Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 9 Kasım’da açıkladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisine dair siyasi partilerle görüşmelerini sürdürüyor. Davutoğlu, beraberindeki heyetle birlikte HÜDA-PAR Genel Merkezi’ni ziyaret etti.

Davutoğlu ve HÜDA-PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, bir buçuk saatlik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, “Türkiye’nin ekonomik olarak cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde içine düştüğü büyük ekonomik girdabı, fakirleşmeyi, yoksullaşmayı hep beraber görüyoruz” dedi.

ÇIPLAK ARAMA İDDİASI

Hukuk alanında da ciddi problemler yaşandığını belirten Davutoğlu, “İnsan onurunu ihlal eden çıplak arama iddiaları var. Bu iddialar doğru bir zemine dayanıyorsa, kapsamlı bir araştırma yapılıp kamuoyu ile paylaşılsın. Bu iddiaların, kamu vicdanını ve devletin itibarını ciddi şekilde sarstığını görüyoruz” diye konuştu.

Meclis gündeminde bulunan derneklere kayyım atama yetkisini de genişleten kanun teklifini de eleştiren Davutoğlu, “Sivil toplumu tümüyle tehdit altında alan uygulamalar söz konusu. Hızlı bir otoriterleşme trendi içindeyiz” dedi.

Görüşmede bölgedeki demokratik hak ve özgürlüklerin korunması konusundaki kaygıların da karşılıklı olarak gündeme geldiğini söyleyen Davutoğlu, “Biz Türkiye’nin her bir köşesinde aynı kuralların, aynı ilkelerin hayata geçirilmesinin ülke birliği açısından elzem olduğu kanaatindeyiz. Batıda ne hak varsa Doğu ve Güneydoğunun en ücra mecrasındaki vatandaş da aynı hakkı kullanabilmeli” dedi.

HÜDAPAR Genel Başkanı İshak Sağlam ise siyasi partilerin ülke meseleleriyle ilgili mutlaka dayanışma içinde olması gerektiğini belirterek, “Görüşmelerin devam etmesi bizce de çok önemlidir” dedi.

AİHM’İN SELAHATTİN DEMİRTAŞ KARARI

AİHM’in Selahattin Demirtaş kararı ve bunun karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

“Bazı hukuk ilkeleri belli kişi isimleri üzerinden tartışıldığında o ilkelerden sapmalar yaşandığını acı bir şekilde tecrübe ettik. Selahattin Demirtaş olur başka isimler olur, kim olursa olsun bir suçlama ile muhatap olmuş kişi yargılanırken istisnai bir durum olmadığı sürece tutuklu şekilde yargılanmaması gerektiğini kanaatindeyiz. Tutuklu yargılanmaya esastan karşıyız. AİHM’in dayandığı temel insan hakları ilkeleri Türkiye’nin de saygı duyduğu temel ilkelerdir. Burada iç hukuk tamamlanmamış ise yetkilere düşen iç hukuk süreçlerini tamamlamaktır. Uzun süren yargılamalarla iç hukuk tamamlanmamıştır diyerek sonra eleştiri söz konusu olduğunda bunu gerekçe olarak söylemek doğru değil.”

‘AİHM KARARLARI SORGULANABİLİR OLMALI’

İshak Sağlam da dosyanın ve AİHM kararının içeriği hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmadığı için görüş bildirmenin doğru olmadığını söyledi. Ancak Sağlam, ilkesel olarak AİHM kararlarının kabul edilmesinin zorunluluk olduğunu belirtti. Sağlam, bir hukukçu olarak AİHM dosyalarını takip ettiğini belirterek, şunları söyledi: “AİHM’in kararlarının önemli bir kısmı siyasi kaygılarla verilen kararlardır. Yasal olarak kendimizi zorunlu hissetsek bile ruhen AİHM kararlarının sorgulanabilir olması gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası birlikteliklerde yönelişimizin AB’den ziyade İslam toplumuyla olması gerektiğini dile getiriyoruz” dedi.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİM KÜLTÜRÜMÜZE AYKIRI’

Sağlam, bu kapsamda İstanbul Sözleşmesini de hedef aldı, “Biz yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bizim medeniyetimiz ve kültürümüze aykırıdır. Batı medeniyeti ile bizim medeniyetimiz arasında bir gen uyuşmazlığı var” dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMALARI

DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI

Çözüm süreci tartışmalarıyla ilgili bir soru üzerine de Davutoğlu, “Türkiye’nin şu anda en temel meselesi bütün vatandaşların demokratik standartlarda hukuk devleti düzenine kavuşmasıdır. Bu sağlanmadan herhangi başka bir konuda; ekonomik, siyasi, sosyal konularda mesafe almak mümkün değil. Maalesef 90’lı yıllardaki güvenlikçi ve dışlayıcı bir dil, söylem ve eylem Türkiye’nin bütününde, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da etkili kılınıyor. Ciddi mesafe alınmış konularda dahi ciddi geriye gidişler yaşanıyor” dedi.

