Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı operasyon dördüncü gününde devam ediyor. Rusya’ya bağlı güçler Ukrayna’nın başkenti Kiev’e kadar geldi. Ukrayna tarafından yapılan müzakere çağrısına Rusya olumlu yanıt vermesine rağmen henüz masa kurulmuş değil. Yaşanan sıcak çatışmada birçok asker ölümü gerçekleşirken, resmi olmayan bilgilere göre, onlarca sivilde yaşanan çatışmalar nedeniyle hayatını kaybetti. Dünyanın her yerinde yapılan barış çağrıları ise sürüyor, halklar sokaklara çıkarak yaşanan savaşın son bulmasını talep ediyor.

İki ülke arasında başlayan savaşın bir etkisi ise tüm dünyada ekonomik olarak görülmeye devam ediyor. Savaşla birlikte dünyada petrol fiyatlarında bir hareketlenme yaşanırken, savaşın devam etmesinin birçok etkisinin de olacağına dair tahminler yürütülüyor. İki ülkeyle de ekonomik ilişkileri bulunan Türkiye’nin ekonomisi ise ilk saldırı hamlesinden sonra etkilenmeye başladı. Altın ve döviz kurunda yaşanan artış bugün yine kendisini gösteriyor.

DÜNYADA ŞİDDETLİ ETKİLER OLMAZ

Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine etkilerini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Görevlisi İzzettin Önder değerlendirdi. Savaş konuşulduğunda iktisadın tipik bakış açısının, “Savaş ekonomisi oluşabilir mi?” olduğunu söyleyen Önder, kendisinin bunu görmediğini dile getirerek, “Çünkü ilk olarak bu bekleniyordu. İkincisi ise eğilimi belli oldu. Böyle bakınca dünyada çok şiddetli etkiler beklenemez. Borsaların, kurların alt üst olması beklenemez, ancak kıpırdanmalar olur” dedi.

Bakan Işıkhan'dan Emekli Maaşlarıyla İlgili Kritik Açıklama: Kimleri Etkileyecek? Bakan Işıkhan'dan Emekli Maaşlarıyla İlgili Kritik Açıklama: Kimleri Etkileyecek?

RUSYA EKONOMİSİ GÜÇLÜ DEĞİL

Rusya’nın geniş bir ülke olmasına rağmen ekonomisinin çok güçlü olmadığını belirten Önder, “Orta derecede bir Avrupa ülkesi gibi ekonomisi var. Ekonomik zorluklara uzun süre dayanacak kapasitesi yok. Rusya Avrupa’nın enerji tedarikçisi. Özellikle Almanya belki yüzde 70’in üzerinde Rusya’ya bağlı ama bu tedariki kesemez. Çünkü büyük para kazanıyor” diye belirtti.

EKONOMİK SAVAŞ

NATO’nun ve ABD’nin savaşa karşı sessiz kalmasının bir işaret olabileceğinin altını çizen Önder, “Sessiz kalmaları ve Rusya’yı böyle bir hamleye iterek ekonomik olarak çökertmeye yöneltmekti. Bence bunu yapıyorlar. Soğuk savaş sırasındaki yıldız savaşlarına benzetiyorum. Amerika ile Sovyetler arasındaki uzay yarışı nedeniyle Sovyetler ekonomik olarak çökmeye başladı. Burada yine aynı oyun oynanıyor. Bu savaş bence bir ekonomik savaştır. Ekonomide kazançlı çıkabilmek için Rusya harekete geçirildi. Peki kim kazanacak bu ekonomik savaşı? Kaybeden Rusya olacak. Bu savaşa girmediği halde Rusya’ya ambargo koyan batı daha karlı çıkacak. Ne anlamda, insani anlamda söylemiyorum, kapitalist anlamda söylüyorum” ifadelerini kullandı.

GÖZDAĞI AMBARGOSU

Avrupa ve ABD ile Rusya’nın arasında ciddi ticari anlaşmaların olduğunu anımsatan Önder, bundan dolayı Avrupa ve ABD’nin, Rusya’nın çok fazla çökertilmesini istemeyeceğini söyleyerek, “Rusya çok fazla çökertildiği zaman bu ticari anlaşma da aksayabilir. Bu sefer bumerang gibi Avrupa ve ABD’yi da vurabilir. Şimdilik bir ambargo koydular. Kısıtlı bilgiyle verilecek cevap, ‘öyle bir ambargo koyalım ki bir gözdağı olsun ama ticaretimiz de devam etsin’ ambargosuydu” dedi.

