7 Haziran 2015 genel seçimlerinde 13.2 oy alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis’te 80 milletvekili ile temsil edilme başarısı gösterdi. Tek başına iktidar şansını kaybeden AKP’nin koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kalırken Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Kasım için yeniden seçim kararı verdi. 7 Haziran seçimlerinin ardından Suruç ve Ankara katliamlarında yüzlerce kişi hayatını kaybetti. HDP’nin yüksek oranlarda oy aldığı 11 il ve 45 ilçede sokağa çıkma yasakları ilan edildi. İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre 71’i çocuk 322 sivil yaşamını yitirdi.
HDP VEKİLLERİNİN DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILDI
1 Kasım Genel seçimlerinde HDP yüzde 10 barajını aşarak 10.7 oy aldı ve 59 milletvekiliyle meclise girdi. HDP’nin yeniden meclise girmesi ile vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tekrar gündeme geldi. AKP-MHP’in ortak kararı ve CHP’nin de destek vermesiyle 20 Mayıs 2015 tarihinde Meclis’te yapılan oylamayla vekillerin dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Ayrıca 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde onlarca Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. Demokratik Bölgeler Partisi’nin 102 belediyesinin 94’üne kayyım atandı, 75 belediye eş başkanı ve başkanvekili tutuklandı.
Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan 4 ay sonra, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 11 milletvekili evlerine yapılan operasyonlarla gözaltına alındı ve tutuklandılar.
HDP’nin 12 milletvekilinin gözaltına alınıp, 9 milletvekilinin tutuklandığı 4 Kasım’ın 6. yıl dönümünde HDP Mardin Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ebru Günay ile konuştuk.
'4 KASIM TÜRKİYE SİYASİ TARİHİ AÇISINDAN BİR MİLAT OLUŞTURDU'
Demokrasiye darbe girişiminin bu süreçle başladığını belirten Günay, o günden sonra demokratik siyaset alanının her geçen gün daha da daraldığını ifade ediyor.
“Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla şunu çok açık gördük: O dönemki tartışmaları herkes bir şekilde hatırlar. Dokunulmazlıkların kaldırılması sözde bütün partilere uygulanacaktı ama hiçbiri gerçekleşmedi. Sadece HDP’nin siyaset dışına itilmesi hamlelerden bir tanesiydi. Başta iktidar partisi olmak üzere birçok milletvekilinin fezlekesi olmasına rağmen dokunulmazlık süreci hiçbirine işletilmedi tam aksine HDP’ye dönük bir operasyondu.”
Demirtaş, 4 Kasım 2016'da Edirne F Tipi Cezaevi'ne nakledildi.
'DOKUNULMAZLIKLAR MUHALEFETİN DESTEĞİYLE KALKTI'
HDP söz konusu olduğunda iktidarın ve muhalefetin nasıl yan yana geldiğini kamuoyunun bildiğini söyleyen Günay, o süreçten bu yana vekillerin hala tutuklu olduğunu ifade ediyor.
“Hatırlarsanız iktidarın siyaseten baş edemediği muhalefeti başka türlü siyaset dışına itme ve ekarte etmenin bir yöntemi olarak dokunulmazlıkların kaldırılması, milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması bunu gösterdi. Biz bunu çok ifade ettik ama yine hatırlarsınız AİHM Demirtaş Türkiye kararına tam da benzer bir değerlendirme yaptı. İktidarın anayasal değişikliği, muhalefeti ekarte etmesini AİHM bu kararda açık bir şekilde kabul etmiş oldu”
Baluken, aynı gece polis otomobiline bindirilirken başının eğilmesine izin vermedi.
'AKP İKTİDARININ DEMOKRATİK SİYASETE SALDIRISI DEVAM EDİYOR'
Demokratik siyasete AKP iktidarının kesintisiz saldırısının devam ettiğini söyleyen Günay, Leyla Güven ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmalarının ve Gergerlioğlu'nun anayasa mahkemesinin kararıyla meclise geri dönmesinin 4 Kasım sürecinden bağımsız ele alınmaması gerektiğini ifade ediyor. O sürecin Türkiye’de siyaset yapma zeminini etkilediğini ve hala etkilemeye devam ettiğini söyleyen Günay, “Hatırlarsanız ilk önce Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş gözaltına alındı. Beraberinde grup başkan vekilimiz İdris Baluken alındı ve hala cezaevindeler. Leyla Birlik, Selma Irmak, Gülser Yıldırım, Abdullah Zeydan, Ferhat Encü, Nihat Akdoğan, Nursel Aydoğan, Burcu Çelik, Besime Konca bu arkadaşlarımız da ilk 4 Kasım darbesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlar. Muhalefeti ekarte etmenin muhalefeti susturmanın, siyasetin dışına itmenin bir yöntemi olarak kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyor” diyor.