Kürt vatandaşların kayyum düzeni ile iradelerinin yok sayıldığını, gençlerin ciddi istihdam, işsizlik ve gelecek kaygısı yaşadığını ve eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sistemde yer alma talepleri olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Bu taleplerin yerine getirilmesi lazım” dedi.

‘KAPSAYICI BİR ANAYASAL DÜZEN OLMALI’

Kürt meselesi bağlamında geçmiş tecrübelerin değerlendirilebileceğini söyleyen Davutoğlu, “Ancak bu yeni dönemde demokratik hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda hiçbir vatandaşımızın dışlanmadığı, ötekileştirilmediği Türkiye’de anayasal düzenin en kapsayıcı şekilde dile getirildiği, tüm vatandaşların haklarının gözetildiği yeni bir zihniyet devrimine ihtiyaç var. Geçmişte çözüm süreci yaşanırken kamu düzeni aksamaları yaşandı, kamu düzeni sağlanırken de en demokratik hakların ihlal edildiği uygulamalar söz konusu oldu. Biz bu ikilemin aşılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye her tür yeni düşünceye açık olmalı” diye konuştu.

‘KİMSEYİ MUHATAP ALMADAN ANAYASAL DEĞİŞİKLİK YAPILMALI’

HÜDA-PAR Genel Başkanı İshak Sağlam ise çözüm süreci tartışmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeye dair soruları yanıtladı.

Sağlam, şunları belirtti:

“Herkesin kendine göre isimlendirmeleri var. Biz isimlendirmelere çok takılmıyoruz ama Türkiye’de şu anda canımızı acıtan bir husus var. Vatandaşların önemli bir kısmı kendi kültürel haklarının tam olarak tanımadığı konusunda şikâyetleri var. 40 yıla yakın bir süredir bu konuyu gündeme getirerek bu kılıf altında ülke insanın enerjisini buraya harcayan, 50 binden fazla insanın katledildiği, ülke ekonomisinin önemli bir kısmının heba olmasına neden olan bir sorun ile karşı karşıyayız. Biz bunu temel insan hakları olarak görüyoruz. Kimin ne isim verdiği çok önemli değil, her vatandaşın eşit bir şekilde bu ülkede yaşama, birinci sınıf vatandaş olarak görülme hakkı var. Bizim temel düşüncemiz bunun Anayasada garanti altına alınmasıdır. Hükümetlerin değişmesiyle, müdahalelerle bozulmayacak bir hale gelmesidir. Bu ülkenin temelinde Kürtlerin ve Türklerin birlikte oluşturduğu bir devlet var. Bu ilk günden beni böyle ama bir süre sonra insanların önemli bir kısmının inkâr edildiği, yok edilmeye çalışıldığı, katliamlara uğradığı bir dönemi yaşadık.

“Ülke insanın önemli bir kısmının geçmişte uğradığı hukuksuzluklara, zulümlere karşı bir çekincesi var. Kendini anayasada görmek istiyor, anayasaca tanınmak istiyor. Sayın cumhurbaşkanına da bunu izah etmeye çalıştık. Tabi herkesin bu konuyu isimlendirmesi farklı olabilir ama bir sorun var ve bunun çözülmesi gerektiği konusunda kimsenin şüphesi yok.

“Çözüm süreciyle ilgili olarak, biz bunu temel insan hakları olarak gördüğümüzden dolayı daha önce yaşadığımız gibi birileriyle masa etrafında oturup konuşmanın gerekli olmadığını, temel insan haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını, isteğe bağlı olmadığını düşünüyoruz. Yeni bir sürece, oluşuma gerek yok. Yeni bir zihniyete ihtiyaç var. Hiç kimseyi muhatap olmadan yapılması gerekenleri anayasaya yerleştirelim. Bir kısım insanlar ellerinde silahla dolaşıyorsa, bu silahları bıraktırmak için artık güvenlik güçleri mi istihbarat örgüleri mi kim yapıyorsa bir şekilde konuşsun, silahları bıraktırsın. Ama insan haklarının veya Kürtlerin istediği temel hakların pazarlık konusu olarak yapılmasına biz karşıyız.”

Sağlam, “Başkanlık sistemini hala destekliyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine de 12 Eylül anayasasının değiştirilecek olması nedeniyle referandumda Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini desteklediklerini hatırlatarak, “Cumhurbaşkanlığı sistemi bizim bugüne kadar denemediğimiz bir sistemdi. Parlamenter sistemin sıkıntıları var. O sisteme temelden karşıyız ve orada duruyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uygulanabilir ve güzel sonuçlar verebilir” dedi.

Davutoğlu, cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili bir soru üzerine ise hem çıplak arama iddiaları hem de açlık grevleri konusunda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun araştırma yapmasını önerdi.