HDP Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve beraberindeki heyet, “HDP’liyiz, Her Yerdeyiz” programı kapsamında Bitlis’te halkla buluştu.

Sancar, “Türkiye’nin yoksulluk istatistiğinde son üç şehirden biri her zaman Bitlis’tir. Niye Bitlis’te bu kadar yoksulluk var, niye Bitlis yoksul bırakılıyor? Bitlis neden yoksulluk çekiyor? Neden diğer Kürt şehirleri hep ayrımcılığa maruz kalıyor? Bu yeni değil. Bu yüzyıllık bir tarih. Bu Şark Islahat Planından bugüne yenilenerek gelen politikaların bir ürünüdür. Bunu hepimizin iyi bilmesi gerekiyor” dedi.

“Size söz veriyoruz: Desteğinizi, inancınızı, iradenizi asla boşa çıkarmayacağız” diye konuşan Sancar, “Asla bir leke kondurmayacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kendi yolumuzda mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu yol Kürt sorununda demokratik çözümün yoludur, özgürlüğün ve eşitliğin yoludur. Bu yoldan yürüyeceğiz ve Türkiye’ye demokrasiyi sizlerle, Türkiye’nin demokratlarıyla birlikte getireceğiz. Türkiye’nin demokratları derken kimse yanlış anlamasın, bizim diğer partilere çağrımız yok. Şu ittifak, bu ittifak bizi ilgilendirmiyor. Yok efendim şu şahıs adaymış, bu şahıs adaymış bizi ilgilendirmiyor. Biz yolumuza sizlerle devam ediyoruz. Biz görüşlerinizi alarak, bugün, dün yaptığımız toplantılarda söylenenleri dikkate alarak kararlarımızı vereceğiz. Kararlarımızı halkımız ve Türkiye demokrasi güçleriyle alacağız” ifadelerini kullandı.

Halk buluşmasında birer konuşma yapan Mithat Sancar’ın açıklaması şu şekilde:

SANCAR: BİTLİS’TE OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM

Onurlu Kürt halkı, değerli arkadaşlar hepinizi yürekten selamlıyorum. Duruşunuz ve coşkunuz için binlerce kez teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz. İlmin, irfanın, hikmetin, inancına bağlılığın kadim kenti Bitlis’te olmaktan onur duyuyorum. Bitlis halkı bizi coşku ile bağrına bastı. Minnetlerimizi, şükranlarımız sunuyoruz. Bitlis şehrinin sorunlarını biliyoruz HDP olarak. Bir kampanya başlattık; HDP’liyiz, Her Yerdeyiz. Dün Ağrı, Patnos ve Tatvan’da idik. Bugün Norşin’e gittik ve şimdi sizlerleyiz. HDP’yiz, her yerdeyiz. Tekrar hoş geldiniz.


“KÜRT KENTLERİNDEKİ YOKSULLUK ŞARK ISLAHAT PLANININ DEVAMIDIR”

Türkiye’nin yoksulluk istatistiğinde son üç şehirden biri her zaman Bitlis’tir. Niye Bitlis’te bu kadar yoksulluk var, niye Bitlis yoksul bırakılıyor? Bitlis neden yoksulluk çekiyor? Neden diğer Kürt şehirleri hep ayrımcılığa maruz kalıyor? Bu yeni değil. Bu yüzyıllık bir tarih. Bu Şark Islahat Planından bugüne yenilenerek gelen politikaların bir ürünüdür. Bunu hepimizin iyi bilmesi gerekiyor.

Yoksulluk tembelliğimizden değildir, yoksulluk kaderimiz değildir. Eğer Kürt halkı ve Kürt şehirleri bu şekilde yoksul bırakılıyorsa, Kürt düşmanı politikaların sonucudur. Bunu bilmemiz gerekiyor. O nedenle diyoruz ki, esas mesele Kürt sorunudur. Kürt sorununda demokratik çözüm bulunmadan, adaleti bulmak da bu ülkeye demokrasiyi getirmek de mümkün değildir. Diyoruz ki, Kürt sorununda demokratik çözümün yolu Kürt halkının iradesini tanımaktan geçer. Kürt halkının iradesini, Türkiye ezilen halkları ile buluşturmak gerekir. İşte HDP tam da budur. Kürt halkının iradesidir. Kürt halkı ile Türkiye halkları arasındaki köprüdür. Biz Türkiye'nin bütün halklarını ve ezilenlerini birlikte yürümeye çağırıyoruz.


