Dilbilimci Zana Farqînî, yaşananların sürece aykırı olduğunu vurgulayarak, Kürtçeye yönelik tahammülsüzlüğün kabul edilemeyeceğini söyledi.
“Süreç yasal adımlarla desteklenmeli”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin devam ettiğini, ancak henüz yasal adımlar atılmadığını hatırlatan Farqînî, sürece zarar veren uygulamalara dikkat çekti. “Komisyonun adında kardeşlik, demokrasi gibi kavramlar var. Ama Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşmasına izin verilmemesi ve Amedspor’a ceza verilmesi halkta hayal kırıklığı yarattı” dedi.
Kürtçeye yönelik her türlü yasağın artık son bulması gerektiğini belirten Farqînî, “Yeni yüzyıla girilirken sorunların demokratik, meşru ve yasal zeminlerde çözülmesi gerekiyor. Devletin bir karar vermesi lazım; ya tekçi zihniyetle devam edilecek ya da çoğulcu siyaset yürütülecek. Bu konuda pratik adımlar şart” ifadelerini kullandı.
“Komisyon artık pratik adımlar atmalı”
Farqînî, iktidarın Kürtçeye yönelik saldırılar karşısında sessiz kalmasını da eleştirerek, şunları söyledi:
“Şu anda bir süreç var ve bu talep iktidardan geldi. O halde gereklilikler yerine getirilmeli. Meclis Başkanı’nın yasaları öne sürerek Kürtçe konuşulamayacağını söylemesi kabul edilemez. Komisyon Kürt sorununun çözümü için kurulmuştur. Artık rapor değil, pratik adımlar atılması gerekiyor. Yasalar Kürt halkının içini rahatlatacak şekilde olmalı. Hem siyasi çözüm hem de Kürt dili konusunda net adımlar atılmalıdır ki toplum da çözüm olduğuna inansın.”
Farqînî, Kürt siyasetçilerin ve diğer siyasi partilerin komisyon çalışmalarında Kürtlerin taleplerini dile getirmeleri gerektiğini vurguladı. “Kürt halkının haklarını ve kırmızı çizgilerini ciddi şekilde gündeme getirmeleri lazım. Siyasetçiler artık ‘Biz eskisi gibi yaşamak istemiyoruz’ demeli” dedi.
“Kürtçe için mücadele etmeliyiz”
Komisyondaki Kürt siyasetçilerin sadece halk adına değil, kendi kimlikleri adına da konuşmaları gerektiğini söyleyen Farqînî, şu çağrıda bulundu:
“Komisyon üyeleri Kürtlerin haklarını şeffaf şekilde dile getirmeli. Kürtçenin eğitim dili olması, Kürtçeye statü verilmesi, Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin tanınması konularını gündeme getirmelidirler. Eğer Türkler ile Kürtler birlikte yaşayacaksa, Kürtler de ‘Siz hangi haklara sahipseniz biz de o haklara sahibiz’ diyebilmelidir. Sloganlarla ‘Dilimiz onurumuzdur, kimliğimizdir’ demek yetmez; bunun gereklerini yerine getirmek gerekiyor. Artık tespit değil, talep ve çözüm dönemindeyiz.”
Farqînî, Kürt aydınları, siyasetçileri, yazarları ve sanatçılarına da sorumluluk düştüğünü belirterek, “Kürtçenin konuşulması konusunda ciddi mücadele edilmelidir. Değerlerimize ve dilimize saldırı olduğunda, buna karşı her yerde reaksiyon gösterip mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
