Güldal, "Ülkemiz ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalımların derinleştiği bir süreçten geçiyor. Her kriz, emekçiye daha fazla yoksulluk olarak dönüyor" dedi. Son dönemdeki ekonomi politikalarını eleştiren Güldal, "Derviş, Nebati, Nas ve Şimşek programlarının hepsi sermayeyi gözeten, emeği yok sayan aynı programın versiyonlarıdır: Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programı!" ifadelerini kullandı.
1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme sürecine ilişkin uyarılarda bulunan Güldal, "14 yıldır kamu emekçileri kaybediyor. Masada ne grev hakkı var ne de gerçek bir temsil" diyerek sürecin adaletsizliğini vurguladı. Güldal, müzakere masasını "iktidar, Hakem Kurulu ve yandaş sendika üçgeni" olarak tanımlayarak, "Kamu emekçileri bu üçgen arasında sıkıştırıldı" dedi.

Memur ve emekli maaşlarının durumuna da değinen Güldal, "Ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına düştü. Emekli maaşları ise 24 bin TL ile açlık sınırının altında" diye konuştu. Maaş artışlarının emekliliğe yansıtılmadığını belirterek, "Hükümetin vaatleri yerine getirilmedi. Ne mülakat kaldırıldı ne de 3600 ek gösterge verildi" ifadelerini kullandı.
Kadın emekçilerin ayrımcılık ve mobbingle karşılaştığını belirten Güldal, "Kadınlar, 'aile yılı' bahanesiyle eve ve güvencesizliğe itiliyor. Gençler ise gelecek kaygısıyla boğuşuyor" dedi.
Güldal, "Yandaş sendikalarla yapılan sefalet sözleşmelerini tanımıyoruz!" diyerek tepki gösterdi. KESK’in önümüzdeki günlerde bakanlık önlerinde ve işyerlerinde eylemler düzenleyeceğini açıklayan Güldal, "Grev hakkımız için sokakta olacağız. Taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz" çağrısı yaptı.
Açıklamanın sonunda tüm emekçilere seslenen Güldal, "Bugün böl-parçala-yönet politikasına karşı birleşik mücadele zamanıdır. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!" diyerek dayanışma vurgusu yaptı.