“SEÇİMİN KOKUSUNU ALINCA KÜRT KENTLERİNE GELİYORLAR”

Biz Kürt halkından da özel bir ricada bulunuyoruz. Sizin oylarınız için haftalardır iktidar ve muhalefet partileri geliyor. Sizlere kardeşim diyor tatlı sözlerle hitap ediyorlar. Bunların hepsi boş ve yalan! İradenizi kimlerin temsil ettiğini onlar da biliyor. Sizin iradeniz bu meydandır, bu şehirlerdir. Bizi yetkilendirdiğiniz partinizdir. Sizin hizmetinizde olan biziz. O nedenle bize saldırıyorlar zaten. Bize saldırı Kürt halkına saldırıdır.

HDP’yi yok etmek istemelerinin nedeni Kürt halkının iradesini temsiliyetsiz bırakmaktır. Kürt halkını siyaseten tasfiye etmektir. Kürtlerin olmadığı yeni bir düzeni tamir ederek yürütmektir. Başka bir amaç yok burada. Bu iktidar kaç yıldır Kürt düşmanlığı üzerine politika yürütüyor. Şimdi de seçimin kokusunu aldılar, gelip sanki iki kelimeyle Kürt halkını kandırabilirlermiş gibi burada geziler yapıp nutuklar atıyorlar.

“BİZLER YOLUMUZDA YÜRÜMEYE KARARLIYIZ”

Her şeyden önce Bitlis’te bakın. Hikmetin, ilmin kenti Bitlis’e bakın. Buradaki her söz Türkiye’nin ve bölgenin bütün şehirlerinde yankılanır. O nedenle en çok Bitlis’e geliyorlar. Çünkü biliyorlar ki Bitlis’ten açılan yollar Türkiye’de özgürlük ve demokrasiye giden yollardır. Bu sözlerle o yolu tıkayacaklarını sanıyorlar. Sizleri kandıracaklarını sanıyorlar. Hadi oradan diyoruz. Gidin işinize! Bitlis’in onurlu halkı, Kürt halkının bütünü ve Türkiye’nin bütün ezilenleri demokrasinin, özgürlüğün ve adaletin asıl yolunun ne olduğunu biliyor. Bizler yolumuzda yürümeye kararlıyız. Saldırılar bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Dostlarımızı, kardeşlerimizi cezaevlerine koydular büyüyerek yola devam ettik. Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları, Sebahat Tuncelleri ve ismini sayamadığım pek çok arkadaşımı içeri tıktılar; sandılar ki onlar boyun eğecek, bizler de teslim olacağız. Tersine daha kararlı mücadele ediyoruz. Onlar da kararlılıkla mücadelelerini sürdürüyorlar.

Tanrıkulu, Bakan Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz istifa etsin Tanrıkulu, Bakan Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz istifa etsin

“DİĞER PARTİLERE ÇAĞRIMIZ YOK, DEMOKRASİYİ HALKIMIZLA BİRLİKTE GETİRECEĞİZ”

Size söz veriyoruz: Desteğinizi, inancınızı, iradenizi asla boşa çıkarmayacağız. Asla bir leke kondurmayacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kendi yolumuzda mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu yol Kürt sorununda demokratik çözümün yoludur, özgürlüğün ve eşitliğin yoludur. Bu yoldan yürüyeceğiz ve Türkiye’ye demokrasiyi sizlerle, Türkiye’nin demokratlarıyla birlikte getireceğiz.

Türkiye’nin demokratları derken kimse yanlış anlamasın, bizim diğer partilere çağrımız yok. Şu ittifak, bu ittifak bizi ilgilendirmiyor. Yok efendim şu şahıs adaymış, bu şahıs adaymış bizi ilgilendirmiyor. Biz yolumuza sizlerle devam ediyoruz. Biz görüşlerinizi alarak, bugün, dün yaptığımız toplantılarda söylenenleri dikkate alarak kararlarımızı vereceğiz. Kararlarımızı halkımız ve Türkiye demokrasi güçleriyle alacağız.

