İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mevlana etkinliğinde 'Türkçe ezan' okunduğuna yönelik iddialara, "Bir kere Şeb-i Arus’da ezan yok. Türkçe ezan istismarı var burada; çok acı. Öyle ifadelerde bulunuyorlar ki; ‘Şeb-i Arus’da naatlar, beyitler de Arapça okunmalı’ vesaire gibi. Bir kere naatlar ve beyitler, Şeb-i Arus’da Farsça’dır. Bu tarzı ve yaklaşımı ortaya koyan, çok ayıp ediyor" karşılığını verdi. "Türkçe Kur'an" okunmasıyla ilgili olarak inceleme yapıp süreci anlamaya çalıştıklarını belirten İmamoğlu, "Bana göre de Şeb-i Arus töreninde Kur'an'ın Arapça okunması gerekir" dedi.

İmamoğlu, “Adil, Yeşil ve Yaratıcı İstanbul Yolunda 18 Ay” başlığıyla düzenlediği “hesap verme” etkinliğinin ardından, Haliç Kongre Merkezi’nde gazetecilerle bir araya geldi.

İmamoğlu’na, İBB ve Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı (EMAV) iş birliğiyle Mevlana’nın 747. vuslat yıl dönümünde Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen Şeb-i Arus töreni sonrasında yaşanan “Türkçe ezan” tartışmaları da soruldu. İmamoğlu, “İBB’nin Şeb-i Arus etkinliğinde Türkçe Kur’an okunması eleştirilere neden oldu. Diyanet İşleri Başkanı, ‘Caiz değildir’ açıklaması yaptı. Sizin değerlendirmeniz nedir” sorusuna, şu yanıtı verdi:

'BENCE DE ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE KUR’AN’IN ARAPÇA OKUNMASI GEREKİR'

DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI

“Bir belediye başkanı, oturup da programları yazıp, çizmez, hazırlamaz. Böyle bir şey ne geçmişte ne bugün ne de bir başka belediyede olmamıştır. O bakımdan bu noktada bilgimin olmadığı bir detayla ilgili her türlü eleştiriye de saygıyla yaklaşmak durumunda olan bir belediye başkanıyım. Her durumda, her ortamda da bunu sağlamaya çalışıyorum. Hata olabilir, eksiklik olabilir; bakıyoruz, araştırıyoruz. Bu anlamda çok detaylı da araştırıyoruz. Şunu da net ifade edeyim: Bence de Şeb-i Arus töreninde, Yüce Kur’an’ın Arapça okunması gerekir. Bunu derken, unutmayalım ki, dilimiz bizim için önemli. Dilimizi yok sayarak, anlatırken Türkçemizi düşmanlaştırma çabalarıyla tanımlama yapmanın da büyük bir yanılgı olduğunun altını çizmek isterim.

'TÜRKÇE EZAN İSTİSMARI VAR BURADA'

Burada bu konu açılmışken, hepinizin zihninde olan başka soruları da cevaplamak isterim. Bir kere dünden bugüne konuşmacılar, köşe yazarları bir ezan sürecini tarifleyerek, ‘Bu törende ezan şöyle okundu, böyle okundu’ dedi. Bir kere Şeb-i Arus’da ezan yok. Türkçe ezan istismarı da var burada; çok acı. Bugünün gündemi üzerinden bunu yapan insanların makamları da önemli. Bir cümle bile kurarken, çok dikkat etmesi gereken insanlar da var sürecin içerisinde. Hatta öyle ifadelerde bulunuyorlar ki; ‘Şeb-i Arus’da naatlar, beyitler de Arapça okunmalı’ vesaire gibi. Bir kere naatlar ve beyitler, Şeb-i Arus’da Farsça’dır. Ben, bu konu ilk gündeme geldiği andan itibaren bütün detaylarıyla süreci inceleyen bir belediye başkanıyım. Bu tarzı ve yaklaşımı ortaya koyan, çok ayıp ediyor. Hem Mevlana’nın maneviyatına hem Şeb-i Arus sürecine çok ayıp ediyor.

'KÖY CAMİLERİNDE DEFALARDA EZAN OKUMUŞ BİRİYİM'

Şeb-i Arus’da ezan yok. Türkçe ezan okunması da söz konusu değil zaten. Bir de bitmeyen bir rahatsızlık var. Bunu da ifade etmek isterim: ‘Vay efendim, Ekrem İmamoğlu niye Kur’an okudu?’ Ne büyük bir rahatsızlık yaratmış ya. Çok enteresan. Kur’an-ı Kerim’i okumak… Bunun üzerinden benim dışımda binlerce yorum yapıldı. Evet; ben Kur’an’ı Kerim’i okudum; okurum da. Neden sizi rahatsız ediyor? Derdi ne insanların? Ekrem İmamoğlu, Kur’an okumuş. Siyasi rant için; hele hele oy devşirmek için bunu kullananlar, günahın en büyüğü ile karşı karşıyadır; bunu söyleyeyim. Asla kullanılamaz. Bir şeyi unutmasınlar; bu sözleri taşımaya çalıştıkları ya da bu tarz davranışlarla, bu konuyla muhatap edip başka kavramlarla ilişkilendirmeye çalışanlara şunu hatırlatmak isterim: Karşılarındaki Ekrem İmamoğlu. Ben de kendimi biliyorum. Bunu söylemek istemezdim; ama ben de 6’lı, 7’li yaşlardan itibaren dini eğitim almış birisiyim. 10’lu yaşlarımda defalarca da köy camilerinde ezan okumuş birisiyim. O yüzden işlerine baksınlar. Bu işler üzerinden, siyasi fayda elde etmeye siyasi rant elde etmeye çalışmasınlar.

