Yürüyüş, KESK Hakkari Şubesi binası önünden başladı. Ancak güvenlik güçleri, katılımcıların pankart ve döviz taşımasına izin vermedi. Yapılan müzakerenin ardından kitle, sloganlar eşliğinde eski öğretmenevi önüne doğru yürüyüşe geçti. Burada toplanan kalabalık, Rojin Kabaiş için adalet talebini bir kez daha dile getirdi.
Güldal açıklamasına, “Bizler Hakkari Emek ve Demokrasi bileşenleri olarak, Rojin Kabaiş’in faillerinin bulunması ve tüm kadınların sesi olmak için buradayız. Rojin ve tüm şüpheli ölümlerin adalet çığlığını haykırmak için bir aradayız” sözleriyle başladı.
Güldal, Rojin Kabaiş’in 27 Eylül 2024 tarihinde kaldığı yurttan çıktıktan sonra kaybolduğunu ve 18 gün süren arama çalışmalarının ardından 15 Ekim 2024’te Molla Kasım sahilinde cansız bedenine ulaşıldığını hatırlattı. Bir yıl geçmesine rağmen adaletin sağlanmadığını vurgulayan Güldal, soruşturma dosyasında kısıtlılık kararının sürdüğünü, telefonun açılmadığını, dijital verilerin incelenmediğini ve üniversite ile yurt yetkilileri hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını belirtti.
Açıklamada, dosyadaki temel incelemelerin dahi tamamlanmadığına rağmen kamuoyuna “intihar” söyleminin servis edildiği ifade edildi. Güldal, bu sessizliğin yalnızca bir yargısal ihmal değil, kadınların yaşamını değersizleştiren sistematik bir tercihin sonucu olduğunu söyledi.
10 Ekim 2025 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna dikkat çeken Güldal, “Rojin’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA tespit edilmiştir. Bir DNA göğüs bölgesinde, diğeri vajina kısmında bulunmuştur. Bu bulgular, bir kadının ölümünü ‘intihar’ olarak nitelendirmenin gerçeği örtbas eden bir pratiğe dönüştüğünü bir kez daha ortaya koymaktadır” dedi.
Daha önceki raporlarda “vajinada DNA yok” denildiğini ancak son raporla bu bilgilerin resmen doğrulandığını belirten Güldal, bu kritik bilgilerin bir yıl boyunca kamuoyundan ve dosya taraflarından gizlendiğini ifade etti. Ailenin ve baroların ısrarlı takibi olmasaydı bu bilginin hiçbir zaman ortaya çıkmayacağını vurguladı.
Açıklamada, “Kadınların ölümü, erkek şiddetinin sıradanlaştığı bir ülkede hâlâ ‘intihar’ denilerek kapatılmak istenmektedir. Oysa ‘intihar’ denilen her dosyanın ardında, soruşturulmayan, gizlenen, korunup kollanan failler vardır. Bu ülkede kadınların ölümüne ilişkin ihmallerin hiçbiri tesadüf değildir” ifadeleri yer aldı.
Güldal, Rojin Kabaiş’in yalnızca bir kadın cinayeti değil, erkek egemen yargının kadınlar karşısındaki çözümsüzlüğünü ifşa eden bir toplumsal yüzleşme dosyası olduğunu söyledi. Olayın, ülkede giderek artan şüpheli kadın ölümlerinin bir örneği olduğunu ve bu davanın akıbetinin kadın ölümlerine karşı uygulanan sistematik ihmalleri gözler önüne serdiğini belirtti.
Platformun talepleri şöyle sıralandı:
Şeffaf ve etkin bir soruşturma yürütülmesi,
Delillerin titizlikle toplanması ve süreç içinde kaybolmaması,
Kolluk kuvvetlerinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi,
Ailenin ve toplumun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi,
Şüpheli ölüm dosyalarının kapatılmadan, tüm gerçeklerle birlikte aydınlatılması.
Açıklamada ayrıca “Bu ülkenin genç kadınlarının yaşamı istatistiklere sığmaz. Her dosya bir hayat, her isim bir hafızadır. Rojin’in adını unutturmayacağız, sesini susturmayacağız. Adalet, yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokağın sesinde ve dayanışmanın gücünde yükselecek” denildi.
Basın açıklamasına Cumhuriyet Halk Partisi Hakkari İl Başkanlığı Başkanı Suzan Çakırbeyli, Demokratik Parti Hakkari İl Başkanlığı Başkanı Behçet Kanat, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Katılımcılar, adalet taleplerini hep birlikte yineledi.
Basın açıklamasının ardından güvenlik güçlerinin pankart ve döviz yasağına tepki amacıyla bir dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi. Katılımcılar, “Rojin için adalet” sloganlarıyla eylemi sonlandırdı. Platform, adalet mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğini kamuoyuna duyurdu.