“EYLÜL’DE TUTUM BELGEMİZİ AÇIKLAYIP YOL HARİTAMIZI İLAN EDECEĞİZ”

Eylül ayında bir tutum belgesi açıklayacağız, bundan sonraki yol haritamızı ilan edeceğiz. Kim gelirse gelir, gelen gelir gelmeyen kendi yoluna devam eder. HDP’siz yürünmeyeceğini görürler, sonradan hesabını halka verirler. O nedenle diyoruz ki biz kendi yolumuzda yürüyeceğiz. Biz Kürt halkının birliğini istiyoruz. Bunun için Kurdî ittifakı en geniş noktaya taşımak için elimizden geleni yapacağız. Türkiye’nin ezilenleri, demokratları ile birlikte yürümek için çalışmalarımızı yürüteceğiz ama bizim yolumuz belli. Bizim yolumuz adalet, demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış. Bu yolda ırkçılığa yer yok. Bu yolda sömürüye, talana, ranta yer yok.

“BİTLİS’TE RANTA, TALANA İZİN VERMEYECEĞİZ”


Şuraya bakın, Bitlis’in merkezini düşürdükleri hale bakın. Kenti yenileyeceğiz diye yaptıkları rant planlı işlerin farkındayız. Bitlis esnafını nasıl mağdur ettiklerinin farkındayız. Ayrımcılıkla rant yaratarak Bitlis’i yıkmaya çalıştıklarını farkındayız. Sağlıklı bir kentsel yenileme için biz de destek veririz ama tek kişinin kararıyla değil. Saray’da bir kişi bir karar alacak, bakanlık burada plan yapacak, 1-2 milletvekili çağıracak ve onların çıkarına göre yapacak. Yok öyle yağma, izin vermeyeceği! Buradaki yıkım ve onarım işlerinin nasıl yapılacağını halka soracak, onayını alacaksınız. Önce esnafın onayını alacaksınız. Rant değil adalet gerekiyor. Eğer rant için bu şehri yıkmaya kalkarsanız bunun vebali bu dünyada da ahirette de boynunuzda olacak. Biz HDP olarak buradayız, işte halkımız burada; ranta, talana izin vermeyeceğiz. Adaletli olacak bu iş.

“GÖÇMENLİK SORUNUNUN NEDENİ SAVAŞ POLİTİKALARIDIR”

Son zamanlarda artan yabancı düşmanlığı konusuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz İran sınırından buraya göçmenler geliyor. Şimdi niye kaçıyor bu insanlar. En kolay yol ırkçılıktır, o insanları suçlamaktır. Bu insanlar savaştan kaçıyor, kendi ülkelerinde huzurlu bir yaşam ve hayat güvencesi bulmadıkları için kaçıyorlar. İktidarın göçmenleri nasıl kullanmak istediğini biliyoruz. Göçmen politikasının nasıl bir pazarlık, şantaj ve nüfus değiştirme planı olduğunu biliyoruz. Alet etmek istediklerini biliyoruz. Ancak bunun sorumlusu göçmenler değil. Irkçılığın zerresi olmayacak halkların başında Kürt halkı geliyor. Burada yoksulluktan batıya göç etmek zorunda kalan, Karadeniz’den Marmara'ya, Sakarya'dan Ege'ye giden işçilerimizin nasıl ırkçılığa maruz kaldıklarını biliyoruz. O nedenle bize kim ırkçılık sözünü ederse hemen durduralım. Bizim çözüm yolumuz bellidir. Göçmenlik meselesi savaş politikalarının ürünüdür. Bunu durdurmanın yolu barışı istemektir. Bütün halklar kendi topraklarında özgürce yaşasın diye mücadele ediyoruz. Biz özgürlüğü, barışı ve demokrasiyi bütün Türkiye için, Kürt halkı ve diğer bütün halklar için istiyoruz. Bütün Ortadoğu için istiyoruz. Savaşa hayır diyoruz, barış bizim yolumuzdur. Irkçılığa asla prim vermeyeceğiz. Bu konuda hepinizi hassasiyete çağırıyoruz.

