Pandemi döneminde cezaevinde kaleme aldığı Efsun isimli romanı 2 Ekim’de Dipnot Yayınları etiketiyle okurla buluşmaya hazırlanıyor.

Daha önce Seher ve Devran adlı iki öykü kitabıyla Leylan adlı romanı yayımlanan Demirtaş’ın, Efsun’un yazım sürecini anlattığı bölüm şöyle:

Sanatçı Hozan Aydın kalp krizi geçirdi Sanatçı Hozan Aydın kalp krizi geçirdi

“Hikâyenin geçeceği mekânları, özellikle hiç gidip görmediğim yerlerden seçtim. Beyrut, Girit, Gümüşhane, Çanakkale (Lapseki), Edremit, İstanbul’un bazı mahalleleri ile diğer yerlerin çoğunu ben hiç görmedim, kızlarım da görmediler. Ama benim için internetten tüm bu yerleri araştırıp fotoğraflar, raporlar gönderdiler, yorumlarını eklediler. Romanda geçen yemekleri, çiçekleri, şarkı sözlerini, karakterlerin isimlerini ve daha birçok bilgiyi onların gönderdiği raporlardan yola çıkarak belirledim. Tıpkı romanın kendisinde olduğu gibi onlar araştırdı, ben yazdım. Onlara bölüm bölüm gönderdim, önerilerini aldım.

Böylece romanı birlikte yazdık. Anneleri de hem el yazılarımı bilgisayara geçti, hem de bütün bu süreci koordine etti. Yani Başak, Delal ve Dılda ile birlikte yazdık bu romanı. Okudular, ‘Olmuş’ dediler. Sonra siz de okuyun istedik.”

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN

Dupduru, yer yer hüzünlü, yer yer coşkulu ama hep çağıldayan, insana kendini iyi hissettiren bir anlatım…

Olanca ışıltılarıyla ilginç karakterler…
Acının mizahla harmanlanışı…

Üç kuşak boyunca anlatılan, sonunda mutlaka kapanacak olan bir hesap…
İlmek ilmek dokunmuş, sürprizlerle dolu bir olay örgüsü…

Çağdaş bir aşk hikayesi olarak da nitelendirilebilecek olan Efsun, Selahattin Demirtaş’ın artık iyice demini almış edebiyatçılığının son ürünü.