Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin 'hak ihlali' kararı vermesinin ardından, dikkatler davaya bakan mahkemeye ve TBMM'ye çevrildi.

AYM kararı sonrası izlenmesi gereken hukuki süreci anlatan Avukat Deniz Özen, Can Atalay hakkında yaşanan sürecin emsal olduğunu vurguladı. Cumhuriyet'e konuşan Özen şunları söyledi: "Meclis’in 14 ve 16’sını beklemeden, bir an önce AYM’nin kesinleşmiş kararı doğrultusunda Atalay’ın milletvekilliği kütüğüne kaydını yapması ve özlük haklarını tesis etmesi gerekir. Numan Kurtulmuş’un bunu sağlaması anayasal bir zorunluluk.

AYM, tutukluluğunun ‘hukuki bir dayanağının’ olmadığını, söz konusu durumun ‘alıkoyma’ olduğunu açıkladı. Bir milletvekili cezaevinde tutulamayacağına göre; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi derhal tahliye kararını vermeli."

Temelli: Kürtlere rağmen bir politika söz konusu olamaz Temelli: Kürtlere rağmen bir politika söz konusu olamaz

Özen, “tutukluluk halinde adli tatil prosödürünün uygulanmadığını” belirterek mahkemenin bu yönde karar alması için adli tatilin bitmesinin beklenmesine gerek olmadığını ifade etti.

NE OLMUŞTU?

TİP Hatay Milletvekili ve Gezi Parkı davası tutuklusu Can Atalay’ın milletvekilliği, hukuka aykırı olarak 30 Ocak 2023’te TBMM Genel Kurulu’nca düşürüldü. Atalay, CHP milletvekilleri, TİP genel başkanı ve İstanbul milletvekili Erkan Baş ile DEM Parti milletvekilleri Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Sezai Temelli ile Mehmet Rüştü Tiryaki, söz konusu düşürülme kararını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. AYM, başvuruları aralarındaki hukuki bağlantı nedeniyle Atalay’ın başvurusuyla birleştirme kararı alarak inceledi. Kararın gerekçesi 1 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Yüksek Mahkeme, Yargıtay kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla, Atalay’ın milletvekilliğinin düşmüş sayılamayacağına, bu durumun hukuki değil fiili (de facto) bir durum olduğuna hükmetti.

Kaynak: Artıgerçek