Açıklamada, “Deniz, Hüseyin ve Yusuf başta olmak üzere özgürlük, eşitlik, barış ve kardeşlik yolunda hayatını feda edenler, Türkiye halklarının yüreğinde ve mücadelesinde ölümsüzleşti. Onların yaktığı meşaleyle toplumun devrim ve değişim mücadelesi büyüyerek, gelişerek bugünlere geldi. Denizlerin, Mahirlerin, Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin ve İboların ektiği tohumlar büyüdü, gelişti ve bu uğurda mücadele eden herkesin, hepimizin yolunu aydınlatmaya devam ediyor” denildi.



“Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. (…) Ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Bu yola bilerek girdim ve sonunun da bu olduğunu biliyordum. Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da bizi anlayacağına inanıyorum. (…) Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtiyorum…” diyordu Deniz Gezmiş babasına yazdığı son mektubunda.



Bu kararlılıkla ve ödeyecekleri ağır bedeli gülümseyerek karşılayan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan yarım asır önce siyasi bir cinayetle katledildi. 6 Mayıs 1972’de onları bu siyasi cinayetle katledenler, Türkiye halklarının eşitlik, özgürlük ve devrim taleplerini hedef aldı. Onları katledenler soygun düzenini ve lümpen bir sağ siyasetini hayata geçirmeyi hedefledi.

Gözden kaçırmayın
Soylu-Özdağ gerilimine Peker de dahil oldu
Soylu-Özdağ gerilimine Peker de dahil oldu
Hiçbir kişisel beklentiye girmeden gençliklerini ve yaşamlarını Türkiye halklarının kurtuluşuna feda eden 3 Fidan’ın darağacına gönderilmesi ve ardıllarının katledilmesi ne mücadeleyi bitirdi ne de toplumun özgürlük talebini sekteye uğrattı.

Aksine Deniz, Hüseyin ve Yusuf başta olmak üzere özgürlük, eşitlik, barış ve kardeşlik yolunda hayatını feda edenler, Türkiye halklarının yüreğinde ve mücadelesinde ölümsüzleşti. Onların yaktığı meşaleyle toplumun devrim ve değişim mücadelesi büyüyerek, gelişerek bugünlere geldi.



Denizlerin, Mahirlerin, Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin ve İboların ektiği tohumlar büyüdü, gelişti ve bu uğurda mücadele eden herkesin, hepimizin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Denizler, milyonların yüreğinde yer edinirken, onların idamına onay verenler tarihin karanlık sayfalarında yer aldılar ve utançla yad ediliyorlar.



Denizlerin idam sehpasına giderken dillerinden dökülen “Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği” sözleri; kutuplaşmaya, lümpenleşen siyasete, derinleşen krizlere, talana, yalana, yoksulluğa karşı mücadele iddiasında olan herkese yapılmış “ortak mücadele” çağrısıdır. Partimiz bu çağrının gereklerini yerine getirmek üzere yola çıkmıştır ve bu iddiasını bugün de büyüterek hayata geçirmeye çalışmaktadır. Her türlü haksızlığa, saldırıya, provokasyona rağmen direnme gücümüzü Denizlerin, Mazlumların, İboların bize miras bıraktığı mücadele pratiğinden alıyoruz.

Hak İhlalleri Raporu: DEM Partili 3 Binden Fazla Kişi Gözaltına Alındı, Baskılar Zirveye Ulaştı Hak İhlalleri Raporu: DEM Partili 3 Binden Fazla Kişi Gözaltına Alındı, Baskılar Zirveye Ulaştı


Denizlerin idamına onay verip utançla anılanların mirasını alanlar da tarihten ders almadıkları gibi benzer yöntemlerle sonuç almaya çalışıyor. Dün 3 Fidan’ın katledilmesine, halkın özgürlük taleplerinin bastırılmasına sebep olanlar bugün de soygun düzenini devam ettirmek için muhalifleri cezaevlerine doldurmaya, partimizi kapatmaya, siyasi darbeyle halkın iradesine el koymaya ve provokasyonlarla varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Bu girişimlerin tamamı nafiledir; devrimciler, mücadele edenler dün de baş eğmedi bugün de başları dik olarak geleceğe yürümeye devam ediyor.
Deniz, Hüseyin ve Yusuf başta olmak üzere devrim ve demokrasi yolunda hayatını kaybedenleri saygıyla ve minnetle anıyoruz. Onların isimleri ve kararlı mücadeleleri Türkiye halklarının yüreğinde ve zihninde yaşamaya devam edecek. Miraslarına sahip çıkarak Türkiye halklarının hak ettiği eşit ve özgür yaşamı yaratmak için mücadeleyi kararlılıkla büyüteceğiz ve karanlığı mutlaka aydınlatacağız.