'DAHA DİLİNE SAHİP OLAMAYANLAR...'

Hata olabilir. Hataları tespit edebilir, eksiklikleri giderebilirsin. Bir daha yinelenmesine fırsat vermeyebilirsin. Bu şekilde süreç toparlanır. Edepli davranış bunu gerektirir. Edep, inancımızda çok önemli bir kavram. Edep denince, daha önce not aldığım iki üç cümleyi sizinle paylaşmak isterim özellikle Hz. Mevlana olunca: ‘Güzellik dilin altında gizlidir. Sükût, incelik, edep ve zerafet, insanı her gittiği yerde sultan yapar.’ Daha diline sahip olamayanlar, bunun ötesinde tavsiye vermeye kalkamasınlar. Gülerek izliyorum. Edep nedir biliyor musunuz? Bu da derin bir felsefedir: Her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.”

'DİYANET'İN BAŞINDAKİ KİŞİ İKTİDARIN TEMSİLCİSİ'

Diyanet İşleri birçok konuda açıklama yapıyor. Diyanet, Cumhuriyetimizin döneminde kurulmuş, çok değerli bir kurumumuz. Bu kurumla başındaki kişiyi ayırt etmek lazım. O, ne yazık ki siyasi iktidarın temsilcisi halini gelmiş bir kişidir. Özellikle benim seçimimde yaşadığım olayların içerisinde bilfiil, siyasi sürecin ve mekanizmasının bir parçası haline gelmiş durumuyla da bunu ispat etmiş biridir. Dündün beri şaşkın bir biçimdi, yine bu sürecin içine ilginç bir dille katılmasını hayretle izliyorum. Neymiş efendim, ‘Başka bir dilde okunduğu zaman Kur’an olamaz.’ Yıllarca basın yazdı, çizdi okudu ve Türkiye’de hayranlıkla takip ettik: Cat Stevens. Biliyorsunuz Müslüman olmuştu ve Yusuf İslam adını almıştı. Cat Stevens, tahmin ettiğiniz gibi Arapça bilen biri değildi. İngilizce okuyarak Müslüman olmayı tercih etti. Yani, çok sığ bir akıl ve çok sığ bir tarif. Yani, Türkçe’mizi düşmanlaştırmaya çalışmak, başka bir boyuta taşımak çok ayıp.”

'GÖREVDEN ALMAYA MERAKLI OLANLAR SAĞINA SOLUNA BAKSINLAR'

Bir başka husus; yani seçim meydanlarında Kürtçe Kur’an anlatıldı ve tanıtıldı. Ki Kur’an’ın Kürtçe basılması kadar da doğal bir şey yok. Ama tabii bu siyasete alet etmek için miydi yoksa başka bir duyguda mı yapılmıştı? Onu da açıkçası hayretle izliyorum. Soruşturma yapıyoruz, süreci anlamaya çalışıyoruz. Eksikliklere bakıyoruz. Bize bazı kesimlerden baskılı bir tarifle ‘Görevden alın’ vesaire gibi yazanlar çizenler oldu. Bu konuda da şunu söyleyeyim: Biz bakarız ederiz içeriğine, davranış biçimine. Gayet iyi niyetle işini yapan insanlar vardır bizim aramızda. Eğitimli, liyakatli insanlardır. Eksiğine bakarız, gediğine bakarız. Düzeltmesi için fırsat veririz. Düzelteceklerinden de hiçbir şüphem yoktur. Şunu net belirteyim; görevden alma konusunda meraklı olan birileri varsa bence onlar kendi sağına soluna baksınlar. Bizim idari süreçlerimizle ilgilenmesinler. Nihayetinde basit bir konu değil, inancımızla ilgili bir konuyu konuşuyoruz hassas ve dikkatli bir şekilde.”

'BOŞ İŞLERLE UĞRAŞIP KENDİLERİNİ YORMASINLAR'

İBB Başkanı İmamoğlu, Fatih’in tablosunun sahte olduğuna dair İstanbul Valiliği'nin başlattığı incelemeyle ilgili soruyu da şöyle yanıtladı: “Boş işlerle uğraşıp kendilerini yormasınlar” şeklinde cevap verdi. İmamoğlu, "Valilikten bazı sorular gönderildi. İhbar edilmiş de işte Fatih’in tablosunun, Bellini’nin tablosunun sahte olduğuna dair, şu an da bu sorulara kurumumuz cevap veriyor. Bu tür işler öyle başlar, sonra da soruşturma açılsın mı açılmasın mı kararı verilir, sonra da başka şeylere dönüşür. Ben de diyorum ki bunlar boş işlerdir, umarım bazı kurumlarımız Kanal İstanbul sürecinde ki gibi boş işlerle uğraşıp kendilerini yormazlar. Şu an da cevaplarımızı da veriyoruz zaten.” (ANKA)