davranmayan herkesi terörist ilan ettiğini belirterek, “Bu saçmalıklar yetmezmiş gibi öğrencilere işgalci söylemleri başladı. İnsanın kendi evini, ülkesini işgal edemeyeceği gibi öğrencilerin kendi üniversitelerini işgal edemeyeceği de açıktır. Bu durumda öğrencilerin kendi üniversitelerine sahip çıkması onları terörist ve işgalci yapar mı? Üniversite kapılarına kelepçe vuranlar, şafak vakti kapıları kırıp öğrencileri gözaltına alanlar kimler? Boğaziçi üniversitesindeki misyonları nedir? Mevcut durumda işgalci de terörist de bellidir” ifadelerini kullandı.

Özgür, son olarak “Yasalar devletin keyfine göre işliyor. Toplantı ve yürüyüş hakkı? İfade özgürlüğü? Hangi meşru haklarımızı kullanabiliyoruz onu sorgulamak gerekiyor. Bunca baskı ve yalan dolanla baş etmenin yolu direnişten geçer” dedi.

‘İKTİDAR TERÖRÜN KENDİSİDİR’

Girne Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Jiyan Darak ise iktidarın yaşamın her alanına kayyım atadığını belirterek, kayyım politikasının demokrasiye, demokrat insana, topluma tahammül edememek olduğunu ifade etti. Demokratik ulusun sağlanması durumunda iktidarın hiçbir siyaset yürütemeyeceğini sözlerine ekleyen Darak, şöyle devam etti: “Direnişi ‘terorize’ etmek akıl dışıdır. Orada bir terörizm yok. Her noktada tek tipleştirerek, ihanetçi ilan ederek, belediyelere kayyım atayan ve birçok kurumu olumsuz yönde etkileyen iktidar terörün ta kendisidir.”

İktidarın kayyımlar ile toplumun muhalif kesimini sindirmeye çalıştığını dile getiren Darak, sözlerini şöyle tamamladı: “Erdoğan, bütün toplumun kendisine biat etmesini ve ne yaparsa yapsın ‘padişahım çok yaşa’ diyebilecek bir Türkiye yaratmak istiyor. Boğaziçi direnişi de bize şunu göstermiş oldu ki; toplum hiçbir noktada sindirilemez. Boğaziçi’nde olduğu gibi demokratlar tutuklanmalara, darp edilmelere, işkencelere rağmen demokrat duruşundan ödün vermeyecektir.”