Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın dün sosyal medya hesabından yaptığı ve AK Parti içindeki bazı kesimleri hedef alarak, "Açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler, çöp çatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi" ifadesini kullandığı açıklamasının yankıları sürüyor.

Tweetler, AK Parti'ye ‘mesaj’ ve ‘ayar’ gibi yorumlarla haberlere konu oldu.

Özgürüz'den gazeteci Altan Sancar, bugün söz konusu tweetleri ile ilgili Erdoğan Bayraktar ile bir görüşme yaptığını duyurdu.


Altan Sancar görüşmesini şöyle aktardı:

'YAĞCILIK DEVRİ DE BİTTİ, ŞEBEKLİK DEVRİ BAŞLADI'

Bakırhan: Diyanet’in Yeni Mercedes’ine Değil, Engellilere Bütçe Ayır Bakırhan: Diyanet’in Yeni Mercedes’ine Değil, Engellilere Bütçe Ayır

Geçtiğimiz gün bir tweet attınız ve dediniz ki “Tavassutla iş yapmanın birçok mahsurları var… Açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler, çöp çatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi…” Bu tweet AK Parti’ye dair bir eleştiri olarak algılandı. Böyle bir mesaj amacınız var mıydı?

"Ben şu an aktif siyaset yapmıyorum, partiye gidip gelmiyorum ve organik bir ilişkim bulunmuyor. Fakat ben, AK Parti’nin içindeyim, üyesiyim. Ben bu partinin ilçe teşkilatlarında bulundum, vekillik de yaptım. Partiyi ahara karşı, yani kamuoyunun önünde eleştirmem. Ama şu var… Yağcılar… Hatta yağcılık devri de bitti, yağcılık geçmiyor. Şebeklik devri başladı. Onlar makama ve mevkiye geliyorlar. Benim yaşım geçti zaten, bu saatten sonra görev istemem ve bana görev verilmesi de yanlış olur. Ancak, bir toplumun kalkınması ve gelişmesi için, hep liyakat, ehliyet ve emniyet diyoruz.


Şu anda bakıyoruz, berberden kasap, kasaptan terzi, terziden kuyumcu, tüccardan ormancı var. Böyle bir durumla karşı karşıyayız ve bu durum herkesi üzüyor. Bunun siyaset ve hükümetle alakası yok, devlet bizim devletimiz. Devlet de fiziksel bir nesne değildir, ilahi bir mevhumdur. Devlete herkesin sahip çıkması lazım. Şu andaki durumun iyi olmadığı açık. Bunu sen de görüyorsun ben de görüyorum.

‘REİS BENİ HIRSIZ ÇUVALININ İÇİNE KOYDU VE ATTI’

Burada kastınız ne? Bir isim mi yoksa bir grup mu?

Bu durumun düzelmesini istiyorum. Bütün dünyada da var, ama bizim memlekette daha fazla, “Ben nasıl, ne olurum?” düşüncesi var. Onlar da bir şekilde bir şey oluyorlar. Hedef koyuyorlar, “Ben genel müdür, bakan ya da şu olmak istiyorum” diyorlar ve oluyorlar. Ancak, “Ben memlekete nasıl başarılı olabilirim” diye düşünenler kulis tarafını beceremiyorlar. Örneğin, ben 1973’ten beri inşaat işindeyim. Devlet işi de yaptım biraz, ama ağırlıklı olarak yap sat işindeyim. Ben inşaatı iyi yaparım, arazi uzmanıyım, ama satmayı beceremem. Arsa ya da daire satamam. Ama şimdi millet gözüne kestiriyor, uyduruktan kendini yetiştirmemiş biri gidiyor ve bir makamı işgal ediyor. Devleti tıkıyor. Yazıktır!


Devletin düzelmesi için hakikaten, Allah’tan korkan, vatanını ve milletini seven, üretim yapan, katma değeri yüksek mal üreten insanların bir yerlere gelmesi lazım. Benim şimdi tuzum kuru. Özel sektördeyim. Beni şimdi attılar. ‘Reis’, sayın cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı.

'DÖVERLER BENİ ÖLDÜRÜRLER, O KADAR GÜCÜM YOK’

Aslında ben Zarrab’ı tanımam (17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının kilit ismi Rıza Sarraf’ı kastediyor). Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. FETÖ bana, hırsız, yolsuz ya da rüşvetçi diyememiş.

Kahpe FETÖ’nün savcısı bile benim soruşturma dosyama rüşvet ve yolsuzluk kelimelerini koyamadığı halde beni rüşvet ve yolsuzluk çuvalının içine koydular.