“IRKÇILIK KARŞISINDA TÜRKİYE’NİN AYDINLIK YÜZÜ HDP’DİR”

Biliyorsunuz geçen ay İzmir’de Deniz Poyraz yoldaşımızı katlettiler. Afyon’da, Konya’da, Ankara’da hem mevsimlik işçilere hem de orada yıllardır yaşayan Kürt halkına saldıranlar ırkçılardır. Irkçılıkta buluşan muhalefet ve iktidarın karşısında Türkiye'nin aydınlık yüzü HDP’dir. HDP’nin temsil ettiği eşitliktir. Bunlara hepimiz sahip çıkalım.

“KÜRT HALKI BÜTÜN SALDIRILARI BOŞA ÇIKARACAK”

Kürt halkı yalnız değildir, savunmasız değildir. Eski zamanlar geçti, katliam politikaları ile Kürt halkını sindireceklerini düşünenler büyük yanılıyorlar. Kürt halkı artık çok daha bilinçlidir, örgütlüdür, güçlüdür, kararlıdır. Burada da yaşadığı her yerde de kendisine yönelecek bütün saldırıları boşa çıkaracak iradeye de güce de sahiptir. İşte buyurun bu meydan: HDP de budur.

“SEVDİKLERİMİZ, HALKIMIZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN AŞI OLALIM”

Sizden bir ricam daha olacak. Bakın pandemi halk sağlığını ciddi etkiliyor. Pandemiyi durduracak en etkili yollardan biri aşıdır. Evet devlete düşen görevler var ve yapmalıdır. Pandeminin bu hale gelmesinde iktidar sorumludur. Halk sağlığı yerine rant düşünüldüğü için binlerce insanımız pandemiye kurban gitti. Şimdi madem aşılar geç de olsa geldi, artık bizler de kendimiz için sevdiklerimiz, halkımız ve geleceğimiz için aşı olalım. Başka şeylere kulak asmayalım. Aşı olalım.

“NASIL ANADİLİNDE EĞİTİM VAZGEÇİLMEZ İSE ANADİLİNDE SAĞLIK DA VAZGEÇİLMEZDİR”

Sağlık hakkı en önemli haklardandır. Sağlık hakkının anadilinde verilmesi de kutsal bir haktır. Herkese sağlık hakkı anadilinde verilmelidir. Köylere Kürtçe bilen sağlık personelleri gönderilmelidir. Sağlık hakkı daha iyi uygulanmalıdır. Nasıl anadilinde eğitim vazgeçilmez ise anadilinde sağlık da vazgeçilmezdir. İktidar ne yaparsa yapsın, biz geleceğimizi ve halkımızı düşünelim, daha güçlü mücadele etmek için aşı olalım. Çünkü önümüzde daha çok yol var, çünkü yürüyeceğimiz daha çok mesafe var. Yok kapatma davasıdır, şudur budur bunlara aldırmayın.

“BİZ BU ÜLKENİN SİYASİ DENGELERİNİN ANAHTARIYIZ”

HDP’nin sizlerden aldığı güç, bu ülkenin siyasi dengelerini her zaman değiştirecek bir güçtür. Biz bu ülkenin siyasi dengelerinin anahtarıyız. Verdiğiniz destek sayesinde, sizden aldığımız inanç ve haklılık duygusu sayesinde bu ülkenin kaderini belirleyecek tutumu da ortaya koyacağız. Seçim erken ya da zamanında olsun, iradenizi Türkiye halkları ve ezilenleri ile buluşturacak, kararlarınızı bu ülkenin yönetimine taşıyacağız. Bize verdiğiniz hiçbir desteğin değerini bilmezlik etmeyeceğiz. Söz veriyoruz; inancınızın hakkını, desteğinizin gereğini yerine getireceğiz. Dimdik ayaktayız, HDP’yiz ve her yerdeyiz. Yolumuz açıktır.