Başkan Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, Raperin’in 30’uncu yıl dönümü münasebetiyle yayımladıkları mesajlarda Kürdistan halkını kutladı.

Mesud Barzani: Yurtsever Kürdistan halkını kutluyorum

Raperin’in Kürdistan halkının kendi toprağı üzerinde özgürce yaşamasının ve demokratik haklarının kazanılması olduğunu belirten Barzani’nin, mesajı şu şekilde:

“Allah’ın adıyla

Raperin’in 30. Yıldönümünde şehit ailelerini, kahraman peşmergeleri ve tüm yurtsever Kürdistan halkını kutluyorum. Raperin sömürüyü, talanı reddetmek ve aynı zamanda Kürt kurtuluş mücadelesinin önemli bir durağıydı. Raperin’in amacı uzun süredir zorla alınmış, işgal altında olan Kürdistan halkının hak ve topraklarını geri almasıydı. Raperin Kürdistan halkının kendi toprağı üzerinde özgürce yaşamasının ve demokratik haklarının kazanılmasıydı. Bu bağlamda bu kutsal günde Raperin’in kazanımının korunması gerektiğini ve hiçbir şekilde bu yoldan dönülmemesine dikkat çekiyorum. Kürdistan halkı kanlı ve zorlu bir süreçten sonra haklarını kazanmış durumda; bu kazanımları ayaklar altına almak isteyenlere geçit verilmemelidir. Raperin kazanımlarını korumak için yüzbinlerce kişi bu kazanımları korumak gayesiyle canla başla çalışmaya hazırlar.”

Neçirvan Barzani: Kürdistan’ın şimdi daha çok birliğe ihtiyacı var

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Kürdistan’ın şimdi her zamandan daha çok birlik ve saygınlık çerçevesinde olması gerektiğini belirterek, Raperin tarzında bir birlikle tüm zorlukların üstesinden gelebileceklerini söyledi.

Kürdistan Bölgesi Başkanı’nın Mesajı, şu şekilde:

“Raperin’in 30’uncu yıldönümünde, şehitlerin aziz hatırasına selam olsun. Raperin’i saygıyla yad ediyor ve şehitlerin kutsal hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.

30 yıl önce Ranya’da hep birlikte el ele vererek işgale, sömürüye ve diktatörlüğe karşı, Peşmergeyle omuz omuza başkaldıran ve tüm şehirleri hakimiyetine alan tüm Kürdistan halkına selam ve sevgilerimi yolluyorum.

Bugün öyle bir dönemde o kutsal günü yad ediyoruz ki her zamandan daha çok o birlik ve beraberlik ruhuna ihtiyaç duyuyoruz. Her zamandan daha çok tüm taraf ve kurumların birbirlerine saygı duyup birlikte hareket etmeleri gerekir. Ancak bu şekilde Raperin amacına ulaşır ve şehitlerin aziz hatıralarına saygı duyulur.

Nasıl ki Raperin’de Kürdistan’da yaşayan tüm halklar ve dinler beraber el ele verip bir kazanımı elde ettiler ise şimdi de aynı perspektifle hepimiz birlikte zorlukların üstesinden gelebilir, yasal haklarımızı kazanıp koruyabiliriz.

Bu kutsal günde tüm Kürdistanlılardan, Raperin hatırasını birlik ve beraberliğin mayası haline getirmelerini, sorunların çözüme kavuşturulmasını, Kürdistan şehitlerinin hatıralarını yaşatmak ve aydınlık bir geleceğe beraber yürüme şiarıyla hareket edilmesini umut ediyorum.”

Mesrur Barzani: Raperin zulüm ve işgalin reddedilmesiydi

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, Güney Kürdistan halk ayaklanmasının (Raperin) 30’uncu yıl dönümü vesilesiyle yayımladığı mesajda, “Özellikle kahraman Peşmerge ve şehit aileleri ile Kürdistani halkını en içten dileklerimle kutluyorum” dedi.

Başbakan Mesrur Barzani, “1991 Ayaklanması (Raperin) Kürdistani güçler, Kürdistan halkı ve tüm bileşenlerin birlik ve ittifakın eseri olan büyük bir kazanımı ve zulüm, baskı ve işgalin reddedilmesiydi. Raperin, Kürdistan halkının özgürlük mücadelesinde tarihi bir dönüm noktasıydı. Raperin’in sonucu olarak federal bir Kürdistan Bölgesi ve resmi statüye sahip kurumlar oluştu. Bütün taraf ve bileşenleriyle her Kürdistan vatandaşı birlik içinde Kürdistan halkının ulusal ve anayasal haklarını savunmalı” ifadelerini kullandı.

Raperin’in yüksek değerleri olarak ortak yaşam, hoşgörü, barış ve Kürdistan halkının iyilikseverliği her zaman korunması gerektiğini belirten Barzani, Raperin ve Kürdistan’ın tüm şehitlerinin önünde saygıyla eğildiğini kaydetti.

Raperin

Güney Kürdistan halkı, 30 yıl önce bugün (05 Mart 1991) Baas rejimine karşı büyük bir ayaklanma başlattı. Kürtçede “ayaklanma” anlamına gelen Raperin, sonuçları ve doğurduğu gelişmeler nedeniyle Kürdistan tarihinde çok önemli bir yer edindi.

Güney Kürdistan halkının Irak’ta Baas rejiminin zulüm ve işgaline karşı yürüttüğü mücadele 5 Mart 1991’de başlatılan Raperin’le birlikte yeni bir dönemece girdi.