TÜRKİYE KIRILGAN ZEMİNDE KARŞILADI

Ana akım iktisatçıların Türkiye’de krizin olmadığını söylediğini aktaran Önder, bu yargıya ise “Bir ekonominin krizde olmasının ölçütü iki dönem üst üste eksi büyüme yaşamış olması” gerçeği ile söylediklerini dile getirdi. Önder, “Türkiye’de eksi büyüme yok ama Türkiye’de gelirler finans kesiminde, birkaç kesimde oluşuyor. Buralarda oluşan paralar milli geliri yükselmiş gibi gösteriyor. Türkiye’de gelir dağılımı şiddetle bozuk ve bozuluyor. Türkiye’de ciddi bir tasarruf açığı, çok şiddetli borca sürüklenme potansiyeli var. Türkiye bu krizi tamamıyla çöküşe doğru giden, nüfus artışı, kentleşmesi, sanayileşmesi dengesiz bir durumda karşıladı. Türkiye kırılgan bir zeminde savaşı karşıladı” şeklinde konuştu.

KIRILGAN BİR EKONOMİ

“Türkiye her alanda kırılgan bir ekonomidir” diyen Önder, bugün kurların baskılanarak tutulduğuna işaret etti. Önder, “Tutulması da bizim kendi paramızla yapılmıyor. Swap ile gelen borç paralarla yapılıyor. Bu demektir ki belki daha fazla borç almamız lazım. Hatta Türkiye bence çok önemli bir yerde. Böyle borçlandıkça ve ekonomisi aşağıya doğru gitmesiyle birlikte potansiyel borç vericiler bekliyorlar. Verilecek borçların siyasi bir bedeli olur” dedi.

KURU DAHA FAZLA BASKILAYAMIZ

Yaşanan savaş durumunda Türkiye’nin pek çok yönden etkileneceğinin altını çizen Önder, “İlk olarak ticari yönden etkilenecektir. Çünkü ithalat ve ihracat açısından direk Ukrayna ve Rusya ile ciddi bir ilişkimiz var. Borsa hareketlenmeleri ve finansal hareketlenmeler olacaktır. Savaşın durmaması halinde faiz ve kurlarda yükselme meydana gelecektir. Biz ne kadar kuru baskılayabiliriz. Zaten Merkez Bankası’nda bizim paramız yok. Swap ile gelen paralarla ne kadar baskılayabiliriz onu da bilmiyorum. Bence çok fazla baskılayamayız” diye belirtti.

YOKSULLAŞMA ARTACAK

Yaşanan savaşın enerji fiyatlarını da yükselteceğini söyleyen Önder, “Türkiye’nin gidişatı gerçekten hoş değil. İktisatçı olarak söylüyorum. Bu neye yol açar. Giderek yoksullaşmaya, orta tabakanın erimesine, orta tabakanın giderek fakirleşmesine yol açar” ifadelerini kullandı.

DAHA DA KIRILGAN HALE GELECEK

“Türkiye’nin buraya dair bir çözüm üretmesi zor” diyen Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bu duruma çözüm üretmeye çalışıyormuş gibi gözükecektir. Fakat burada bir şansı da oldu. Böyle bir savaş olması bir gerekçe oluşturdu. Faizler, kur artacaktır. Bütün amaç 2023, belki de erken seçime kadar bu kriterleri tutmak. Bu çok zordu ama şimdi bu bir şans açtı önlerine, savaşı bahane olarak gösterecekler. Ekonomi bunu karşılama gücüne sahip değil. Böyle şeyler güçlü bir ekonomiyle karşılanabilir. Almanya karşılayabilir mi? Ben sanmıyorum orada da bir miktar enflasyon yükselecektir. Biz belki de bu olayın içinde taraf olmasak da varız. Ekonomik ilişkiler itibariyle. Ama en kırılgan ekonomiyle, daha da kırılgan hale geleceğiz.” (MA / Kadir Güney)