4 Kasım'da tutuklanan Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ halen tutuklu.
'AKP KENDİ YARGISIYLA DEMOKRATİK SİYASETİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR'
İktidarın kendisinin yanında olmayan, kendisine karşı mücadele eden, kendisinin antidemokratik uygulamalarını deşifre eden, teşhir eden kadınları, gençleri, demokrasi güçlerini, muhalefeti yargı yoluyla susturmaya çalıştığını ve yine yargı yoluyla siyasetin dışına ittiğini söyleyen Günay, AKP iktidarının kendi parti çıkarları ve kendi iktidarının bekası için anayasal değişiklik yaptığının altını çiziyor ve ekliyor:
“AKP Türkiye demokrasi güçlerini, muhalifleri bir şekilde susturmaya, terbiye etmeye çalışıyor. Şu an 4 Kasım’ın etkilerini konuşuyoruz ama birkaç gün önce iktidarın talimatıyla bir bilim insanı, Şebnem Korur Fincancı tutuklandı, yine hakikati yazan gazeteciler, iktidarın talimatıyla tutuklandılar. Bu iktidarın toplumsal muhalefete yönelik saldırı denkleminin bir sonucu. Aslında AKP iktidarı 7 Haziran süreciyle ülkede başka bir gücün, başka bir siyaset ve muhalefet tarzının mümkün olduğunu gösteren bir parti olan HDP’ye karşı mücadele etmeye başladı. HDP Türkiye’de siyasetin rengini, biçimini, tarzını, yöntemini değiştiren başka bir siyaset tarzının mümkün olduğunu gösteren bir parti”
HDP sözcüsü Ebru Günay: 4 Kasım Türkiye siyaseti için bir milattır.
'HDP İKTİDARIN BASKICI GÜCÜNÜ ORTAYA ÇIKARDI'
HDP’nin çok güçlü bir politik perspektifinin olduğunu belirten Günay'a göre HDP, AKP iktidarının kaybedeceğini topluma anlatan bir parti...
Günay HDP'nin yenilikçi muhalefet biçimini şu sözlerle anlatıyor: “Bir muhalefet gerçeği ortaya çıktı. HDP bunu bu iktidara gösterdi. Türkiye’de bir demokratik siyasetin, bir alternatif yolun, bir birleşik mücadele hattının mümkün olacağını gösterdi. Dolayısıyla tek adam rejiminin, mevcut cumhurbaşkanlığı sisteminin, baskıcı, otoriter rejimin baki olmadığını gösterdi. Türkiye toplumuna umut oldu. AKP iktidarı bunu fark ettiği andan itibaren bütün oklarını kullanarak HDP’yi hedef göstermeye başladı. Anayasal değişiklik yaparak, kendi çıkarları için bir darbe gerçekleştirdi. O darbe sonucu siyasetçilerin tutuklanması, kumpas yargılamaları ve muhalefete nefes aldırmayan bir süreç başlattı.”
'GÖZALTINA ALINMAYAN, TUTUKLANMAYAN SİYASETÇİMİZ KALMADI'
4 Kasım sonrası gözaltına alınmayan veya tutuklanmayan yönetici, il ve ilçe yöneticisi ya da üyelerinin neredeyse kalmadığını söyleyen Günay, bütün bu koşullara rağmen ayakta duran ve mücadele yürüten bir HDP gerçeği olduğunun altını çiziyor.
“Düşünün HDP, Eş genel başkanlarının, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı, tutuklandığı, hala saldırı konseptinin devam ettiği, kumpas davasının, başka bir kumpas yargılamasıyla devam ettiği, kapatma tehditti altında olmasına rağmen siyaset yürütmeye devam ediyor. Buna rağmen alternatif güç olmaya, halka umut olmaya devam ediyor. Bu saldırı konseptine başka bir parti maruz kalsaydı inanın yerle yeksan olmuştu.”
'HDP KÖKLÜ BİR MÜCADELE GELENEĞİNDEN GELİYOR'
HDP’nin gelişme zemininin ve beslendiği kaynakların çok güçlü olduğunu söyleyen Günay'a göre, HDP iktidarın tek adam rejimini rahatsız ediyor. Günay, AKP’nin MHP ile beraber kurmaya çalıştığı faşizan yönetimine karşı büyük bir direniş gösterdiğini anlatıyor ve ekliyor:
“AKP iktidarının faşizmi kurumsallaştırması yönündeki adımlarına itiraz eden bir HDP gerçeği var. Çünkü Halkların Demokratik Partisi mücadele etmeye, direnmeye, Türkiye toplumuyla alternatif bir geleceği yaratmaya devam edecek. HDP’ye uygulanan baskılar başka bir partiye uygulansaydı kesinlikle tasfiye olurdu.”