Halk tarafından başlatılan ve daha sonra Peşmerge’nin de katılımıyla dalga dalga gelişen ve büyük bir ayaklanmaya dönüşen Raperin’le Güney Kürdistan topraklarının büyük çoğunluğu Baas işgalinden kurtarıldı. Tüm kentlerde, ilçe ve köylerde Baas rejimi kurumları ve Irak ordusunun varlığına son verildi.

Raperin’in kronolojisi

Güney Kürdistan halkı 30 yıl önce, 5 Mart 1991’de Süleymaniye’ye bağlı Raniye ilçesinde Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas rejimine karşı büyük bir ayaklanma başlattı.

Raperin’in ilk günü Ranya ilçesi ve Çwarqurna, Bıtwen Ovası, Haciawa ve Serkepkan bölgeleri kurtarıldı.

Ertesi gün (6 Mart), Süleymaniye’ye bağlı Bazyan ve Pışder Ovası bölgeleri Saddam’ın askerlerinden temizlendi.

7 Mart günü Süleymaniye halkı ayaklanarak, sabaha karşı Emniyet Müdürlüğü ve Selam Karakolu’nu ele geçirdi.

DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI

Raperin, üçüncü gününde, Çemçemal, Halepçe, Arbat, Zerayan ve Piramagrun’a sıçradı.

Aynı gün içinde Süleymaniye - Kerkük anayolu peşmergelerin kontrolüne geçti.

9 Mart’ta Koye (Köysancak) Şeqlawa ve Basımra ilçelerinde halk ayaklandı.

Erbil’e bağlı Soran ilçesi, Haci Omeran, Mergesor, Çoman, Spılk, Xelifan, Herir, Batas, Mesif, Taktak, Ağcalar ve Karahencir halkı da rejime karşı bayrak kaldırdı.

11 Mart günü Erbil halkı ayaklandı ve aynı gün içinde Kesnezan, Bınaslawa, Daratu, Kuştepe, Şawes, Birzin, Malaomer, Cedide, Topzawa, Kewrgosk, Bahırke ve Berhuştır bölgelerinden rejim güçleri çıkartıldı.

Hanekin ve Celavla ilçelerinin yanısıra Musul’a bağlı Mahmur ve Duhok’a bağlı Akre, Bıcil, Surçi bölgeleri, Berderaş, Cinarte, Zırebar ve Şeyhan bölgeleri kurtarıldı.

13 Mart’ta Zaho, Slevan, ayaklanırken, Kerkük’e bağlı Pirde nahiyesi, Germiyan’da ise Kelar ve Cebara bölgeleri rejimden alındı.

Duhok halkı 14 Mart ayaklanarak, Zaweta, Sersing, Deraluk, Şiladze, Amediye ve Bamerne bölgelerinde kontrolü sağladı.

15 Mart’ta Sımel halkı, 16 Mart’ta Serbaşah, Karaçuh ve Mahmur, 18 Mart’ta Pirde ve etrafı, 19 Mart’ta Kerkük bölgesi Baas’tan arındırıldı.

Kerkük halkı 20 Mart’ta ayaklanarak kent merkezinden Saddam rejimini attı.

21 Mart’ta Kerkük’te Newroz ateşi yanarken, kentteki Halid karargahında çatışmalar devam ediyordu.

Ordunun saldırısı, göç ve BMGK kararı

27 Mart 1991’de Irak Ordusu büyük bir saldırıya başladı, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden sivilleri birkez daha katletti. Aynı gün Kerkük, ayın 31’inde ise Erbil işgal edildi.

Ardından Güney Kürdistan halkının büyük göçü başladı ve yüz binlerce kişi Rojhılat ve Türkiye sınırlarını geçti.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Fransa ve Belçika’nın talebi üzerine 5 Nisan 1991 tarihinde Güney Kürdistan’da oluşturulacak güvenli bölge ile Kürtlerin Irak ordusunun saldırılarından korunması, insani yardımların ulaştırılması ve göç edenlerin eski yerlerine dönmelerinin sağlanmasına karar verdi.

688 sayılı BMGK kararı ile Baas rejimi güçlerinin 36’ıncı paralel’in kuzeyine geçişleri yasaklanarak, bu bölgede uçuşa yasak bir alan oluşturuldu. Bu karar ile BM, 1925 yılında Milletler Cemiyeti’nin Musul meselesi ile aldığı karardan sonra ilk kez Kürtleri tanıma ve korumaya dönük bir kararı oldu.

Oluşturulan uçuşa yasak bölge ile bir nevi Kürdistan Bölgesi defacto olarak özerk bir bölge oldu.

Raperin Kürdistan’daki siyasi cephede de birliğe yol açtı. 1991 yılının Aralık ayında Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) öncülüğündeki Kürdistan Cephesi, Kürdistan Bölgesinde bir parlamento seçimi yapılmasına karar verdi.

7 Temmuz 1992’de bakanlar kurulunun oluşturulmasının ardından Kürdistan Parlamentosu 4 Ekim 1992’de Kürdistan’ı Irak’ın içinde federal bir yönetim olarak ilan etti.

Bu federal yönetim 2003 yılında ABD’nin Irak’ta Saddam rejimini devirmesine kadar uzanan yaklaşık 10 yıl boyunca Saddam’ın ekonomik ve siyasi baskılarına direnerek işleyişini devam ettirdi